Translation of "Dolar" in Dutch

0.014 sec.

Examples of using "Dolar" in a sentence and their dutch translations:

İşte 10,00 dolar.

Hier is $10,00.

Yedi dolar, lütfen.

7 dollar, alstublieft.

Havuç üç dolar.

Wortels kosten drie dollar.

Kayıp dolar nerede?

Waar is de ontbrekende dollar?

Bu kaç dolar?

- Hoeveel is dat in dollar?
- Hoeveel is dat in dollars?

- Caddede bir dolar buldum.
- Yolda bir dolar buldum.

Ik heb een dollar op straat gevonden.

- Sana beş dolar vereceğim.
- Sana beş dolar veririm.

Ik geef je vijf dollar.

- CD'yi alman 10 dolar tutuyor.
- Bu CD 10 dolar.

Deze cd kost tien dollar.

Ve milyarlarca dolar kurtarabilir.

en miljarden aan dollars.

Yalnızca 146 milyon dolar.

slechts 146 miljoen dollar.

Bu kitap dört dolar.

Dit boek kost 4 dollar

Maliyeti sadece 10,00 dolar!

- Het kost slechts tien dollar!
- Het kost maar tien dollar!

Ona beş dolar ödedim.

Ik betaalde hem vijf dollar.

Fatura 100 dolar tuttu.

De rekening bedroeg 100 dollar.

Yen yükseliyor dolar düşüyor.

De yen stijgt en de dollar daalt.

Ona 10,000 dolar ödendi.

Hij werd 10.000 dollar betaald.

Ona on dolar borçluyum.

Ik ben hem 10 dollar schuldig.

Bana yüz dolar ver.

Geef me honderd dollar.

Yaklaşık elli dolar ödedim.

Ik heb ongeveer vijftig dollar betaald.

Her dolar yardım eder.

Elke dollar helpt.

Ona 300 dolar borçluyum.

Ik ben hem 300 dollar schuldig.

Her ay on dolar biriktirdim.

Ik leg iedere maand 10 dollar opzij.

Ek olarak beş dolar ödedim.

Ik betaalde nog vijf dollar extra.

Yedi gün için kırk dolar.

Veertig dollar voor zeven dagen.

Bu kitabın maliyeti beş dolar.

Het boek kost vijf dollar.

Bir dolar yüz sente eşittir.

Een dollar is gelijk aan honderd dollarcent.

Nick bana on dolar borçludur.

Nick is mij tien dollar verschuldigd.

Ben sadece üç dolar harcadım.

Ik heb maar drie dollar uitgegeven.

Saatte on üç dolar kazanırım.

Ik verdien dertien dollar per uur.

Tom üç bin dolar kazandı.

Tom won drieduizend dollar.

Tom bana otuz dolar verdi.

- Tom heeft mij dertig dollar gegeven.
- Tom gaf me dertig dollar.

1000 dolar zarar tahmin ettik.

We hebben de schade op duizend dollar geschat.

Ben 200 dolar vergi ödedim.

Ik heb $200 aan belastingen betaald.

300 dolar yeterli olur mu?

Zou driehonderd dollar genoeg zijn?

Tom saatte otuz dolar kazanmaktadır.

Tom verdient dertig dollar per uur.

1000 dolar büyük bir yekundur.

Duizend dollar is een hele som.

O otuz bin dolar kazandı.

Ze verdiende dertigduizend dollar.

Kitap için on dolar ödedim.

Ik heb tien dollar betaald voor dit boek.

O, günde 30 dolar kazanıyor.

Ze verdient 30 dollar per dag.

Yaklaşık elli dolar ödeme yaptım.

Ik heb ongeveer vijftig dollar betaald.

- Avrupa para birimleri dolar karşısında zayıfladı.
- Avrupa para birimi dolar karşısında zayıfladı.

De Europese munten werden zwakker tegenover de dollar.

