Translation of "Vahşi" in Arabic

0.014 sec.

Examples of using "Vahşi" in a sentence and their arabic translations:

Vahşi.

- متوحش!
- وحشي!

Vahşi rüzgar esiyordu.

كانت الرياح العاتية تهب.

Özellikle vahşi hayvanlara karşı.

‫وبالأخص تجاه المخلوقات البرية.‬

Vahşi yaşama düşman, betondan ormanlar.

‫أدغال خرسانية،‬ ‫تعادي الحياة البرية.‬

Vahşi doğada ağaç kovuklarına tünerler.

‫في البرية، تبيت في تجاويف الأشجار.‬

Kovboy kostümlü o vahşi adam...

ذاك الرجل المتوحش صاحب السراويل...

Hindistan Vahşi Yaşamı Koruma Derneğine göre

‫بحسب منظمة‬ ‫"مجتمع حماية الحياة البرية الهندية"،‬

Vahşi doğada sadece 14.000 pars kaldı.

‫تبقى 14 ألف فقط في البرية.‬

Vahşi doğada, her zaman teknolojiye güvenemezsiniz.

‫في البرية،‬ ‫لا يمكنك دائما الاعتماد على التقنية.‬

Vahşi doğada gireceğiniz mücadeleleri dikkatli seçin.

‫اختر معركتك في البرية.‬

Vahşi hayatta kaynaklar bulmalı ve değerlendirmelisiniz.

‫جزء من البقاء في البرية‬ ‫هو أن تكون واسع الحيلة،‬

Vahşi doğada yiyecek ararken seçiçi olamazsınız!

‫عندما تبحث عن الطعام في البرية‬ ‫لا يمكنك أن تنتقي!‬

Vahşi doğada yiyecek ararken seçici olamazsınız!

‫عندما تبحث عن الطعام في البرية‬ ‫لا يمكنك أن تنتقي!‬

Vahşi istilacı sonunda veterinerler tarafından yatıştırılıyor

‫خُدر الدخيل المتوحش أخيراً من قبل طاقم طبي‬

Bazen vahşi doğada işler beklenmedik şekilde sonuçlanabilir.

‫أحياناً في البرية،‬ ‫تتطوّر الأمور بشكل غير متوقع.‬

Dördüncü nesil bir vahşi yaşam izcisi olarak

‫باعتباره من الجيل الـ4‬ ‫لعائلة متخصصة بتعقب الحياة البرية،‬

Kış yaklaştıkça vahşi doğada yiyecek iyice azalıyor.

‫في البرية، يندر الطعام باقتراب الشتاء.‬

Vahşi doğadayken unutmamanız gereken iki şey vardır.

‫ثمة شيئان يجب أن أتذكرهما ‬ ‫عندما أذهب إلى البرية.‬

Vahşi, özgür bir hayvan tarafından bütünüyle kabullenilmek

أن يتقبلك هذا الحيوان البري الحر بكل رحابة

Şehirler genişleyip vahşi yaşam alanları daralırsa ne olur?

‫ما الذي يحدث عندما تتوسع المدن‬ ‫وتتقلص موائل الحياة البرية؟‬

Insanlar artık adım adım vahşi alanlara girmeye başladı.

‫فإن الناس تزحف بثبات‬ ‫إلى مساحات الحياة البرية،‬

Ama geceleri şaşırtıcı derecede vahşi bir ortam oluşur.

‫لكن ليلًا، تكون عدائية جدًا.‬

Vahşi doğanın ne kadar değerli olduğunu anlamamı sağladı.

‫جعلتني أدرك‬ ‫مدى قيمة الأماكن البرية.‬

Bu vahşi ortamla temas hâlindesin ve seninle konuşuyor.

‫أنت على تواصل مع هذا المكان البري‬ ‫وهو يتحدّث إليك.‬

Ama bu vahşi kediden sonra diğer finalistimiz kim olacak?

‫لكن من سينضم إلى القط الشرس‬ ‫في الترتيب النهائي؟‬

Vahşi doğmuş, acımasız hayvanlar fakat güzel ve müstesna yırtıcılar.

‫إنها وحوش ولدت لتكون متوحشة،‬ ‫قاسية لكنها حيوانات مفترسة متفردة جميلة.‬

Vahşi hayatta iyi bir sığınak hayatta kalmanın tek yoludur.

‫مأوى جيد في البرية‬ ‫هو السبيل الوحيد للنجاة من عناصر الطبيعة.‬

Vahşi yaşam size bir besin fırsatı sunarsa onu değerlendirirsiniz!

‫عندما تقدم لكم الحياة البرية ‬ ‫فرصة توفير غذاء يجب أن تغتنموها.‬

Kimin en vahşi, erkeğin mi dişinin mi olduğunu görüyoruz.

ونرى من الأكثر شراسة، الذكور أم الإناث؟

Vahşi bir kadın, asi bir şarkıcı ve bir elçiyim.

أنا امرأة متمردة ومغنية ثورية ومُلهمة.

