Translation of "Arkadaş" in Dutch

0.009 sec.

Examples of using "Arkadaş" in a sentence and their dutch translations:

Arkadaş olalım.

Laten we vrienden zijn.

- İkiniz arkadaş mısınız?
- Siz ikiniz arkadaş mısınız?

Zijn jullie twee vrienden?

- Çok arkadaş edindim.
- Ben çok sayıda arkadaş edindim.
- Bir sürü arkadaş edindim.
- Çok sayıda arkadaş edindim.

Ik heb veel vrienden gemaakt.

Gerçeklikle arkadaş olun.

vrienden worden met de realiteit.

Onlar arkadaş kaldı.

Ze bleven vrienden.

Sadece arkadaş mıyız?

Zijn we gewoon vrienden?

Biz arkadaş mıyız?

Zijn we vrienden?

Herkesle arkadaş olamazsın.

Je kan geen vrienden met iedereen zijn.

Onlar arkadaş mı?

Zijn ze vrienden?

Bir arkadaş istiyorum.

Ik wil een vriend.

O, arkadaş canlısı.

Hij is vriendelijk.

Onlar arkadaş kaldılar.

Ze bleven vrienden.

Merhaba, eski arkadaş!

Hallo, oude vriend!

Bir arkadaş sahibi olmanın tek yolu arkadaş olmaktır.

De enige manier om een vriend te hebben, is een vriend te zijn.

Asla seninle arkadaş olmayacağım.

Ik zal nooit jullie vriendin zijn.

- Selam, arkadaş!
- Selam, ahbap!

Hallo, vriend!

Arkadaş edinme sanatını bilir.

Hij verstaat de kunst om vrienden te maken.

Biz hemen arkadaş olduk.

We werden onmiddellijk vrienden.

Tom iyi bir arkadaş.

Tom is een goede vriend.

Bir kız arkadaş istiyorum.

Ik wil een vriendin.

Onu arkadaş olarak görüyorum.

- Ik houd hem voor een vriend.
- Ik hou hem voor een vriend.
- Ik zie hem als een vriend..

Ben onunla arkadaş oldum.

Ik ben vrienden geworden met haar.

Tom çok arkadaş canlısıydı.

Tom was heel aardig.

Biz Tom'la arkadaş olduk.

We zijn vrienden geworden met Tom.

Onlar iyi arkadaş kaldı.

Ze bleven goede vrienden.

Onu arkadaş olarak görmüştüm.

Ik beschouwde hem als vriend.

- Tom arkadaş edinmekte zorluk çekiyordu.
- Tom arkadaş bulmakta sıkıntı yaşadı.

- Tom maakt moeilijk vrienden.
- Tom maakt moeilijk vriendjes.

Ben onu bir arkadaş görüyorum.

- Ik houd hem voor een vriend.
- Ik hou hem voor een vriend.

Ben Tayvan'dayken onunla arkadaş oldum.

Toen ik in Taiwan was, werd ik vrienden met hem.

Twitter, gerçek bir arkadaş değildir.

Twitter is geen echte vriend.

Tom son derece arkadaş canlısıdır.

Tom is uiterst vriendelijk.

Biz her zaman arkadaş olacağız.

We zullen altijd vrienden zijn.

O hâlâ arkadaş olduğumuzu düşünüyor.

Hij denkt nog steeds dat we vrienden zijn.

Macedonya ve Bulgaristan arkadaş değildir.

Macedonië en Bulgarije zijn geen vrienden.

Tom ve Mary arkadaş mı?

Zijn Tom en Mary vrienden?

Onlar çok iyi arkadaş oldular.

- Ze zijn heel goede vrienden geworden.
- Zij zijn heel goede vriendinnen geworden.

Tıpkı bir arkadaş gibi cevaplamak için

om vragen van je kind te beantwoorden

Örneğin herkese arkadaş canlısı olana "ahbap",

zoals 'Buddy' voor spelers die vriendelijk zijn tegen anderen

Tom ve ben iyi arkadaş olduk.

Tom en ik zijn goede vrienden geworden.

