Translation of "çıkmıyorum" in English

- Mary ile çıkmıyorum.
- Mary'yle çıkmıyorum.

I'm not dating Mary.

Onunla çıkmıyorum.

I'm not dating him.

Dışarı çıkmıyorum.

I'm not going out.

Haftalardır dışarı çıkmıyorum.

I haven't been outside in weeks.

Tom ile çıkmıyorum.

I'm not going out with Tom.

Artık çok dışarı çıkmıyorum.

I don't go out much anymore.

Bu gece dışarı çıkmıyorum.

I'm not going out tonight.

Şu an kimseyle çıkmıyorum.

- I'm not dating anyone right now.
- I'm not dating anybody right now.

Belli ki yeterince dışarı çıkmıyorum.

I evidently don't get out enough.

Dışarı çıkmıyorum çünkü odamı paspaslamak zorundayım.

I am not going out because I have to mop my room.

Dışarı çıkmıyorum çünkü evi temizlemem gerekiyor.

I am not going out because I have to clean the house.

Ben eskisi gibi geceleri dışarı çıkmıyorum.

I don't go out at night like I used to.

Ben eskisi kadar çok dışarı çıkmıyorum.

I don't go out as much as I used to.

Şu günlerde neredeyse hiç dışarı çıkmıyorum.

I hardly ever go out nowadays.

Ben olduğum yerde duruyorum, hiç dışarı çıkmıyorum,

I stand where I am and I never go out.

Ben kesinlikle eskisi kadar çok dışarı çıkmıyorum.

I certainly don't go out as much as I used to.

- Şu an telefonlara bakamıyorum.
- Şu an telefonlara çıkmıyorum.

I'm not taking calls right now.

Bu kitabı okumayı bitirmek zorunda olduğum için dışarı çıkmıyorum.

I am not going out because I have to finish reading this book.

- Neredeyse hiç evden çıkmıyorum.
- Evi neredeyse hiç terk etmiyorum.

I almost never leave the house.

- Ben onunla çıkmıyorum.
- Ben onunla buluşmuyorum.
- Ben onunla flört etmiyorum.

I'm not dating her.

- Şu sıralar hiç çarşıya çıkmıyorum.
- Şu sıralar hiç şehir merkezine gitmiyorum.

I never go downtown nowadays.