Vahşi manzaraları ve kalabalık şehirlerinde epik bir savaş veriliyor.

‫عبر مناظرها الطبيعية البرية‬ ‫ومدنها المزدحمة،‬ ‫هناك معركة ملحمية تُخاض.‬

Vahşi düz kürklü su samurları gündüz aktif olsa da...

‫رغم أن القنادس ملساء الفراء تنشط نهارًا،‬

Hayvanların vahşi yaşamlarına dönmeleri için mükemmel bir ortam sağlıyor.

‫توفّر البيئة المثالية للحيوانات‬ ‫لمعاودة استخدام طرقها الأصلية.‬

Vahşi bir hayvan ve etiketlenmiş bir kötü gibi yakalanmadan önce

لم يهتم احد أنه لم يستطع أن يتكلم أو يعبر عن نفسه

27 yıllık vahşi bir sivil savaş sonrası toparlanan bir ülke.

بلد يتعافى من حرب أهلية وحشية دامت 27 عاماً.

Çevreciler geride kalan vahşi gergedanları kurtarmak için daha çok çalışıyor.

‫مناصرو حماية البيئة يكثفون من جهودهم‬ ‫لإنقاذ ما تبقى من وحيدات القرن البرية.‬

Singapur şu anda dünyanın vahşi yaşama en dost şehirlerinden biri.

‫تعد "سنغافورة" الآن أحد أكثر المدن‬ ‫الصديقة للحياة البرية في العالم.‬

Bu vahşi hayvanların hayatlarının ne kadar hassas olduğunu fark ediyorsun.

‫لتدرك مدى ضعف حياة هذه الحيوانات البرية.‬

Vahşi yaşam size bir yiyecek fırsatı sunarsa, onu değerlendirirsiniz! Ne yemeliyiz?

‫عندما تقدم لكم الحياة البرية ‬ ‫فرصة توفير غذاء يجب أن تغتنموها.‬ ‫ماذا ينبغي أن نأكل إذن؟‬

Birim, 1793'te Prusyalılara karşı harekete geçti: vahşi bir ateş vaftizinde,

بدأت الوحدة في العمل ضد البروسيين في عام 1793: في معمودية النار الوحشية ، أصبح نصف

Vahşi doğada bir şey yemek her zaman risklidir ve şimdi başımız belada.

‫دائماً ما يكون الأكل في البرية أمراً خطراً‬ ‫ونحن الآن في ورطة.‬

Ama ince farkları ancak öyle görebiliyorsun. Vahşi doğayı işte o zaman tanıyorsun.

‫لكن حينها ترى الاختلافات الدقيقة.‬ ‫وحينها تتعرف على البرية.‬

Ama bunun sizi yıldırmasın. Vahşi doğa şaşırtıcıdır. Artık hangi yönün batı olduğunu biliyoruz,

‫ولكن لا تدع هذا يحبطك. ‬ ‫يمكن للبرية أن تكون مخادعة.‬ ‫الآن بعد أن عرفنا أي طريق يؤدي إلى الغرب،‬

Içeride Gubbi ve diğer vahşi yaşam görevlileri büyük ağlar gererek kaçağı tuzağa düşürmeyi umuyor.

‫"جوبي" في الداخل برفقة ضباط الحياة البرية‬ ‫يجهزون شباكاً كبيرة‬ ‫على أمل اصطياد الهارب.‬

Dünya'nın dört bir yanında, vahşi hayvanlar yemek çalmak konusunda daha çok hüner göstermeye başlıyor.

‫في أنحاء الكوكب،‬ ‫تتفنن الحيوانات البرية في سرقة وجباتها.‬

Kendi hâlindeki vahşi bir hayvan, ziyarete gelen bu garip insan yaratığından ne kazanabilir ki?

‫كيف لحيوان بري يقوم بعمله‬ ‫يستفيد من زيارة ذلك المخلوق البشري الغريب؟‬

İlk başlarda suya girmek zor. Burası yüzmek için gezegendeki en vahşi, en korkunç yerlerden biri.

‫في البداية، فإن نزول المياه أمر صعب.‬ ‫إنه أحد أكثر الأماكن خطرًا ورعبًا للسباحة‬ ‫على وجه الأرض.‬

Vahşi yaşam biyoloğu Dr. Wong Siew Te'ye göre en tehlikeli gergedan, kendini tehdit altında hisseden gergedandır.

‫بحسب عالم الأحياء المختص بالحياة البرية‬ ‫الدكتور "وونغ سيو تي"،‬ ‫فإن أخطر وحيد قرن‬ ‫هو ذلك الذي يشعر بأنه مهدد.‬

Şehirlerimizin her türden vahşi yaşama yuva olduğu bir gelecek. Sadece geceleri değil, aynı zamanda... ...gündüzleri de.

‫حيث توفّر مدننا مواطنًا‬ ‫لكل أنواع الحياة البرية‬ ‫ليس فقط ليلًا بل وأيضًا نهارًا.‬