Translation of "şekillerde" in English

0.004 sec.

Examples of using "şekillerde" in a sentence and their english translations:

- Dil çeşitli şekillerde kullanılabilir.
- Lisan muhtelif şekillerde kullanılabilir.

Language can be used in many ways.

Dil çeşitli şekillerde kullanılabilir.

Language can be used in many ways.

Onlar çeşitli şekillerde gelir.

They come in various shapes.

Onlar çeşitli şekillerde oluyor.

They come in various shapes.

Dil farklı şekillerde kullanılabilir.

Language can be used in different ways.

Hastalık çeşitli şekillerde yayıldı.

The disease spread in several ways.

İnsanlar farklı şekillerde ölür.

People die in different ways.

- Bu sorun, çeşitli şekillerde çözülebilir.
- Bu problem, çeşitli şekillerde çözülebilir.

This problem may be solved in a variety of ways.

Başkalarının benzer şekillerde davranmasını önlemek

prevent others from behaving in similar ways

Bu oyunu farklı şekillerde oynayabilirsin.

You can play this game in different ways.

Yapay zekâ farklı şekillerde ortaya çıkabilir.

AI can turn out in many different ways.

Her iki ahşap parçalar farklı şekillerde.

Both wooden pieces are different shapes.

Farklı şekillerde ve renklerde orkidelerim var.

I have orchids of different shapes and colors.

Tom ve ben farklı şekillerde dinleniyoruz.

Tom and I relax in different ways.

Duygusal kalbin yolu, şaşırtıcı ve gizemli şekillerde

the emotional heart intersects with its biological counterpart

Belki de beyin aktivitelerimizi ticari şekillerde kullanırız;

That we will trade our brain activity

Ve başkaları hakkında hor gören şekillerde konuşuyoruz.

and talk about the others in a category of disdain.

Seyirci onun performansına farklı şekillerde tepki gösterdi.

The audience reacted in different ways to her performance.

Tarih öncesi heykelcilik çok farklı şekillerde yorumlanmış.

Prehistoric figurines have been interpreted in many different ways.

Farklı şekillerde kullandı. Örneğin, Alman Hükümeti kendi siyasi teorisini

countries used this finance in different ways. For instance, German Government created their

Başka şekillerde size yardımcı olup olamayacağımızı lütfen bize bildirin.

Please let us know if we can be of help in other ways.

Noktada birden farklı eşya için farklı şekillerde cepler ekleniyordu.

this point they were including various specialized pockets for all different types of objects.

Günlük hayatımda sağlığıma zarar vermemek için vücudumla çeşitli şekillerde ilgileniyorum.

In my daily life I take care in various ways of my body so as not to damage my health.

İngilizce ve Fransızca gibi diller fonetik değildir: Farklı şekillerde okunabilecek ya da bazen hiç okunmayacak harfleri vardır.

Languages like English and French are not phonetic: they have letters that can be pronounced in different ways or sometimes not at all.

Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir.

The mandatory character of schooling is rarely analyzed in the multitude of works dedicated to the study of the various ways to develop within children the desire to learn.

Bütün doğal diller eşit derecede -fakat farklı şekillerde- karmaşıktır. Malayca dil bilgisi basittir, fakat görünüşte birbirine eşdeğer birçok kelime arasında kişinin tercihi, kendisinin ve dinleyicinin sosyal statüsünden etkilenir.

All natural languages are equally complex--but in different ways. The grammar of Malay is simple, but choices among many superficially equivalent words are dictated by the social status of speaker and hearer.

Maç spikerleri vuvuzelaların seslerini "rahatsız edici" ve "şeytani" gibi çeşitli şekillerde tarif ettiler ve onu "gürültücü fillerin izdihamı", "sağır eden çekirge sürüsü", "katliam yolundaki bir keçi", "çok kızgın arılarla dolu büyük bir kovan" ve "hızlı ördek"'e benzettiler.

Commentators have variously described the sound of vuvuzelas as "annoying" and "satanic" and compared it with "a stampede of noisy elephants", "a deafening swarm of locusts", "a goat on the way to slaughter", "a giant hive full of very angry bees", and "a duck on speed".