Translation of "şanslıyım" in English

0.005 sec.

Examples of using "şanslıyım" in a sentence and their english translations:

Şanslıyım.

I'm in luck.

- İnanılmaz şanslıyım.
- Acayip şanslıyım.

I'm unbelievably lucky.

- Gerçekten şanslıyım.
- Gerçekten çok şanslıyım.

- I'm very lucky.
- I'm really lucky.

Ben şanslıyım.

- I'm lucky.
- I am lucky.

Bugün şanslıyım.

I'm lucky today.

Oldukça şanslıyım.

- I'm pretty lucky.
- I'm quite lucky.

Sadece şanslıyım.

I'm just lucky.

Eminim şanslıyım.

I sure am lucky.

Ona kıyasla şanslıyım.

- I am fortunate compared with him.
- I'm fortunate compared to him.

Ne kadar şanslıyım!

How lucky I am!

Ben çok şanslıyım.

I'm very fortunate.

Sanırım ben şanslıyım.

I guess I'm lucky.

Ben bugün şanslıyım.

I'm lucky today.

Onunla karşılaştırıldığında şanslıyım.

I am fortunate compared with him.

Ben sadece şanslıyım.

- I was just lucky.
- I was just fortunate.
- I just got lucky.

Ben oldukça şanslıyım.

I've been pretty fortunate.

Şanslıyım onu yapabilirim.

- I'm lucky I can do that.
- I'm lucky that I can do that.

Sanırım incinmediğim için şanslıyım.

I guess I'm lucky I wasn't hurt.

Hayatta olduğum için şanslıyım.

I'm lucky to be alive.

Burada olduğum için şanslıyım.

I'm lucky to be here.

Ben de çok şanslıyım.

I'm also very lucky.

Tom'la kıyaslandığında ben şanslıyım.

I'm fortunate compared to Tom.

Kazadan kurtulduğum için şanslıyım.

I'm fortunate to have survived the accident.

Tom'la karşılaştırıldığında ben şanslıyım.

I'm fortunate compared with Tom.

Onu yapabildiğim için şanslıyım.

- I'm lucky I can do that.
- I'm lucky that I can do that.

Sanıyorum hayatta olduğum için şanslıyım.

I guess I'm lucky to be alive.

Buna sahip olduğum için şanslıyım.

I'm lucky to have this.

Bir işim olduğu için şanslıyım.

I'm lucky to have a job.

Samimi arkadaşlarım olduğu için şanslıyım.

I'm lucky to have sincere friends.

Hayatta olduğum için çok şanslıyım.

I'm very lucky to be alive.

Şanslıyım ki onu hala yapabilirim.

- I'm lucky I can still do that.
- I'm lucky that I'm still able to do that.
- I'm lucky I'm still able to do that.
- I'm lucky that I can still do that.

Hala onu yapabildiğim için şanslıyım.

I'm lucky to still be able to do that.

Şanslıyım ki onu hala yapabiliyorum.

- I'm lucky I can still do that.
- I'm lucky that I'm still able to do that.
- I'm lucky I'm still able to do that.
- I'm lucky that I can still do that.

Maria kendi kendine, "çok şanslıyım" dedi.

Maria said to herself, "I am very lucky".

Maria kendi kendine "gerçekten şanslıyım" dedi.

Maria said to herself, "I'm really lucky."

Sanırım şu ana kadar oldukça şanslıyım.

I think I've been pretty lucky so far.

Pek çok arkadaşın olduğu için şanslıyım.

I'm lucky to have so many friends.

Şanslıyım ki kimse onu yaptığımı görmedi.

- I'm lucky nobody saw me do that.
- I'm lucky that no one saw me do that.
- I'm lucky no one saw me do that.
- I'm lucky that nobody saw me do that.

- Beni umursayan arkadaşlarım olduğu için çok şanslıyım.
- Beni düşünen arkadaşlara sahip olduğum için çok şanslıyım.
- Beni önemseyen arkadaşlarım olduğu için çok şanslıyım.

I am very lucky to have friends who care about me.

Ben iyi öğretmenlere sahip olduğum için şanslıyım.

I'm lucky to have had good teachers.

Seninle burada karşılaştığım için ne kadar şanslıyım!

How lucky I am to meet you here!

Şanslıyım ki hiç kimse onu yaptığımı görmedi.

- I'm lucky that no one saw me do that.
- I'm lucky no one saw me do that.
- I'm lucky that nobody saw me do that.

Senin gibi arkadaşlarım olduğu için çok şanslıyım.

I'm very lucky to have friends like you.

Ne şanslıyım ki iki tanıdığım insan var anlatabilecek...

Lucky for me, I know two people that can explain why…

Senin gibi bir arkadaşa sahip olduğum için şanslıyım.

I'm lucky to have you as a friend.