Translation of "şemsiye" in English

0.016 sec.

Examples of using "şemsiye" in a sentence and their english translations:

Şemsiye satarım.

I sell umbrellas.

Şemsiye bozuk.

The umbrella is broken.

- Bir şemsiye getirmeliydim.
- Bir şemsiye getirmem gerekirdi.

- I should have brought an umbrella.
- I should've brought an umbrella.

- O şemsiye benim.
- O şemsiye bana ait.

That umbrella belongs to me.

Bir şemsiye almalısın.

You should take an umbrella.

Bir şemsiye aldım.

I bought an umbrella.

Bir şemsiye al.

Grab an umbrella.

Bir şemsiye getirmeliydim.

- I should have brought an umbrella.
- I should've brought an umbrella.

Neden şemsiye getirmedin?

Why didn't you bring an umbrella?

Kimsede şemsiye yoktu.

No one had umbrellas.

O şemsiye Tom'un.

That umbrella is Tom's.

Beyaz şemsiye sizin.

The white umbrella is yours.

Şemsiye getirmeyi unuttum.

I forgot to bring an umbrella with me.

Tom şemsiye çaldı.

Tom stole my umbrella.

Bu şemsiye kimin?

Who does this umbrella belong to?

Hangi şemsiye senin?

Which umbrella is yours?

Bu şemsiye benim.

This umbrella is mine.

Tom şemsiye taşımıyor.

Tom isn't carrying an umbrella.

Mavi şemsiye Tom'un.

The blue umbrella is Tom's.

Tom'a şemsiye tuttum.

I held the umbrella over Tom.

Sağdaki şemsiye benim.

The umbrella on the right is mine.

Şemsiye senin mi?

Is the umbrella yours?

- Yanımda bir şemsiye götürmeliyim.
- Yanıma bir şemsiye almalıyım.

I've got to take an umbrella with me.

- Evet, bir şemsiye al.
- Evet, bir şemsiye alın.

Yes, take an umbrella.

Yanıma bir tane şemsiye aldım, ama arkadaşım şemsiye getirmemiş.

I had an umbrella with me but my friend did not.

Adeta bir şemsiye gibi

like an umbrella

Arkada bir şemsiye bıraktım.

I left an umbrella behind.

O, bir şemsiye tutuyordu.

She was holding an umbrella.

Bir şemsiye almayı unutma.

Don't forget to take an umbrella.

Yanına bir şemsiye almalısın.

You should take an umbrella with you.

Tom yanlış şemsiye aldı.

Tom took the wrong umbrella.

Tom bir şemsiye taşıyor.

Tom is carrying an umbrella.

Kaldırımda bir şemsiye vardı.

There was a sunshade over the sidewalk.

Şu beyaz şemsiye onun.

That white parasol is hers.

Yanına bir şemsiye almadı.

He didn't take an umbrella with him.

O bir şemsiye aldı.

She took an umbrella.

Şemsiye tutan adam Ken'dir.

The man holding the umbrella is Ken.

Unutmadan bir şemsiye getir.

Bring an umbrella without forgetting.

Bu şemsiye senin mi?

Is this umbrella yours?

Bu şemsiye onlara ait.

This umbrella belongs to them.

Bu şemsiye bana ait.

This umbrella belongs to me.

Bu şemsiye ona ait.

This umbrella belongs to him.

Yanında bir şemsiye almamalısın.

You must not to take an umbrella with you.

Bu şemsiye Tom'a ait.

- This umbrella belongs to Tom.
- This umbrella is Tom's.

Yanıma bir şemsiye almalıydım.

- I should've taken an umbrella with me.
- I should have taken an umbrella with me.

Yanına bir şemsiye al.

Take an umbrella with you.

Bu şemsiye, o kimin?

This umbrella, whose is it?

Bir şemsiye getirdiğini umuyorum.

I hope you brought an umbrella.

Bu şemsiye onun olacak.

This umbrella will be hers.

Tom bir şemsiye getirdi.

