Translation of "şanslı" in English

0.013 sec.

Examples of using "şanslı" in a sentence and their english translations:

Şanslı sinek.

Lucky fly.

O şanslı.

That's fortunate.

Şanslı değildik.

We weren't lucky.

Tom şanslı.

- Tom's lucky.
- Tom is lucky.

Şanslı değildim.

I wasn't lucky.

Şanslı değilim.

I'm not lucky.

Şanslı olabilirsin.

You might get lucky.

Şanslı günümüzdeydik.

We've been on a roll.

Şanslı hissettim.

I felt lucky.

Şanslı hissediyorum.

I'm feeling lucky.

Şanslı hissetmiyorum.

I don't feel lucky.

Şanslı günümdeyim.

I'm on a roll.

- Çok da şanslı değilim.
- Çok şanslı değilim.

I'm not so lucky.

- Şanslı değilsem ne olacak?
- Ya şanslı değilsem?

What if I'm not lucky?

- Kendimi çok şanslı hissetmiyorum.
- Çok şanslı hissetmiyorum.

I don't feel very lucky.

şanslı olduğumu söylerdim.

I would say that I've been lucky.

Birden şanslı oldum.

Suddenly I got lucky.

Şanslı olan kim?

- Who's the lucky one?
- Who is the lucky guy?
- Who's the lucky guy?

Ne kadar şanslı!

How lucky!

Tom şanslı hissetti.

Tom felt lucky.

Çok şanslı olmalıyım!

I should be so lucky!

O şanslı doğdu.

She was born lucky.

Burada şanslı günümüzdeyiz.

We're on a roll here.

Tom çok şanslı.

Tom is very fortunate.

Tom şanslı görünüyor.

Tom seems lucky.

Tom oldukça şanslı.

Tom is quite lucky.

Tom şanslı doğdu.

Tom was born lucky.

Şanslı olduğumuzu düşünüyorum.

I think we're in luck.

Senin şanslı günün.

It's your lucky day.

Şanslı olduğunu düşünüyorum.

I think you've been fortunate.

Tom şanslı addedilebilirdi.

Tom could be considered lucky.

Şanslı olduğunu söyledim.

I said you were lucky.

Bugün şanslı hissediyorum.

- I'm feeling lucky today.
- I feel lucky today.

Arkadaşın çok şanslı.

Your friend is very lucky.

Şanslı bir adamsın.

You're a lucky guy.

Şanslı kız kim?

Who's the lucky girl?

Şanslı bir kızsın.

You're a lucky girl.

Şanslı adam kim?

- Who is the lucky guy?
- Who's the lucky guy?

Şanslı olan sensin.

You're the lucky one.

Biz şanslı olabiliriz.

We might get lucky.

Sen şanslı mısın?

Are you lucky?

Kendinizi şanslı sayabilirsiniz!

You can count yourself lucky!

Gerçekten şanslı hissediyorum.

I feel really lucky.

Oldukça şanslı hissediyorum.

I feel pretty lucky.

Çok şanslı hissediyorum.

I feel so lucky.

Kendimi şanslı görüyorum.

I consider myself fortunate.

O çok şanslı.

- He has all the luck.
- He gets all the breaks.

Ben şanslı hissediyorum.

I feel lucky.

Tom şanslı herifti.

Tom was the lucky guy.

Şanslı değil miyiz?

Aren't we lucky?

Kendini şanslı düşün.

Consider yourself lucky.

Kendinizi şanslı düşünün.

Consider yourselves lucky.

Tom gerçekten şanslı.

- Tom is really lucky.
- Tom is really fortunate.

Durumumuz çok şanslı.

Our situation is very fortunate.

Ben şanslı doğdum.

I was born lucky.

Seni şanslı piçsin.

You lucky bastard.

Şanslı değil misin?

Aren't you lucky?

Karın çok şanslı.

Your wife is very lucky.

Tom şanslı biriydi.

Tom was the lucky one.

Tom şanslı biri.

Tom is the lucky one.

Tom şanslı görünüyordu.

Tom seemed lucky.

Oldukça şanslı hissettim.

I felt pretty lucky.

Kendimizi şanslı sayıyoruz.

We consider ourselves lucky.

Şanslı olduklarını söylediler.

- They said they were lucky.
- They said that they were lucky.

- Kendimi nispeten şanslı görüyorum.
- Kendimi görece şanslı kabul ediyorum.

I consider myself relatively lucky.

Yedi şanslı bir sayıdır.

Seven is a lucky number.

O kendini şanslı addetti.

He considered himself lucky.

Tom şanslı olduğundan emin.

Tom sure is lucky.

Bugün şanslı günüm değil!

- Today isn't my lucky day!
- Today is not my lucky day!

Tom çok şanslı olmalı.

Tom must be very lucky.

Tom şanslı bir piç.

Tom is a lucky bastard.

Bu benim şanslı günüm.

This is my lucky day.

Senin kadar şanslı değilim.

I'm not as lucky as you.

Şanslı olursam, zamanında varırım.

If I'm lucky, I will arrive on time.

Kendini şanslı hissediyor musun?

Do you feel lucky?

Sadece şanslı olduğumu düşündüm.

- I thought I was just lucky.
- I thought that I was just lucky.

Şanslı olup olamayacağımızı görelim.

Let's see if we can get lucky.

Bugün şanslı günün değil.

- Today is not your lucky day.
- Today isn't your lucky day.

Ben şanslı bir adamım.

I'm a lucky man.

Tom şanslı, değil mi?

Tom is lucky, isn't he?

Tom son derece şanslı.

Tom is extremely lucky.

Tom bildiğinden daha şanslı.

Tom is luckier than he knows.

O şanslı bir atıştı.

That was a lucky shot.

O şanslı bir tahmindi.

That was a lucky guess.

O, şanslı bir atıştı.

It was a lucky shot.

Seçildiğim için şanslı hissediyorum.

I feel lucky to have been chosen.

Şanslı bir tahmin yaptım.

I made a lucky guess.

O şanslı bir adam.

He's a lucky guy.