Sınıf arkadaşları ile arkadaş olmaya çalıştım.

Ik probeerde vrienden te worden met de klasgenoten.

Yavru kediler sevimli ve arkadaş canlısıdır.

- Kittens zijn schattig en aardig.
- Jonge katjes zijn schattig en aardig.

Annem seninle arkadaş olduğumdan dolayı kızgın.

Mijn moeder is boos dat ik met jou bevriend ben.

Arkadaşlarınızla arkadaş ve düşmanlarınızla düşman olun.

Wees vrienden met je vrienden en vijanden met je vijanden.

Bunu sana bir arkadaş olarak söylüyorum.

Ik zeg dit tegen je als een vriend.

Başka bir genç kanserli grupla arkadaş oldum,

ik sloot vriendschap met andere jonge kankerpatiënten,

Eski bir arkadaş ziyaret için evime geldi.

Een oude vriend kwam bij mij thuis op bezoek.

Mary arkadaş canlısı gözükmez ancak iyi kalplidir.

Mary ziet er niet zo erg vriendelijk uit, maar ze heeft het hart op de juiste plaats.

Arkadaş nedir? İki bedende yaşayan bir ruh.

Wat is een vriend? Een ziel die in twee lichamen woont.

- Onlar gerçekten arkadaş mı?
- Gerçekten arkadaşlar mı?

Zijn ze echt vrienden?

Karizmatik bir adama benziyorsun. Arkadaş olabilir miyiz?

Je lijkt me een coole gast. Zullen we vrienden zijn?

Tom her zaman arkadaş canlısı, değil mi?

Tom is altijd vriendelijk, nietwaar?

- O çok iyi bir arkadaş fakat biraz tembel.
- O çok iyi bir arkadaş ama biraz tembel.

Hij is een heel goeie vriend, maar wat lui.

Ayrıca genç bir Binbaşı Bonaparte ile arkadaş oldu.

Hij sloot ook vriendschap met een jonge majoor Bonaparte.

Bir arkadaş az sayıda hazine kadar çok değerlidir.

Weinig schatten zijn zoveel waard als een vriend.

Dil zorluğuna rağmen biz kısa sürede arkadaş olduk.

Ondanks de taalproblemen werden we al vlug vrienden.

Bu İbranice bir kelimedir ve "arkadaş" anlamına gelir.

Dit is een Hebreeuws woord en het betekent "vriend".

Öğretmen benim şiirimi bir arkadaş öğrencininki ile karşılaştırdı.

De leraar vergeleek mijn gedicht met dat van een medestudent.

O çok iyi bir arkadaş fakat biraz tembel.

Hij is een heel goeie vriend, maar wat lui.

Bir arkadaş için uzun süre beklemek beni sinirlendirir.

Lang wachten op een vriend maakt me zenuwachtig.

Arkadaş bulamazsa soğukta tek başına tehlikeli bir gece geçirecek.

Zonder hen gaat hij een gevaarlijk koude nacht tegemoet.

Uyan şimdi uyan, arkadaş arkadaşlarıyla, Adil'in insanlarının en iyileri.

Word nu wakker, gezelschap van vrienden, jullie allemaal beste van Adils mensen.

Sevgili Noel baba, Noel için bir kız arkadaş istiyorum.

Lieve Kerstman, ik wil een vriendin voor Kerstmis.

O çok bencil olduğu için Tom'u bir arkadaş olarak istemedim.

Ik zou Tom niet als vriend willen, want hij is erg egoïstisch.

Her ne kadar onunla arkadaş kalmaya çalıştıysam da, bu imkânsız görünüyordu.

Hoewel ik geprobeerd heb vrienden met haar te blijven, bleek dit onmogelijk.

"Kim partiye geliyor?" "Birkaç arkadaş ve dört ya da beş meslektaş."

"Wie komen naar het feest?" "Een paar vrienden en vier of vijf collega's."

Onu çok iyi bir arkadaş olarak düşünebilirim fakat onu bir sevgili olarak düşünemem.

Ik kan hem me voorstellen als een goede vriend, doch niet als een minnaar.