Tom brought an umbrella.

Yeni bir şemsiye satıyorum.

I sell a new umbrella.

Bana şemsiye ile vurmayın!

Don't hit me with the umbrella!

Keşke bir şemsiye getirseydim.

I wish I had brought an umbrella.

Bu korkunç bir şemsiye.

This is a terrible umbrella.

Bu şemsiye Tom'un mu?

Is this umbrella Tom's?

Bu şemsiye benim değil.

This umbrella isn't mine.

Yanıma bir şemsiye alacağım.

- I'm going to take an umbrella with me.
- I'm taking an umbrella with me.

Tom bir şemsiye taşımıyordu.

- Tom wasn't carrying an umbrella.
- Tom isn't carrying an umbrella.

Yanıma bir şemsiye alıyorum.

I'm taking an umbrella with me.

Bu dün aldığım şemsiye.

This is the umbrella I bought yesterday.

Tüm insanlar şemsiye taşıyorlar.

Everyone is carrying an umbrella.

Hangi renk şemsiye aldın?

What color umbrella did you buy?

- Tom üç tane şemsiye aldı.
- Tom üç tane şemsiye satın aldı.

Tom bought three umbrellas.

Kırmızı şemsiye ona büyükannesini hatırlattı.

The red umbrella reminded her of her grandma.

Elinde küçük bir şemsiye tutuyordu.

She was holding a small parasol in her hand.

Şemsiye de bazen bir bastondur.

The umbrella is also a cane sometimes.

Yağmur yağabilir. Bir şemsiye almalıyız.

- It might rain. We'd better take an umbrella.
- It might rain. We should take an umbrella.

Yanında bir şemsiye getirmek isteyebilirsin.

You might want to bring an umbrella with you.

Tom bir şemsiye getirmeyi unuttu.

Tom forgot to bring an umbrella.

Tom bir şemsiye daha kaybetti.

Tom has lost another umbrella.

Yeni bir şemsiye satın alıyorum.

- I am buying a new umbrella.
- I'm buying a new umbrella.

Yanına bir şemsiye almayı unutma.

Don't forget to take an umbrella with you.

Keşke yanımda bir şemsiye getirseydim.

- I wish I'd brought an umbrella with me.
- I should have brought an umbrella.
- I should've brought an umbrella.

Birinden bir şemsiye ödünç alırım.

- I'll borrow an umbrella from somebody.
- I'll borrow an umbrella from someone.

Tom yanına bir şemsiye almadı.

Tom didn't take an umbrella with him.

Kendime yeni bir şemsiye alıyorum.

I'm buying myself a new umbrella.

Yanında bir şemsiye getirdin mi?

Did you bring an umbrella with you?

Bir şemsiye alsan iyi olur.

You'd better take an umbrella.

Yeni bir şemsiye satın alacağım.

- I will buy a new umbrella.
- I'm going to buy a new umbrella.
- I'll buy a new umbrella.

Mary'ye pahalı bir şemsiye aldık.

We bought Mary an expensive umbrella.

O, otobüste bulduğum aynı şemsiye.

That is the same umbrella that I found on the bus.

Tom şemsiye taşıyan tek kişiydi.

Tom is the only one carrying an umbrella.

O, otobüste bir şemsiye bıraktı.

He left an umbrella in the bus.

Bugün yanına bir şemsiye almalısın.

You should take an umbrella with you today.

Yanımda bir şemsiye getirmeyi unuttum.

I forgot to bring an umbrella with me.

Bir şemsiye ödünç alabilir miyim?

- Can I borrow an umbrella?
- May I borrow an umbrella?

Belki bir şemsiye ödünç alabilirsin.

Perhaps you could borrow an umbrella.

Sizce şemsiye almamız gerekiyor mu?

Do you think we should take umbrellas with us?

Yanına bir şemsiye alacak mısın?

Are you going to take an umbrella with you?

Sana yeni bir şemsiye alacağım.

I'll buy you a new umbrella.