Translation of "İbadet" in English

0.007 sec.

Examples of using "İbadet" in a sentence and their english translations:

Hindular tapınaklarda ibadet ediyor.

The Hindus worship in temples.

O buna ibadet eder.

He worships it.

Müslümanlar Allah'a ibadet eder.

Muslims worship God.

Sami Allah'a ibadet etti.

- Sami worshipped Allah.
- Sami worshiped God.

İbadet için ortamlar inşa ettik.

We built environments for worship.

Onlar her Pazar ibadet ederler.

They worship every Sunday.

Ben tanrıça Astarte'ye ibadet ediyorum.

I worship the goddess Astarte.

Kilise ibadet edilen bir yerdir.

A church is a place to pray.

- Sana tapıyorum.
- Sana ibadet ediyorum.

I worship you.

Sadece ibadet için bir yer istiyoruz.

We just want a place to worship.

Ben Tanrı'ya nasıl ibadet edileceğini ​​ size öğretebilirim.

I can teach you how to worship God.

Bu piç, herkesin ona ibadet etmesi gerektiğini düşünüyor.

This bastard thinks that everyone should worship him.

- Müslümanlar Allah'a ibadet eder.
- Müslümanlar Allah'a dua eder.

Muslims pray to God.

- Sami Allah'a dua ediyor.
- Sami Allah'a ibadet eder.

Sami prays to Allah.

Yeni Yıl Günü birçok Japon ibadet etmek için türbeye giderler.

On New Year's Day many Japanese go to the shrine to worship.

- Camide ilk kez dua ediyorum.
- Camide ilk kez namaz kılıyorum.
- Camide ilk defa ibadet ediyorum.

It's the first time I've prayed in a mosque.

- Hiç camide namaz kıldın mı?
- Camide namaz kıldın mı hiç?
- Camide hiç ibadet ettin mi?

Have you ever prayed in a mosque?

- İnsanları ibadet ederken katletmek akla gelebilecek en aşağılık şey.
- İnsanları dua ederken öldürmek akla gelebilecek en alçakça şey.

Killing people while they pray is the lowest thing imaginable.

Roma dünyasında hüküm süren muhtelif ibadet şekillerinin tümü, insanlar tarafından mütesaviyen doğru, düşünürü tarafından yanlış, yargıcı tarafından da faydalı olarak görüldü. Ve böylelikle müsamaha yalnızca karşılıklı müsamahayı değil, aynı zamanda dinsel uyumu da ortaya koydu.

The various modes of worship which prevailed in the Roman world were all considered by the people as equally true; by the philosopher as equally false; and by the magistrate as equally useful. And thus toleration produced not only mutual indulgence, but even religious concord.

Herkesin, fikir, vicdan ve din hürriyeti hakkı vardır; bu hak, din veya kanaat değiştirmek hürriyeti, dinini veya kanaatini tek başına veya topluca, açık olarak veya özel surette, öğretim, tatbikat, ibadet ve ayinlerle izhar etmek hürriyetini içerir.

Everyone has the right to freedom of thought, conscience and religion; this right includes freedom to change his religion or belief, and freedom, either alone or in community with others and in public or private, to manifest his religion or belief in teaching, practice, worship and observance.