Translation of "Çalıştığım" in English

0.006 sec.

Examples of using "Çalıştığım" in a sentence and their english translations:

Çalıştığım yeri yazdım.

I wrote where I was working.

Bu çalıştığım yer.

This is where I work.

Çalıştığım yer bu.

- This is where I work.
- That's where I work.

Çalıştığım insanlardan hoşlanmıyorum.

I don't like the people I work with.

Çalıştığım insanları seviyorum.

I like the people I work with.

- O, daha önce çalıştığım mağazadır.
- O, çalıştığım dükkan.

That is the shop where I used to work.

Çalıştığım yerde yaşamak istemiyorum.

I don't want to live where I work.

Söylemeye çalıştığım şey bu.

That's what I'm trying to say.

Seninle çalıştığım için mutluyum.

I'm happy to be working with you.

Tom çalıştığım yeri biliyor.

Tom knows where I work.

Tom'a söylemeye çalıştığım bu.

That's what I tried to tell Tom.

Sana söylemeye çalıştığım bu.

That's what I'm trying to tell you.

Üzerinde çalıştığım şey bu.

That's what I was working on.

Yapmaya çalıştığım şey bu.

That's what I was trying to do.

Bütün yapmaya çalıştığım bu.

That's all I'm trying to do.

Söylemeye çalıştığım bu değil.

That's not what I'm trying to say.

Fazla çalıştığım için yorgunum.

I'm tired because I worked too much.

Evim çalıştığım yere yakın.

My house is near where I work.

Çalıştığım yerden uzakta yaşamıyorum.

I don't live far from where I work.

Çalıştığım yere yakın yaşamıyorum.

I don't live near where I work.

Çalıştığım yere yakın yaşıyorum.

I live near where I work.

Nerede çalıştığım umurumda değil.

I don't care where I work.

İşte bu, üzerinde çalıştığım şey.

And so this is what I study.

Çalıştığım birçok şirketin yönetim kurulunda

I made sure women were on the boards

üzerinde çalıştığım zararlı risklerden değil,

not the hazardous, negative type that I studied,

Central Park çalıştığım yere yakındır.

Central Park is near where I work.

Tom birlikte çalıştığım tasarımcılardan biri.

Tom is one of the designers I work with.

Birlikte çalıştığım kadınlarla flört etmem.

- I don't date women I work with.
- I don't date women that I work with.

Birlikte çalıştığım birinin yanında yaşıyorsun

You live next to somebody I work with.

Üzerinde çalıştığım anlaşma suya düştü.

The deal I was working on fell through.

Sana söylemeye çalıştığım şey bu.

That's what I was trying to tell you.

Çalıştığım yerde kravat takmam gerekmiyor.

I don't need to wear a tie where I work.

Yapmaya çalıştığım nokta işte bu.

That's the point I'm trying to make.

Çalıştığım zaman kulaklıkla müzik dinlerim.

When I study, I listen to music with earphones.

Çalıştığım insanlar beş para etmez.

The people I work with suck.

Tek yapmaya çalıştığım şey yardım.

All I'm trying to do is help.

Tatillerimde çalıştığım için Türkiye’de manşet oldum.

overcoming the challenges, obstacles, working during my vacations.

Adalet mücadelemde yapmaya çalıştığım ilk şey

So the first thing I try to do in my fairness crusade

Ancak benim anlatmaya çalıştığım bu değil.

but that's not what I was responding to.

Neden unutmaya çalıştığım kızın adını hatırlayamıyorum.

Why can't I remember the name of the girl I'm trying to forget?

Öğretmen çok çalıştığım için beni övdü.

The teacher praised me for working very hard.

Çalıştığım yere çok yakın yaşamak istemiyorum.

I don't want to live too near to where I work.

Üzerinde çalıştığım yeni bir kitabım var.

I have a new book I'm working on.

Üzerinde çalıştığım kitabı yazmayı bitirmek zorundayım.

I have to finish writing the book I'm working on.

Birlikte çalıştığım insanlar hepsi çok nazik.

