Translation of "Acayip" in English

0.004 sec.

Examples of using "Acayip" in a sentence and their english translations:

Bu acayip.

- That's weird.
- It's grotesque.
- That's freaky.
- This is outlandish.

Acayip açım.

I'm super hungry.

Tom acayip.

Tom is grotesque.

Sanırım bu acayip.

I still think it's weird.

Acayip kaçmadı mı?

Didn't that seem odd?

- Tuhaf.
- Garip.
- Acayip.

- Strange.
- It's strange.
- It's odd.

- Çok endişeliyim.
- Acayip endişeleniyorum.

I do a lot of worrying.

- Acayip yakışıklıydı.
- Olağanüstü yakışıklıydı.

He was extraordinarily handsome.

- İnanılmaz şanslıyım.
- Acayip şanslıyım.

I'm unbelievably lucky.

Bazen acayip bir adam olabiliyor.

Sometimes he can be a strange guy.

O gerçekten acayip bir kimse.

- He's really weird.
- He's really an oddball.

- Bu acayip.
- Bu tuhaf.
- Tuhaf.

- That's strange.
- That's weird.
- That's odd.
- That is weird.
- That is odd.
- That is strange.

Birçok farklı acayip şeylere inanıyorum.

I believe in many different spooky things.

- Korkunç derecede kıskançtır.
- Acayip kıskançtır.

He is terribly jealous.

Bu çok acayip bir hayvandır.

It's a very bizarre animal.

Tom gerçekten çok acayip biri.

Tom is a really weird person.

Bu kadar çok para harcamanız acayip.

It is outrageous that you should spend so much money.

- Sen gerçekten bir şeysin.
- Acayip birisin.

You really are something.

Siz acayip kılıklı herifler tamamen cahilsiniz.

You guys are totally clueless.

Onu acayip bulmadığını mı demek istiyorsun?

Do you mean you don't find that odd?

Tom bana en acayip görüntüyü verdi.

Tom gave me the oddest look.

- Bu acayip.
- Bu garip.
- O garip.

That's freaky.

Tom'un bir sürü acayip fikirleri var.

- Tom has a lot of weird ideas.
- Tom has lots of weird ideas.

Bugüne kadar yediğin en acayip şey ne?

What's the weirdest thing you've ever eaten?

O, Marilyn Monroe'ya acayip bir benzerlik taşımaktadır.

She bears an uncanny resemblance to Marilyn Monroe.

Bu evle ilgili acayip bir şey var.

There's something strange about this house.

O dini mezhebin bazı acayip fikirleri var.

That religious cult has got some pretty off the wall ideas.

O araba satıcısı oldukça acayip bir adam.

That car salesman was a pretty off the wall kind of guy.

İnsanlar artık erkeklerin saçlarını uzatmalarına acayip olarak bakmıyorlar.

People no longer consider it strange for men to let their hair grow long.

Onun çoğu kişiye acayip gelen biri oluğunu duymuştum.

I'd heard she was too far out for most people.

Bu hikaye kulağa acayip gelebilir ama tamamen gerçektir.

This story may sound strange, but it's absolutely true.

Barın önünde çok sayıda acayip kılıklı tipler takılıyordu.

Several guys were hanging around in front of the bar.

- Bu acayip hoşuma gidiyor.
- Bu beni çok sarıyor.

I get a bang out of it.

- O, garip hayvanları sever, örneğin yılanlar.
- O acayip hayvanları sever, örnek olarak yılan gibi.

He likes strange animals, things like snakes, for example.

- Tom çok susamıştır.
- Tom bayağı susamış olmalı.
- Tom acayip susamıştır.
- Tom bayağı bi’ susamış olmalı.

Tom must be very thirsty.

- Bazı insanlar egzotik hayvanları evcil hayvan olarak beslerler.
- Kimileri egzotik hayvanları evcil hayvan olarak besler.
- Kimi insanlar acayip hayvanları evcil hayvan edinirler.

Some people keep rare animals as pets.

- Bazı insanlar evcil hayvanlar olarak nadir bulunan hayvanları beslerler.
- Bazı insanlar egzotik hayvanları evcil hayvan olarak beslerler.
- Kimileri egzotik hayvanları evcil hayvan olarak besler.
- Kimi insanlar acayip hayvanları evcil hayvan edinirler.

Some people keep rare animals as pets.