Translation of "çalışmıyordu" in English

0.005 sec.

Examples of using "çalışmıyordu" in a sentence and their english translations:

Çalışmıyordu.

It wasn't working.

- Pil artık çalışmıyordu.
- Akü artık çalışmıyordu.
- Batarya artık çalışmıyordu.

The battery was no longer working.

Bu çalışmıyordu.

This wasn't working.

Tom çalışmıyordu.

Tom wasn't working.

Asansör çalışmıyordu.

- The elevator was not working.
- The elevator wasn't working.

Hiçbir şey çalışmıyordu.

Nothing was working.

Radyo vericisi çalışmıyordu.

The radio transmitter was not working.

Tom eğlenceli olmaya çalışmıyordu.

Tom wasn't trying to be funny.

Kedi acımasız olmaya çalışmıyordu.

The cat was not trying to be cruel.

Tom dün gece çalışmıyordu.

Tom wasn't working last night.

Tom benim için çalışmıyordu.

Tom wasn't working for me.

Tom, Mary ile çalışmıyordu.

Tom wasn't working with Mary.

Sami'nin bulaşık makinesi çalışmıyordu.

Sami's dishwasher wasn't working.

Trenler kar yağışı nedeniyle çalışmıyordu.

The trains weren't running due to the snowfall.

Belki Tom tek başına çalışmıyordu.

Maybe Tom wasn't working alone.

Bu makine bir süredir çalışmıyordu.

This machine was out of order for a while.

Tom, Mary'ye zarar vermeye çalışmıyordu.

Tom wasn't trying to hurt Mary.

Tom o zaman bizim için çalışmıyordu.

Tom wasn't working for us at that time.

Bu küçük kız, bir şey ifade etmeye çalışmıyordu.

This little girl, she wasn't trying to be mean.

Belki de Tom orijinal planın üzerinde sebatla çalışmıyordu.

Maybe Tom wasn't sticking with the original plan.

Bazı nedenlerden dolayı mikrofon şu ana kadar çalışmıyordu.

For some reason the microphone wasn't working until now.

Flaş çalışmıyordu, bu yüzden o karanlıkta resim çekemedi.

The flash wasn't working, so he couldn't take a picture in the dark.

Tom gerçekten Mary'yi bir şey yapmaya ikna etmeye çalışmıyordu.

Tom wasn't really trying to convince Mary to do anything.