Translation of "çalışmasını" in English

Tom çalışmasını bitirdi.

Tom has finished his work.

Onun çalışmasını izledi.

She watched him work.

O, ona çalışmasını söyledi.

He told her to study.

Antrenör takım çalışmasını izledi.

The coach watched the team practice.

O, takım çalışmasını sever.

She likes teamwork.

Amerika'ya gitmeye çalışmasını önerdim.

I suggested that he try to go to America.

- Onu çalıştırabiliriz.
- Çalışmasını sağlayabiliriz.

We can make it work.

Tom Mary'ye çalışmasını söyledi.

Tom told Mary to study.

Tom, Mary'nin çalışmasını istemiyordu.

Tom didn't want Mary to work.

Biz onun çalışmasını sağlayacağız.

We're going to make it work.

Onun bizimle çalışmasını istemiyorum.

I don't want him to work with us.

Herkesin çok çalışmasını bekliyorum.

I expect everyone to work hard.

Tom, Mary'nin çalışmasını izledi.

Tom watched Mary work.

Tom Mary'nin çalışmasını istemiyor.

Tom doesn't want Mary to work.

Sami, Leyla'ya çalışmasını gösterdi.

Sami showed Layla his work.

- Tom'un daha sıkı çalışmasını istedim.
- Tom'dan daha sıkı çalışmasını istedim.

I wanted Tom to work harder.

Kedinizin banyo yapmaya çalışmasını izlerken

When you are watching your cat trying to bathe

Senin için kimin çalışmasını istersin?

Who do you want working for you?

- Biz bunu çalıştıracağız.
- Çalışmasını sağlayacağız.

We'll make it work.

Babama Kumiko'nun Çin'de çalışmasını önerdim.

I suggested to my father that Kumiko study in China.

Tom'a daha çok çalışmasını söyle.

Tell Tom to try harder.

Tom'a daha çok çalışmasını söyledim.

I told Tom to study harder.

Tom'a daha sıkı çalışmasını söyledim.

I told Tom to work harder.

Öğretmen ona İngilizceye çok çalışmasını söyledi.

The teacher told him to study English hard.

Yağışlı hava onun bahçede çalışmasını önledi.

The rainy weather prevented her from working in the garden.

Tom Mary'nin daha çok çalışmasını istedi.

Tom wanted Mary to study harder.

Tom Mary'nin daha çok çalışmasını istiyor.

Tom wants Mary to study harder.

Tom'un geç saatlere kadar çalışmasını istedim.

I've asked Tom to work late.

O, ona daha çok çalışmasını söyledi.

She told him to try harder.

Tom Mary'ye daha sıkı çalışmasını söyledi.

Tom told Mary to study harder.

Tom, Mary'ye sakin kalmaya çalışmasını söyledi.

Tom told Mary to try to keep calm.

Tom Mary'nin sıkı çalışmasını takdir etti.

Tom appreciated Mary's hard work.

Tom Mary'den daha çok çalışmasını istedi.

Tom wanted Mary to work harder.

Tom, Mary'ye daha sıkı çalışmasını söyledi.

Tom told Mary to work harder.

Tom, Mary'ye daha fazla çalışmasını önerdi.

Tom suggested to Mary that she study harder.

- Lütfen ona daha çok çalışmasını tavsiye eder misiniz?
- Ona daha sıkı çalışmasını öğütler misiniz lütfen?

Will you please advise him to work harder?

Bay Young oğlunun daha çok çalışmasını diliyor.

Mr. Young wishes his son would study harder.

Ona çok çalışmasını yoksa başarısız olacağını söyledim.

I told him to work hard or he would fail.

Doktor ona daha az çalışmasını tavsiye etti.

The doctor advised him to work less.

Tom'un bizim için çalışmasını istediğimden emin değilim.

- I'm not sure I want Tom working for us.
- I'm not sure that I want Tom working for us.

Tom'un ebeveynleri onun daha çok çalışmasını istedi.

Tom's parents wanted him to study harder.

Tom, Mary'ye daha sıkı çalışmasını tavsiye etti.

Tom advised Mary to study harder.

Tom sadece Mary'nin daha çok çalışmasını istedi.

Tom just wanted Mary to study harder.

O, ona daha çok çalışmasını tavsiye etti.

- She advised him to study harder.
- She advised him to work harder.

Tom, Mary'nin bunu yapmaya çalışmasını umduğunu söyledi.

- Tom said he hopes Mary tries to do that.
- Tom said he hopes Mary tries doing that.
- Tom said that he hopes Mary tries to do that.

Para ödenmesi için çok çalışmasını söylemek epey zor.

to work hard for a payoff in the distant future.

Tom bizim için çalışmasını istediğimiz kişi türü değil.

Tom isn't the type of person I want working for us.

Ben asla bir pazar günü Tom'un çalışmasını istemedim.

I've never asked Tom to work on a Sunday.

Tom ve Mary'nin bunun üzerinde birlikte çalışmasını istiyorum.

I want Tom and Mary working together on this.

Tom ile Mary'nin bunun üzerinde birlikte çalışmasını istiyorum.

I want Tom and Mary to work on this together.

Şimdi, bir edebiyat çalışmasını takdir etmenin ana yollarından biri,

Now, one of the main ways in which you appreciate a work of literature

O herkesin heyecanla bu eşsiz proje üzerinde çalışmasını umuyor.

She hopes that everyone will work enthusiastically on this unique project.

Her nasılsa Tom'un bir barmen olarak çalışmasını hayal bile edemiyorum.

Somehow I can't picture Tom working as a bartender.

Tom'un patronu onun çalışmasını takdir ediyor fakat ona zam vermek istemiyor.

Tom's boss appreciates his work, but he doesn't want to give him a pay raise.

Sami teknik açıdan iyi bir doktordu ama alkol bağımlılığı onun çalışmasını engelledi.

Sami was technically a good doctor, but his alcohol abuse prevented him from practising.