Translation of "ılıman" in English

0.003 sec.

Examples of using "ılıman" in a sentence and their english translations:

İklim çok ılıman.

The climate's very mild.

Pirinç ılıman ülkelerde yetişir.

Rice grows in warm countries.

Buradaki hava çok ılıman.

The weather here is very mild.

- Japonya, ılıman bir iklime sahiptir.
- Japonya ılıman bir iklime sahiptir.

Japan has a mild climate.

- Japonya, ılıman bir iklime sahiptir.
- Japonya'da ılıman bir iklim vardır.

Japan has a mild climate.

Buradaki hava Moskova'dakinden daha ılıman.

The climate here is milder than that of Moscow.

Buradaki iklim Tokyo'dakinden daha ılıman.

The climate here is milder than that of Tokyo.

Ada ılıman bir iklime sahiptir.

The island has a mild climate.

Japonya, ılıman bir iklime sahiptir.

Japan has a mild climate.

- O ülke ılıman bir iklime sahiptir.
- O ülkenin ılıman bir iklimi vardır.

That country has a mild climate.

Bu ülke ılıman bir iklime sahiptir.

This country has a mild climate.

Olağandışı bir şekilde ılıman bir kıştı.

It was an unusually mild winter.

Bütün kıyı bölgelerinin ılıman iklimleri yoktur.

Not all coastal regions have mild climates.

Bahar soğuk kıştan sonra ılıman hava getirir.

Spring brings mild weather after the cold winter.

Genel olarak Japonya'nın ılıman bir iklimi vardır.

In general, Japan has a mild climate.

Son zamanlarda çok sayıda ılıman günler yaşıyoruz.

Recently we have had many mild days.

Daha ılıman bir iklime sahip bir şehre taşındım.

I moved to a city with a milder climate.

Daha ılıman bölgelere gittiğimizde ise yarasalar bu hareketi gülük olarak yaparlar

When we go to more temperate regions, bats make this move laughing.

Uzun kara kış sonunda bitti ve yerini yumuşak ılıman bahara bıraktı.

The long cruel winter at last came to an end, giving place to a gentle warm spring.

- Biz ılıman bir kış geçiriyoruz.
- Hafif bir kış yaşıyoruz.
- Bu yıl yumuşak bir kış geçirdik.

- We are having a mild winter.
- We're having a mild winter.