Translation of "Tutuyor" in French

0.008 sec.

Examples of using "Tutuyor" in a sentence and their french translations:

Günlüğünü ingilizce tutuyor.

Elle tient son journal en anglais.

Mesken tutuyor musun?

- Vous installez-vous ?
- T'installes-tu ?
- T'installes-tu à demeure ?
- Vous installez-vous à demeure ?

Araba beni tutuyor.

J'ai le mal de voiture.

Tom günlük tutuyor.

Il tient un journal intime.

Bir günlük tutuyor musunuz?

- As-tu un journal personnel ?
- Est-ce que tu tiens un journal intime ?

Tom Mary'yi kollarında tutuyor.

Tom tient Marie dans ses bras.

O, yaşını gizli tutuyor.

Il garde secret son âge.

O kollarında bebeğini tutuyor.

Elle tient son bébé dans ses bras.

Kolunun altında kitaplarını tutuyor.

Il porte ses livres sous son bras.

Bir günlük tutuyor musun?

Est-ce que tu tiens un journal ?

Tom şimdi balık tutuyor.

Tom est en train de pêcher.

Seni ne uyanık tutuyor?

Pourquoi n'as-tu pas pu dormir ?

Brian Kate'in ellerini tutuyor.

Brian tient la main de Kate.

Ve her şeyi dengede tutuyor.

Et préserve l'harmonie.

Dük bir sürü arazi tutuyor.

Le Duc possède beaucoup de terres.

O kırmızı bir çiçek tutuyor.

Elle a des fleurs rouges.

O sınıfı kontrolü altında tutuyor.

Elle a bien sa classe sous contrôle.

Sol eliyle bir kepçeyi tutuyor.

Elle tient une louche dans sa main gauche.

O, elinde bir kalem tutuyor.

- Il avait un stylo dans les mains.
- Il tenait un stylo dans ses mains.

- Bu arada, kaç taneniz günlük tutuyor?
- Bu arada, kaçınız bir günlük tutuyor?

- Du reste : combien d'entre vous tiennent-ils un journal ?
- Du reste : combien d'entre vous tiennent-elles un journal ?

Dişiyi havaya sokmak için ritim tutuyor.

Il tape un rythme pour l'aguicher.

Her zaman övgüler için balık tutuyor.

Elle est toujours en quête de compliments.

Tom hastalığını bir sır olarak tutuyor.

Tom a gardé sa maladie secrète.

Erkek kardeşim elinde bir kamera tutuyor.

Mon frère a un appareil photo à la main.

Neden tüm bu sözlükleri masasında tutuyor?

Pourquoi garde-t-il tous ces dictionnaires sur son bureau ?

Bugün yapılsa inşaatı 5 milyar dolar tutuyor

la construction coûte aujourd'hui 5 milliards de dollars

Bizim toplam borcumuz on bin dolar tutuyor.

Notre dette totale s'élève à dix mille dollars.

- Sami bugün oruçlu.
- Sami bugün oruç tutuyor.

Sami jeûne aujourd'hui.

Diğer tüm kollarını yuvasına bağlı tutuyor, vantuzlarını ayırmıyordu.

Elle restait agrippée à sa tanière avec ses ventouses.

Ve elinde bir süpürge sapı tutuyor, görünen böyle gibi,

et il tient dans sa main, ce qui ressemble à un balai,

Dünya çapında milyonlarca insan Nelson Mandela'nın ölümünün yasını tutuyor.

Des millions de gens du monde entier pleurent la disparition de Nelson Mandela.

Çünkü bu, hastalığın yayılımını kontrol altında tutuyor ve hayatlar kurtarıyor.

car ça permet de contenir la propagation des maladies et ça peut sauver des vies.

şimdi farkında mısınız? şu anda toplumda bir çok insan buna çanak tutuyor

êtes-vous au courant maintenant? beaucoup de gens dans la communauté tiennent ce plat en ce moment