Translation of "Ölünceye" in English

Ölünceye kadar onu hatırlayacaksın.

You'll remember that until you die.

Ben ölünceye kadar seni seveceğim.

I'll love you until I die.

Tom ölünceye kadar Boston'da yaşadı.

Tom lived in Boston until he died.

Ölünceye kadar kimseyi mutlu saymayın.

Count no man happy until he is dead.

Hepimiz ölünceye kadar onlar mutlu olmayacak.

They won't be happy until we're all dead.

Tom ölünceye kadar konserler vermeye devam etti.

Tom continued giving concerts until he died.

Muhtemelen ölünceye kadar yaşamak için yeterli paraya sahipsin.

You probably have enough money to live till you die.

Her kim sigara ya da içki içmezse ölünceye kadar yaşayacaktır.

Whoever doesn't smoke or drink will live until death.

"O evde ne kadar kaldın?" "Annem ölünceye kadar orada kaldım."

"How long did you stay in that house?" "I stayed there until my mother died."

Ben söylediğini doğru bulmuyorum fakat onu söyleme hakkını ölünceye kadar savunacağım.

I disapprove of what you say, but I will defend to the death your right to say it.

Hayatının sonunda, Hokusai kızı ile sefalet içinde yalnız yaşadı ve ölünceye kadar çalıştı.

At the end of his life, Hokusai lived in misery, alone with his daughter, and worked until his death.