Translation of "Hata" in Arabic

0.051 sec.

Examples of using "Hata" in a sentence and their arabic translations:

- Hata yok.
- Hiçbir hata yok.

ليس هناك أي خطأ.

Hata neredeydi?

أين كان الخطأ؟

Hata nerede?

أين الخطأ؟

- Hata nasıl gözlendi?
- Hata nasıl gözleniyor?

كيف يلاحَظ الخطأ؟

Hata nasıl gözlendi?

كيف يلاحَظ الخطأ؟

İnsanlar hata yapar.

الناس يخطئون

Çünkü yeterince hata yapıyorum

لأنني اقترف ما يكفي من الأخطاء،

İlk hata, neyi ölçtüğümüz.

الخطأ الأول هو ما نقيسه.

Pek çok hata yaptın.

لقد ارتكبت الكثير من الأخطاء.

Ben bir hata yaptım.

- ارتكبت خطأً.
- اقترفت خطأً.

Cümlede bir hata var.

توجد خطأ في الجملة.

Fransızcada hâlâ hata yapıyorum.

أقوم بأخطاء في الفرنسية دائما.

Büyük bir hata yapıyorsun.

أنت ترتكب خطأً كبيرًا.

Bende hata yaptım hissi uyandırdı.

بأنني لم أشارك هذا الجزء الهام من حياتي.

Ben kocaman bir hata yaptım.

وقد ارتكبتُ خطأ كبيرًا.

Ama bir dizi hata yaptı.

لكنه ارتكب سلسلة من الأخطاء الفادحة.

Testte kötü bir hata yaptım.

عملت غلطة كبيرة بالفحص

Hata yaparsam, lütfen beni düzeltin.

من فضلك, صحِح لي, عندما أُخطيء.

O, gerçekten, bir hata olabilir.

من الممكن فعلاً أن يكون ذلك خطأً.

Ben büyük bir hata yaptım.

ارتكبت خطأً فادحاً.

Sanırım büyük bir hata yapıyorsun.

أعتقد أنك تعمل خطأً كبير

Hata ne zaman meydana geldi?

في أي ظروف ظهر الخطأ؟

Tom büyük bir hata yaptı.

ارتكب توم خطأ شنيعا.

Anlıyorum ama hata yapıldığını duymak istemiyorum.

أتفهّم، ولا أريد أن أسمع عن الأخطاء.

Fakat bu filtreler de hata yapabiliyor.

لكنّ هذه المرشّحات ليست دقيقةً للغاية،

Ve biri hata yaptığında her seferinde,

وفي كل مرة يقوم شخص بخطأ ما،

Onun büyük bir hata yaptığı açık.

من الواضحِ أنه أرتكب خطأ كبيراً.

- Herkes hata yapar.
- Herkes hatalar yapar.

كل ابن آدم خطاّء

Bu can sıkıcı hata nihayet düzeltildi.

حُلّت هذه العلة المزعجة أخيرا.

Böyle bir hata yapmak benim aptallığımdı.

كان من الغباء مني أن أقترف خطأً كهذا.

Müslümanlar da insandır ve hata yapabilirler.

المسلمون مجرّد بشر و يرتكبون الآخطاء.

Bu yolda giderken birçok güncel hata yapıldı.

كانت هناك الكثير من الأخطاء الفعلية التي حدثت على طول الطريق.

Ama o noktada bir sürü hata yapıyordum.

‫لكن في تلك المرحلة،‬ ‫كنت أرتكب الكثير من الأخطاء.‬

Sanırım işi reddederek büyük bir hata yapıyor.

أظنّ أنّه يرتكب خطأ كبيرا في رفضه لهذا المنصب.

Bir öğretmen hata yapan bir öğrenciye gülmemeli.

لا يجب على مدرّس أن يضحك على تلميذ ارتكب خطأ.

- Yaptığımızla ilgili hata nedir?
- Yaptığımızın nesi var?

ما المشكلة فيما قمنا به؟

Buna ister siyasi bir hata, yanlış bir adım

سواء تريد أن تسمي هذا

"Belki de iyi ekipler daha fazla hata yapmıyorlar

"ربما لم تقم الفِرق الأفضل بأخطاءٍ أكثر،

Hiçbir ön yargısı yoktu, hata yapma oranlarını bilmiyordu,

كان عليه ألّا يٌكوّن أي فكرة مسبقة، فلم يكن يعرف معدل الأخطاء

çünkü hata olduğunu düşünüyorlar ve bu önemli değil.

لأنهم يعتقدون أنه زغب وإنه ليس مهمًا.

Farklı insanların yan projesi gibi olduğunda hata yapıyoruz.

بدلًا من هذه المهمة التي هي بداخلنا جميعًا ونحتاجُ للقيام به معًا.

Bilinen bir hata bilinmeyen bir gerçekten daha iyidir.

خطأ معلوم خيرٌ من حق مجهول.

Bunu bozacak bir hata tam bir hayal kırıklığı olurdu.

عندما أستمر في الأمر يصبح غير ممتع.

Kıdemli subayının kritik bir hata yapmış olabileceğini fark ediyor.

يلاحظ بأن الضابط المسؤول عنه يبدو وكأنه قد اتخذ قراراً خاطئاً.

Her bin hastada görülen hata sıklığına göre ifade edilmiş.

ويتم التعبير عنها بنسبة الأخطاء إلى وحدة "ألف يوم من العناية بالمريض"

Kötü şans ya da bağışlanabilir bir hata için cezalandırılmayacaklardı.

ولن يتم عقابهم للحظ السيء أو لخطأ غيرمقصود.

Ve bir hata yaparsak bunu kabul edip düzeltmeye çalışacağız.

وإن أخطأنا، سنعترف بخطئنا ونصححه.

Öğretmen işini kaybetti çünkü hata yapan öğrencileri acımasızca azarladı.

المعلم فقد وظيفته لأنه كان يوبخ الطلاب مرتكبي الأخطاء بقسوة.

"Daha iyi takımlar, hasta bakıcılar daha az hata mı yapıyorlar?"

بأن أسأل هذا السؤال، ومن ثم أجيب عنه،

Sürücüsü sola ve ormana doğru büyük bir hata gibi göründü.

دفعته شرائح إلى اليسار ، وفي الغابة ، تبدو وكأنها خطأ كبير.

Ve yüz tanıma sistemindeki bir hata yüzünden banka soygunu ile suçlandı.

بناءً على خلل في نظام التعرّف على الوجه.

Daha iyi olan takımların daha az değil daha çok hata yaptığı görülüyordu.

فكما يبدو، كانت الفِرق الأفضل، ترتكب أخطاءً أكثر، لا أقل.