Translation of "Derece" in Arabic

0.012 sec.

Examples of using "Derece" in a sentence and their arabic translations:

"30 derece değil aslında, daha çok 45 derece gibi."

"في الواقع، إنها ليست 30 درجة، إنها أشبه بـ45 درجة."

Çevre son derece acımasızdı,

كانت البيئة حينها جافة جدًا،

Kurallar son derece güçlüdür

القواعد قوة،

Yani o derece güvenliymiş.

كانت آمنة لهذه الدرجة.

O, son derece yakışıklıdır.

إنه وسيم جدا.

Bütçe son derece küçüktür.

الميزانية قليلة جدا.

Bu son derece zordur.

هذا صعبٌ جداً.

Son derece muhteşem bir hayvan.

‫إنها حيوانات رائعة جداً.‬

Ama bu, son derece yanlış.

ولكن هذا بعيد أشد البُعد عن الحقيقة.

Üstelik 360 derece açı ile.

علاوة على ذلك ، بزاوية 360 درجة.

Bu örümcek son derece zehirlidir.

هذا العنكبوت سامٌّ لأقصى درجة.

Tarafsız bir açıdan son derece yanlış.

خاطئة موضوعيًا.

Bunun son derece ironik olduğunun farkındayım.

وأعلم ان هذا قد يبدو من المفارقات المذهلة.

MB: Ses aralığı son derece geniş,

ماثو: ما ترونه أن نطاق صوت توم واسع--

O pekiyi derece ile mezun oldu.

تخرجت بإمتياز.

Bu son derece önemli bir konu.

- هذه نقطة مهمة جداً.
- هذه ملحوظة مهمة للغاية.
- هذه ملاحظة في غاية الأهمية.

Son derece içme suyuna ihtiyacımız var.

نحن بحاجة ماسّة لشرب الماء.

Bu son derece acı verici olmalı.

لابد أنه كان مؤلماً للغاية

Sami son derece tehlikeli bir suçludur.

سامي مجرم خطير للغاية.

Sonunda benim sıram geldi, son derece gergindim,

دوري جاء وكنت في الحقيقة متوترة جدًا،

Psikolojik güven ortamı olması son derece elzemdir.

فإنه لا مفر من أن يكون لديك أمانٌ نفسي.

Fakat hepsi 45 derece hareket yönüne bakıyor.

ولكن جميعهم ينظر إلى وجهة النظر بزاوية 45 درجة.

Ve sonra da ikinci derece etkiler var,

وهنا تأتي فكرة آثار المستوى الثاني،

Akıllı telefon nesli için son derece uygun;

ملائمة تمامًا لجيل الجوالات الذكية...

Var oluşlarının ilk zamanlarında son derece entoneydiler.

فقد كان مضبوطًا في بداية نشأته.

Fakat gittiğim yetimhanelerden biri, son derece fakirdi.

لكن أحد دور الأيتام التي زرتها كان فقيرا للغاية.

Bu hayvanlar son derece egzotik ve garip.

‫الحيوانات عجيبة جدًا وغريبة.‬

Festival, son derece geniş bir kitleye ulaştı.

شهد المهرجان حضوراً جماهرياً غفيراً على خلاف العادة.

Aşağılanmış bir kadın son derece tehlikeli olabilir.

امرأة مُحتقَرة بإمكانها أن تصبح خطيرة للغاية.

Bizi 2 derece sınırında tutacak iddialı hedefleri belirlemekte

فإنهم غير متحمسين لوضع أهداف طموحة بما يكفي

Böylece, aşırı ısınma tehlikesinin iki derece altında kalabiliriz.

ولذلك لكي نبقى تحت درجتين من هدف الاحترار.

Fakat stres seviyesini orta derece strese, yoğun strese,

ولكن مع ازدياد درجة التوتر تدريجياً من المواقف متوسطة إلى عالية درجة التوتر

Küresel ısınmayı 2 santigrat derece ile sınırlandırmayı hedefliyordu,

كانت تهدف إلي الحد من الاحتباس الحراري إلي 2 درجة مئوية.

1,5 santigrat derece de en iyi senaryo dedikleri.

خفضها إلي 1.5 درجة مئوية ذلك أفضل شيء يمكن حدوثه.

Ve bize gelen yarışmacılar da son derece deneyimsizliği ile

والمتسابقون الذين اشتركوا في هذه المسابقة

Su, etraflarını saran soğuk havadan 50 derece daha sıcaktır.

‫درجة حرارته أدفأ بـ50 درجة مئوية‬ ‫عن الهواء المحيط.‬

Sinir uçları ve kan damarlarıyla dolu olduğundan son derece hassastır.

‫احتواؤه على نهايات عصبية وأوعية دموية‬ ‫تجعله حساسًا بشكل استثنائي.‬

- O, şimdi son derece borçlu.
- Şu an borca batmış durumda.

إنه غارق في الديون.

Ama orası mağaranın içine göre en azından 20 derece daha sıcaktır.

‫ولكن الحرارة أعلى بـ20 درجة على الأقل هنا‬ ‫من داخل الكهف.‬

Bir yeraltı madeni, yüzeydeki sıcaklıktan 20-30 derece daha serin olabilir.

‫يمكن لمنجم تحت الأرض ‬ ‫أن يكون أقل بـ20 إلى 30 درجة‬ ‫عن درجات الحرارة فوق سطح الأرض.‬

Ki bu ceza, birçok eyalette ikinci derece cinayete verilen cezadan daha fazla.

وهذه المدة أكثر مما تحكم عليه العديد من الولايات بسبب جرائم قبل الدرجة الثانية.

Ortalama bir izleyiciye göre kıyıya bu derece yaklaşmak çılgınlık olarak gözükmüş olmalı.

بالنسبة للمراقب العادي، يبدو أنه من الجنون الاقتراب من الشاطئ

Tatoeba'da cümleleri Fransızcadan İngilizceye çevirmeye tutkunum. İspanyolca da beni son derece cezbediyor.

أنا مدمن على ترجمة الجمل من الفرنسية إلى الإنجليزية في تتويبا، واللغة الإسبانية تغريني بشدة.

Okumadı veya onunla çelişmedi. Bir arkadaşı, son derece talepkar ve çabuk davranan bir

عندما سأل أحد الأصدقاء عن إخلاصه لنابليون ، الذي كان رئيسًا متطلبًا للغاية وقصير المزاج

Bruce kız arkadaşı onu terk ettiğinde son derece üzülmüştü, ama kısa sürede atlattı.

كان بروس غضبانًا حين تركته خليلته، لكنه سرعان ما نسي الأمر.

Gelişmiş bir cephaneye sahip, kâbus gibi bir yaratıktır. Hızlı, agresif ve son derece zehirlidir

‫مع سمعة مخيفة‬ ‫وترسانة صُقلت عبر قرون من الزمن.‬ ‫سريعة وعدوانية وسامة للغاية.‬

Ve Davout çok geçmeden cesur, son derece örgütlü ve enerjik bir subay olduğunu kanıtladı.

وسرعان ما أثبت دافوت أنه ضابط شجاع ومنظم للغاية وحيوي.