Translation of "Yapıyorlar" in Dutch

Onlar ne yapıyorlar.

- Waar zijn ze mee bezig?
- Wat zijn ze aan het doen?

Onlar ne yapıyorlar?

- Waar zijn ze mee bezig?
- Wat zijn ze aan het doen?

Onlar ayrımcılık yapıyorlar.

Er wordt tegen hen gediscrimineerd.

Temas ederek seks yapıyorlar.

de penis en het gepenetreerde deel zijn.

Onlar bunu niçin yapıyorlar?

Waarom doen zij dat?

Bu insanlar ne yapıyorlar?

Wat doen die mensen?

Onlar bir salata yapıyorlar.

Ze maken een salade.

Onlar müthiş iş yapıyorlar.

Ze doen fantastisch werk.

Bunlar burada ne yapıyorlar?

Wat doen deze hier?

Onlar bunu nasıl yapıyorlar?

Hoe doen ze dit?

Sanırım onu bilerek yapıyorlar.

- Ik denk dat ze dat met opzet doen.
- Ik denk dat ze dat expres doen.

Çocuklar bahçede ne yapıyorlar?

Wat zijn de kinderen aan het doen in de tuin?

Uyuyorlar, besleniyorlar hatta doğum yapıyorlar.

Ze kunnen slapen, eten en zelfs bevallen in die houding.

Karanlıkta uzun mesafeli çağrı yapıyorlar.

Interlokale gesprekken in het donker.

Orada tam olarak ne yapıyorlar?

Wat doen ze precies daarbinnen?

Çevre ile ilgili işlere yatırım yapıyorlar

Ze investeren in groene banen

Onlar birçok ülkeye tahıl ihracatı yapıyorlar.

Ze exporteren graan naar veel landen.

Acemi askerler poligonda atış talimi yapıyorlar.

Recruten doen op de schietbaan schietoefeningen.

Onu da bir ağacın kökünde haftada bir yapıyorlar.

wat ze ongeveer eenmaal per week doen aan de voet van een boom.

Genel gürültüyü delip geçen bir frekansta çağrı yapıyorlar.

Ze roepen op een frequentie die door het normale geluid heen gaat.

Ama bir kere bu gücü bulduklarında mucizevi şeyler yapıyorlar.

Maar als ze erachter komen doen ze wonderbaarlijke dingen.

Yarım milyon kadar yavru yapıyorlar. Çok azı hayatta kalıyor.

Ze hebben een half miljoen jongen. Een handvol blijven er leven.

Tom ve Mary, Fransızca konuştukları zaman hala birçok hata yapıyorlar.

Tom en Maria maken nog veel fouten als ze Frans spreken.