Translation of "200" in English

0.005 sec.

Examples of using "200" in a sentence and their english translations:

Yaklaşık 200 yıl önce,

About 200 years ago,

200'e kadar saydım.

I counted up to 200.

Maksimum uzunluk: 200 kelime.

Maximum length: 200 words.

- Mozart öleli 200 yıl oldu.
- Mozart öldüğünden beri 200 yıl oldu.

It has been 200 years since Mozart died.

Son 200 yıllık dünya tarihi

So the past 200 years of world history

200 yene bir kitap aldım.

I bought a book for two hundred yen.

En fazla 200 dolar ödeyebiliriz.

We can pay 200 dollars at most.

Uçak kazası 200 can aldı.

The plane crash took 200 lives.

Ben 200 dolar vergi ödedim.

- I paid $200 in taxes.
- I paid two hundred dollars in taxes.

John 200 işçi istihdam etmektedir.

John employs 200 workers.

O, 200 ziyaretçinin gelmesini bekliyor.

He looks forward to having 200 visitors.

Mozart öleli 200 yıl oldu.

It has been 200 years since Mozart died.

1920'lerde neredeyse 200 kişi ölmüş.

You see, in the 1920s, there was nearly 200.

Güreşçi 200 kilonun üzerinde bir ağırlıktadır.

The wrestler weighs over 200 kilograms.

Ben istasyona 200 metre mesafede yaşıyorum.

I live within 200 meters of the station.

Trenimiz saatte 200 km ile gitti.

Our train went at 200 kilometers an hour.

Bu çanta için 200 dolar ödedim.

I paid $200 for this bag.

Bu fabrika günde 200 araba üretebilir.

This factory can turn out 200 cars a day.

Bu ipin bir metresi 200 yen.

This rope is 200 yen a meter.

Bu reçelin net ağırlığı 200 gramdır.

The net weight of this jam is 200 grams.

Hawaii gezisi yaklaşık 200 dolar tutar.

A trip to Hawaii costs around 200 dollars.

Mozart 200 yıl önce vefat etti.

Mozart passed away 200 years ago.

Sesini 200 metreyi aşkın bir alana yayıyor.

Broadcasting his voice over 200 meters.

Brezilya'nın hemen hemen 200 milyon nüfusu vardır.

Brazil has almost 200 million inhabitants.

Bir pire kendi yüksekliğinde 200 kere atlayabilir.

A flea can jump 200 times its own height.

Diseksiyonu 200'den fazla tıp öğrencisi izledi.

More than 200 medical students watched the dissection.

Ben atalarımı 200 yıl geriye kadar izleyebilirim.

I can trace my ancestors back 200 years.

Uçak kazası 200 kişinin hayatına mal oldu.

The plane accident cost the lives of 200 people.

O, 200 saat ücretsiz çalışma cezasına çarptırıldı.

He was sentenced to 200 hours of unpaid work.

Dikkat. Yavaşla. 200 metre de tehlikeli dönüş.

Attention. Slow down. Dangerous turn at 200 meters.

Son dinozorun ölümünden 200 milyon yıl önce yaşandı.

happened over 200 million years before the dinosaurs went extinct.

Ve küresel olarak denizde 200 şamandıradan az var.

and there are less than 200 buoys offshore globally.

Yıldızların ışığı, ay ışığından 200 kat daha sönüktür.

Starlight is over 200 times fainter than the moon.

O günde 200 kilometre koşabilirim dedi ve yaptı.

He said he would run 200 kilometers in a day and he did.

Onun keman sigortası yıllık 200 dolara mal oluyor.

The insurance on his violin costs $200 a year.

Şirket, vergi sonrası 200 milyon dolar kar açıkladı.

The company announced a profit of $200 million after tax.

Hawaii gezisi sana yaklaşık 200 dolara mal olacak.

A trip to Hawaii will cost you about 200 dollars.

Kasırgadan dolayı ölenlerin sayısı 200'e kadar tırmandı.

The death toll from the hurricane climbed to 200.

Son tayfunda, rüzgar saatte 200 kilometre hızla esti!

In the last typhoon, the wind blew at over 200 kilometers per hour!

Şu günlerde bir fincan kahvenin fiyatı 200 yendir.

A cup of coffee cost 200 yen in those days.

20 öğrenciyle başladık. Şimdi 200'den fazla var.

We started with 20 students. Now we have more than 200.

Yola çıktığımız zaman yanımızda yalnızca 200 dolarımız vardı.

When we started out, we had only 200 dollars between us.

200 gram koyu kavrulmuş Tanzanya çekirdek kahve lütfen.

200 grams of Tanzania dark roast coffee beans, please.

ABD'de 200'den daha az kişi bu hastalığa sahip.

In the United States there are less than 200 people diagnosed.

Tom cezalarını ödeyemediği için 200 dolar para cezasına çarptırıldı.

Tom was fined $200 for not being able to pay his fines.

Sadece bu sokakta yaklaşık 200 metre boyunca yukarıya gidin.

Just go up this street for about 200 meters.

Bir fincan kahve, o günlerde 200 yene mal oldu.

A cup of coffee cost 200 yen in those days.

Gördüğünüz gibi, Alman alt şirketleri 50 ile 200 işçi çalıştırıyor.

You see, German Mittlestands had between 50 and 200 workers.

Gösteriler sırasında yaklaşık 200 kişi öldürüldü ve yüzlerce kişi yaralandı.

About 200 people were killed and hundreds injured during the unrest.

Bir kitap ince ve diğeri kalın; kalın olan yaklaşık 200 sayfa.

One book is thin and the other is thick; the thick one has about 200 pages.

Şu anda Japonya çapında 200 tane iyi örgütlenmiş satış büromuz var.

We currently have 200 well organized sales offices all over Japan.

Toprak kullanımı ve bozunması ile sadece son 200 yılda veya bu civarda,

soil use and degradation, just in the last 200 years or so,

Bu sistem Rus köylü hayatında gelecek 200 yıl boyunca sürecek bir sistemdi.

It was a system that dominated Russian rural life for the next 200 years.

Bir kitap ince, diğeri ise kalın. Kalın olanının yaklaşık 200 sayfası var.

- One book is thin. The other is thick. The thick one has about 200 pages.
- One book is thin and the other is thick; the thick one has about 200 pages.

Bir Japon iş adamı 200 milyon yene bir sanat eseri satın aldı.

A Japanese businessman bought the artwork for 200 million yen.

Şirketimiz, tüm Japonya'da konuşlanan, iyi organize edilmiş 200 satış ofisi ağına sahiptir.

Our company has a well organized system of 200 sales offices, located all over Japan.

Efendim, otel odasında sigara içtiniz ve faturanıza 200 dolarlık bir ücret ekledik.

Sir, you smoked in your hotel room and we've added a $200 fee to your bill.

Tom ve Mary her gün 200'den daha fazla cep telefonu mesajını değiştirir.

Tom and Mary exchange more than 200 text messages every day.

Eski karısı, adamın kendisine 200 metreden fazla yaklaşmasını yasaklayan bir mahkeme emri çıkarttı.

His ex-wife obtained a court order that forbid him from coming closer than 200 yards.

Tom ve diğerleri yaklaşık 200 kitabı sayısallaştırdı ve onları ücretsiz erişim için internete koydu.

Tom and others digitized about 200 books and put them online for free access.

O, küçük aile işletmesini, 200'den fazla çalışanı ile son derece kârlı bir şirkete dönüştürdü.

He transformed his small family business into a highly profitable company with more than 200 employees.