- The people with whom I work are all very kind.
- The people I work with are all very kind.

O söylemeye çalıştığım şeyi asla dinlemez.

He never listens to what I am trying to say.

Bu şimdiye kadar çalıştığım tek şirket.

This is the only company I've ever worked for.

Eğer psilosibini daha önce çalıştığım terapilere benzer

But I believe that if we incorporate psilocybin

Proje, benim de çalıştığım Alman Arkeoloji Enstitüsü

The project is done by the German Archeological Institute

Söylemeye çalıştığım şey iki tür zihniyet vardır.

And so what I'm trying to describe is two different life mindsets.

Bu benim yılllardır üzerinde çalıştığım bir konu.

One that I've studied for several years now.

Ve Kalahari'de çalıştığım usta izcilerden ilham aldım.

and I took inspiration from these master trackers I worked with in the Kalahari.

Sana üzerinde çalıştığım bir şey göstermek istiyorum.

I want to show you something I've been working on.

Üzerinde çalıştığım yeni şarkıyı dinlemek ister misin?

Would you like to hear the new song I'm working on?

Benim çalıştığım kadar uzun süre Fransızca çalışmıyorsun.

You haven't been studying French as long as I have.

Kiralık ev çalıştığım yere biraz yakın olmalı.

The rental should be somewhat close to where I work.

Tom benim şimdi çalıştığım aynı yerde çalışırdı.

Tom used to work at the same place that I do now.

- Yapmaya çalıştığım şey bu.
- Yapmak istediğim bu.

That's what I mean to do.

Yapmaya çalıştığım şey, bunu can yeleği gibi kullanmak.

What I'm trying to do is make it so it's like a life jacket.

Şu anda üzerinde çalıştığım önemli bir projem var.

I have an important project I'm working on right now.

Ben o konuda çalıştığım için bütün gece ayaktaydım.

I was up all night working on that.

Benim tek şikayetim çalıştığım yerin evime yakın olmamasıdır.

My only complaint is that where I work isn't closer to my house.

- Sana çalıştığım yeri göstereceğim.
- Sana nerede çalıştığımı göstereceğim.

I'll show you where I work.

Bu gece yemek yiyeceğimiz restoran, çalıştığım yere yakın.

The restaurant we're going to eat at tonight is near where I work.

Aslında bir şeyler anlatmaya çalıştığım kişi yeni doğan oğlumdu.

It was actually my newborn son I was trying to explain things to.

20 yıldan fazla gazeteci olarak çalıştığım New York Times'ta

I had volunteered for a buyout from the New York Times,

Tom şimdiye kadar birlikte çalıştığım en ilginç arkadaşlardan biri.

Tom is one of the most interesting guys I've ever worked with.

Sana söylemeye çalıştığım şeyi anlama sorunu yaşıyor gibi görünüyorsun.

You seem to have some trouble understanding what I'm trying to tell you.

Alışveriş merkezinde Noel baba olarak çalıştığım yarı zamanlı bir işim var.

I have a part-time job working as a Santa at the mall.

Benim iki yaşındaki oğlum onu beslemeye çalıştığım sağlıklı yiyeceğin bazısını yemeyecek.

My two-year-old won't eat some of the healthy food I've been trying to feed him.

Ne kadar süredir Fransızca çalıştığım göz önüne alındığında onu daha iyi konuşabilmeliyim.

Considering how long I've been studying French, I should be able to speak it better.

Bazen işten eve yürürüm ve bazen bisiklet sürerim, çünkü çalıştığım yer oturduğum yere yakın.

Sometimes I walk home from work and sometimes I cycle, because I live close to where I work.

Tatoeba projesine katkıda bulunmaya çalıştığım tüm ifadeler arasında, sadece Portekizce yazılanlar herhangi bir değere sahip olabilir, çünkü sadece Portekizce benim ana dilimdir.

Of all the phrases I have tried to contribute to the Tatoeba project, only those written in Portuguese can have any value, because Portuguese is my only mother tongue.