Bir trilyon dolar bütçeyi bulduğunu söylüyor.

voor militaire en defensiegerelateerde uitgaven

Avrupa para birimleri dolar karşısında zayıfladı.

De Europese munten werden zwakker tegenover de dollar.

Banka ona 500 dolar kredi verdi.

De bank leende hem vijfhonderd dollar.

Kocam bir yılda 100,000 dolar kazanır.

Mijn echtgenoot verdient honderdduizend dollar per jaar.

Üye olmayanlar elli dolar daha ödeyecek.

Niet-leden betalen 50 dollar extra.

Benim kocam yılda 100.000 dolar kazanıyor.

Mijn echtgenoot verdient honderdduizend dollar per jaar.

Bir kitap için on dolar harcadım.

- Ik heb tien dollar aan een boek uitgegeven.
- Ik heb tien dollar uitgegeven aan een boek.

Bana hemen şimdi 500 dolar vermelisin.

Je moet me nu meteen 500 dollar geven.

Ona faizsiz 500 dolar borç verdim.

Ik heb hem 500 dollar geleend zonder rente.

Senden elli dolar ödünç almak istiyorum.

Ik zou graag vijftig dollar van je willen lenen.

Haftada en az 1000 dolar kazanır.

Hij verdient minstens 1.000 dollar per week.

Tom zaten bana 300 dolar borçlu.

Tom is me al 300 dollar schuldig.

Onun kayıplarının 100 dolar olduğunu tahmin ettik.

- We hebben een geschat verlies van 100 dollar.
- We schatten zijn verliezen op 100 dollar.

Biz bin dolar zarar olacağını tahmin ediyoruz.

We schatten de schade op duizend dollar.

Mary öğle yemeği için beş dolar ödedi.

Maria betaalde haar lunch met vijf dollar.

Şu gömlek için sadece on dolar ödedi.

Hij betaalde maar tien dollar voor het hemd.

Arabamı yıkadığı için oğluma beş dolar ödedim.

Ik betaalde mijn zoon vijf dollar om mijn auto te wassen.

Tom Mary'ye 300 dolar borcu olduğunu söyledi.

Tom zei dat hij Mary 300 dollar schuldig is.

Tom bana 300 dolar ödeyeceğine söz verdi.

Tom beloofde om me $300 te betalen.

Tom bana zaten üç yüz dolar borçlu.

Tom is me al 300 dollar schuldig.

Bu, enerji maliyetlerinde yedi milyar dolar tasarruf demek.

wat hen zeven miljard dollar aan energiekosten zal besparen.

O her hafta bir kenara on dolar koyar.

Hij spaart tien dollar per week.

- Sadece iki dolarımız var.
- Bizde sadece iki dolar var.

We hebben maar twee dollar.

Tom kahverengi kağıt bir çantada Mary'ye 1000 dolar verdi.

Tom gaf Maria 1000 dollar in een bruine papieren zak.

Ve anlık veriyi toplamak için her biri milyonlarca dolar olan,

en om ter plekke gegevens te verzamelen, heb je een groot schip nodig

Amerika Birleşik Devletleri milyarlarca dolar değerinde yolcu uçakları ihraç etmektedir.

De Verenigde Staten voeren passagiersvliegtuigen uit ter waarde van miljarden dollar.

İnanılmaz bir dizi belgesel için bir yıllık erişim için sadece 12 dolar.

Dat is slechts 12 dollar voor een jaar lang toegang tot een ongelooflijke reeks documentaires.

- Biz bin dolarlık zarar tahmin ediyoruz.
- Hasarın bin dolar olduğunu tahmin ediyoruz.

We schatten de schade op duizend dollar.

Eğer birine 20 dolar ödünç verirseniz ve o kişiyi asla yeniden görmezseniz, muhtemelen ona değmiştir.

Als je iemand $20 uitleent en je ziet die persoon daarna nooit meer, dan was het dat waarschijnlijk waard.