Translation of "Onlardan" in Dutch

0.005 sec.

Examples of using "Onlardan" in a sentence and their dutch translations:

Onlardan kurtulacağım.

Ik zal ze wegdoen.

Onlardan kurtul.

- Stuur ze weg.
- Zorg dat je van hen afkomt.
- Zorg dat je hen kwijt raakt.

Onlardan saklanıyorum.

Ik verstop me voor hen.

- Onlardan kaç tanesi oradaydı?
- Onlardan kaçı vardı?

Hoeveel waren er?

O onlardan biri.

Hij is er een van.

Onlardan üçü Kanadalıydı.

Drie van hen waren Canadees.

Onlardan ikisi odadadır.

Ze zijn beiden in de kamer.

- O onlardan daha zeki.
- O, onlardan daha zekidir.

Hij is intelligenter dan zij.

- Onların hiçbiri tanımıyorum.
- Onlardan hiçbirini tanımıyorum.
- Onlardan birini tanımıyorum.

- Ik ken niemand van hen.
- Ik ken geen van beide.

Hâlâ onlardan derinden kopuktum.

maar ikzelf bleef helemaal uit het contact.

Onlardan hiçbiri mevcut değil.

Geen van hen is aanwezig.

O onlardan daha zeki.

Hij is intelligenter dan zij.

Onlardan üçünü zaten aldım.

Ik heb er al drie gekocht.

Onlardan ikisi terk etti.

Ze gingen allebei weg.

Ben onlardan tavsiye alıyorum.

Ik krijg advies van hen.

Biz onlardan daha iyiyiz.

Wij zijn beter dan zij.

Onlardan biri bir casus.

- Eén van hen is een spion.
- Eén van hen is een spionne.

onlardan daha iyi yapmaları bekleniyor.

des te meer er van ze verwacht wordt.

Onlardan hiçbiri toplantıda mevcut değildi.

Ze waren beiden niet aanwezig op de vergadering.

Tom'un onlardan biri olduğunu sandım.

Ik dacht dat Tom één van hen was.

Onlardan hangisi senin erkek kardeşin?

Wie van hen is uw broer?

Onlardan bazılarının yardıma ihtiyacı var.

Sommigen van hen hebben hulp nodig.

Hâlâ onlardan hiçbir belirti yok.

Ze zijn nog steeds spoorloos.

Yaklaşık olarak onlardan otuzuna sahibim.

Ik heb er ongeveer dertig van.

onlardan en iyi şekilde yararlanmayı öğrenebiliriz.

kunnen we leren hoe we ervan kunnen profiteren.

Ama bu ufak kemirgen onlardan değil.

...maar dit knaagdiertje niet.

- Onların hiçbiri tanımıyorum.
- Onlardan hiçbirini tanımıyorum.

Ik ken niemand van hen.

Hatalar yap, onlardan öğren ve büyü!

Maak fouten, leer ervan en groei!

Onlardan bazıları evet dedi ve diğerleri hayır dedi.

- Enkelen van hen zeiden ja, en de anderen neen.
- Enkelen van hen zeiden ja, anderen zeiden neen.

- Onların her ikisi de odadalar.
- Onlardan ikisi odadadır.

- Ze zijn beiden in de kamer.
- Ze zijn allebei in de kamer.

O, on kitap yazdı ama onlardan hiçbirini yayınlamadı.

Hij heeft tien boeken geschreven, maar heeft er geen enkele van uitgegeven.

- Sami Müslümandır ve onlardan herhangi birini yapmaz.
- Sami Müslümandır ve onlardan hiçbirini yapmaz.
- Sami Müslüman, öyle şeyler yapmaz.

Sami is een moslim en dat hij doet niets van dat.

Peki onlardan biriyle göz göze gelecek olursanız ne olacak?

...maar wat doe je als je er ooit oog in oog mee komt te staan?

Onlardan bazıları biraz aşırı olmasına rağmen fikirlerimi kaybetmek istemiyorum.

Ik wil mijn ideeën niet kwijtraken, zelfs als sommige ervan een beetje extreem zijn.

Ben insanlar arasında yaşadım ve onlardan nefret etmeyi öğrendim.

Ik leefde onder de mensen en leerde ze te haten.

Kürklü foklarla yakından akraba olsalar da onlardan yedi kat büyüktürler.

Ze zijn verwant aan de pelsrobben, maar zeven keer zo groot.

O boşuna onlardan büyük bir meblağ para ödünç almaya çalıştı.

Hij probeerde tevergeefs een grote som geld van hen te lenen.

Bence insanlar onlardan korkmaktansa saygı göstermeli. Onları korumalıyız ve öldürmeye çalışmamalıyız.

Je hoeft er niet bang voor te zijn, maar we moeten ze respecteren. We moeten ze beschermen en niet proberen ze te doden.

Onlar yolcu hanına girdi ve üçü masaya yerleşti fakat onlardan hiçbirinin iştahı yoktu.

Ze kwamen de herberg binnen en de drie gingen aan tafel zitten maar niemand had trek.

Öğretmenler ve çocuklar benden nefret ediyor ve ben de onlardan nefret ediyorum. Neden okula gitmek zorundayım?

De leerkrachten en de kinderen haten mij, en ik haat hen ook. Waarom moet ik naar school gaan?

Hollanda kenti Maastricht'te 53 tane kilise olması gerekir, ama onlardan bazıları zaten mağaza, kafe ya da müze olarak kullanılır.

In de Nederlandse stad Maastricht zouden er 53 kerken moeten zijn; enkelen daarvan worden inmiddels als winkel, café of museum gebruikt.