Translation of "önlemek" in English

0.018 sec.

Examples of using "önlemek" in a sentence and their english translations:

Tom Mary'yi önlemek istiyordu.

Tom wanted to avoid Mary.

Polis katliamı önlemek istedi.

The police wanted to avoid a bloodbath.

Bu sorunu önlemek istedim.

I wanted to avoid this problem.

Kazaları önlemek için yavaşlayın.

Slow down to avoid accidents.

Başkalarının benzer şekillerde davranmasını önlemek

prevent others from behaving in similar ways

Polis kan dökülmesini önlemek istedi.

The police wanted to avoid bloodshed.

Gelecekte bu sorunu önlemek istiyorum.

I'd like to avoid this problem in the future.

Tom savaşın çıkmasını önlemek zorundaydı.

Tom had to prevent the war from breaking out.

Kaymayı önlemek için çizmeler kullanın.

Wear boots to avoid slipping.

- Hava kirliliğini önlemek için önlemler almalıyız.
- Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almak zorundayız.
- Hava kirliliğini önlemek için adımlar atmak zorundayız.

We have to take steps to prevent air pollution.

Soğuk algınlığını önlemek için pencereyi kapat.

Shut the window to prevent catching a cold.

Şehirlerden beyaz göçü önlemek kolay değildir.

It's not easy to prevent white flight from cities.

Karışıklığı önlemek için taban da etiketlendi.

In order to avoid confusion, the bottom is labelled too.

Kıbrıs iflası önlemek için mücadele ediyor.

Cyprus is struggling to avoid bankruptcy.

Onu önlemek için güçlü önlemler aldık.

We took strong measures to prevent it.

Kötü şansları önlemek için tuz serpiyoruz.

We sprinkle salt to ward off bad luck.

Polisin işi suçu önlemek ve araştırmaktır.

The police's job is to prevent and investigate crime.

Şişliği önlemek için bileğine buz koymalısın.

You need to put some ice on your ankle to keep the swelling down.

Bunu önlemek için elimden geleni yaptım.

I did my best to prevent this.

Yaralanmayı önlemek için dikkatli hareket edin.

Move carefully to avoid injury.

Meteor çarpmalarını önlemek için ne yapabiliriz?

What can we do to prevent meteor strikes?

Böyle bir kazanın yeniden olmasını önlemek zorundayız.

We have to prevent such an accident from happening again.

Çikolata LDL oksitlenmeyi önlemek için hareket eder.

Chocolate acts to prevent LDL oxidisation.

Fişekler ısı arayan füzeleri önlemek için kullanılır.

Flares are used to avoid heat-seeking missiles.

Lütfen kazaları önlemek için elinizden geleni yapın.

Please try your best to avoid accidents.

Karışıklığı önlemek için, takımlar farklı renkler giydi.

To avoid confusion, the teams wore different colors.

Yanlış anlamaları önlemek için sözleşmeyi tekrar incelediler.

In order to avoid misunderstandings, they went through the contract again.

Egzersiz yapmadan önce yaralanmayı önlemek için gerinirim.

I stretch before exercising to prevent injury.

Biz geç kalmayı önlemek için arabayla gittik.

So as to avoid being late, we went by car.

Basınç oluşumunu önlemek için şişe kapağını gevşetin.

Loosen the bottle cap to prevent pressure buildup.

Yüksek kolesterollü gıdaları yemeyi önlemek en iyisidir.

It is best to avoid eating high cholesterol foods.

Bunun olmasını önlemek için elinden geleni yapacağım.

I'll do whatever I can to prevent that from happening.

Bunun yaşanmasını önlemek için bu katı yasaları koyduk.

So we passed these strict laws to stop that from happening.

Hastalığın hızlıca yayılmasını önlemek kolay bir görev değildi.

To prevent the disease from spreading quickly was not an easy task.

Bu sorunun tekrar olmasını önlemek için ne yapmalıyız?

What must we do to avoid having this problem again?

Kazayı önlemek için Tom'un yapabileceği bir şey yoktu.

- There was nothing Tom could've done to prevent the accident.
- There was nothing Tom could have done to prevent the accident.

İnsanlar bir hastalığa yakalanmayı önlemek için maske takar.

People wear masks to prevent getting a disease.

Sivrisinek ısırıklarını önlemek için en iyi yol nedir?

What's the best way to avoid mosquito bites?

Bilgisayar suçları önlemek için yasalar ABD'de yürürlüğe girdi.

Laws to prevent computer crimes were enacted in the USA.

Gaspı önlemek için, bütün taşınabilen bagajlar dikkatle incelenir.

To prevent hijacks, all carry-on baggage is carefully inspected.

Tom kazayı önlemek için bir şey yapmış olamazdı.

Tom couldn't have done anything to prevent the accident.

Onu önlemek için herhangi bir yol var mı?

Is there any way to avoid it?

Meteor çarpmalarını önlemek için bir şeyler yapmak zorundayız.

We have to do something to prevent meteor strikes from happening.

