Translation of "öldürmekten" in English

0.003 sec.

Examples of using "öldürmekten" in a sentence and their english translations:

Hayvanları öldürmekten korktum.

I'm scared of killing animals.

- Öldürmekten başka çarem yok.
- Öldürmekten başka seçeneğim yok.

I have no choice but to kill.

Tom, babasını öldürmekten bahsetti.

Tom talked about killing his father.

Öldürmekten başka seçeneğimiz yok.

We have no choice but to kill.

Sami birisini öldürmekten bahsetti.

Sami talked about killing someone.

Sen Tom Jackson'ı öldürmekten tutuklusun.

- You're under arrest for the murder of Tom Jackson.
- You are under arrest for the murder of Tom Jackson.

Tom adam öldürmekten berat etti.

Tom has been acquitted of manslaughter.

Fadıl para için öldürmekten çekinmez.

Fadil doesn't hesitate to kill for money.

Leyla erkek kardeşini öldürmekten yargılandı.

Layla was tried for murdering her brother.

Sami bir kuyumcuyu öldürmekten hüküm giymişti.

Sami was convicted of killing a jeweler.

Dan karısını öldürmekten haksız yere suçlu bulunmuştu.

Dan was wrongfully convicted of murdering his wife.

Tom'un bu dört insanı öldürmekten kurtulmasına izin veremeyiz.

We can't let Tom get away with murdering those four people.

- Edward'ı öldürmekten korkmayın; bu iyi.
- Edward'ı öldürme; korkmak iyidir.

- Do not be afraid to kill Edward; it is good.
- Do not kill Edward; it is good to fear.

Leyla, sonunda Sami Fadıl'ı öldürmekten yargılanma ile karşı karşıyaydı.

Layla finally faced trial for the murder of Sami Fadil.

Uzun bir duruşmadan sonra, kadın kasıtsız adam öldürmekten beş yıl hapse mahkûm edildi.

After a lengthy trial, the woman was sentenced to 5 years in prison for involuntary manslaughter.