Bölgenin sanayileşmesi çevresel tahribatı önlemek için çok dikkatli yapılmalıdır.

Industrialization of the region must be carried out very carefully to avoid environmental destruction.

O bayıldı ve düşmesini önlemek için onu tutmak zorundaydım.

She fainted, and I had to hold her to keep her from falling.

Bu araba çarpışmaları önlemek için otomatik olarak fren yapar.

This car brakes automatically to avoid collisions.

Ben bana yönelik yumruğu önlemek için tam zamanında eğildim.

I ducked just in time to avoid the punch aimed at me.

Bazı insanlar karılarının başka biriyle evlenmesini önlemek için evlenirler.

Some people only get married to prevent their wives from marrying somebody else.

Hemşireler yatak yaralarını önlemek için düzenli olarak hastayı çevirdi.

- The nurses turned the patient regularly in order to prevent bedsores.
- The nurses turned the patient regularly in order to prevent pressure sores.

Newton İngiliz parası taklitçiliğini önlemek için gelişen tekniklerde etkiliydi.

Newton was instrumental in developing techniques to prevent counterfeiting of the English money.

Biz trafik kazalarını önlemek için gerekli önlemleri almamız gerekir.

We must take measures to prevent traffic accidents.

Yunanistan mali sisteminin çökmesini önlemek için radikal tedbirler alıyor.

Greece is taking radical measures to prevent a collapse of its financial system.

Osmanlı erzak ve birliklerinin Anadolu'dan gelmesini önlemek için orada kalacaktı.

the transport of Ottoman supplies and troops from Anatolia,

Onlar yıkıcı kayıpları önlemek için küresel önlemlerin güçlendirilmesinin önemini doğruladılar.

They confirmed the importance of strengthening global precautions in order to prevent devastating losses.

Tom ve Mary tüm yaygarayı önlemek için gizlice evlenmek istiyordu.

Tom and Mary wanted to get married on the quiet to avoid all the hullabaloo.

Eğer kolesterolü önlemek istiyorsanız yanında yağ olmadan yağsız et yiyin.

If you want to avoid cholesterol, eat lean meat with no fat.

Protestocular alanının ağaçlarının yok edilmesini önlemek için kendilerini ağaçlara zincirliyorlar.

Protestors are chaining themselves to trees to prevent deforestation of the area.

Jeff ve Mia boşanmayı önlemek için son bir çaba sarf ediyorlar.

Jeff and Mia are making a last ditch effort to avoid a divorce.

Böyle bir şeyin olmasını önlemek için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız.

We must do everything in our power to prevent such a thing from happening.

- Hava çok sıcak olduğunda dehidratasyonu önlemek için çok su içmen gerekir.
- Hava çok sıcak olduğu zaman sıvı kaybını önlemek için çok su içmen gerekir.

When it's very hot, you should drink lots of water to avoid dehydration.

Yaralanma veya rahatsızlığı önlemek için, vajinanın ilişkiden önce yağlanmış olduğundan emin olun.

To avoid injury or discomfort, be sure that the vagina is lubricated before intercourse.

Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.

Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases.

Oranında ve bunların ortadan kaybolmasını önlemek için insani çözümler hala sera gazı emisyonlarını

percent, and human solutions to avoid their disappearance are still focused on reducing

Bu tarihi binanın yıkımını önlemek için üç binin oldukça üzerinde kişi imza attı.

Well over three thousand people signed to prevent the demolition of this historic building.

Enflasyonun başka dönemini önlemek için bir önlem olarak, bizim hükümet faiz oranlarını yükseltti.

As a measure to prevent another period of inflation, our government has jacked up interest rates.

Önemli olan gündelik hayatta migrenin tetiklenmesini önlemek; başladıktan sonra onunla mücadele etmek değil.

It's the prevention of migraines during daily life that's important, not dealing with migraines when they occur.

Tom Mary'nin öğrenci konseyi başkanı seçilmesini önlemek için gücü dahilinde her şeyi yaptı.

Tom did everything within his power to keep Mary from being elected president of the student council.

Milattan önce 508 yılında , Atina hükümdarı Kleistenes bir tiran görünümünü önlemek için sürgün kurdu.

In 508BC, the ruler of Athens, Cleisthenes established ostracism to prevent the appearance of a tyrant.

Müşterimiz dışarıdan istenmeyen bakışları önlemek amacıyla iç avlusu olan bir ev inşa etmek istiyor.

Our client wants to build a house with an internal courtyard in order to avoid unwelcome gazes from the outside.

Başımıza gelen bu felaket öngörülebilir olsa da, bunu önlemek için kimse kılını dahi kıpırdatmadı.

Although the catastrophe which beset us was foreseeable, no one did anything to prevent it before it occurred.

Kumanda panelinin uzun süreli kullanımdan kaçının. Göz yorgunluğunu önlemek için, oyunun her saati boyunca yaklaşık 15 dakikalık bir mola verin.

Avoid prolonged use of the console. To help prevent eye strain, take a break of about 15 minutes during every hour of play.