Translation of "Hayvan" in Japanese

0.013 sec.

Examples of using "Hayvan" in a sentence and their japanese translations:

Hayvan açlıktan öldü.

その動物は餓死した。

- En sevdiğiniz hayvan hangisidir?
- En sevdiğin hayvan hangisidir?

好きな動物は何ですか?

- Yolda birçok hayvan gördü.
- Yolda bir sürü hayvan gördü.

彼女は途中で多くの動物を見た。

hayvan izlerini mi izleyeceğiz?

動物のあとを追う?

Her türlü hayvan var.

‎生き物博士だ

Bu hayvan etle beslenir.

その動物は肉を常食としている。

Adada hiçbir hayvan bulunmuyor.

その島で動物はぜんぜん見当たらない。

En sevdiğin hayvan hangisidir?

好きな動物は何ですか?

En sevdiğiniz hayvan nedir?

好きな動物は何ですか?

İnsan konuşabilen tek hayvan.

人間は言葉を話す唯一の動物である。

At yararlı bir hayvan.

馬は有益な動物である。

Bu hayvan çok zeki.

この動物はとても賢い。

Evcil hayvan besliyor musun?

ペットを飼っていますか。

- Evcil hayvan olarak papağan besler.
- Evcil hayvan olarak papağan bakıyor.

- 彼女はオウムを愛玩している。
- 彼女はオウムをペットとして飼っている。

- Orada garip bir hayvan gördüler.
- Onlar orada tuhaf bir hayvan gördüler.

彼らはそこで奇妙な動物を見た。

- Orada görmek için çok hayvan var.
- Orada görülecek birçok hayvan var.

見なくちゃ行けない動物がたくさんいるよ。

Son derece muhteşem bir hayvan.

超カッコいい生物よ インドヒョウ 1位

Tembel hayvan iftirasının ortaya çıkışı

私はナマケモノへの 中傷の起原を探って

Bakın, oradaki hayvan izlerini görebilirsiniz.

見て 動物の足あとがあるだろ

Yaptık, preklinik hayvan modellerinde başardık.

私達はこれを 臨床試験前の動物実験として行いました

Hayvan, kafesten çıkmak için çabaladı.

その動物は檻から出ようともがいた。

Parkta çok sayıda hayvan vardır.

公園にはたくさんの動物がいます。

İnsan ateşi kullanan tek hayvan.

- 人間は火を使う唯一の動物である。
- 人は火を使う唯一の動物である。

Bu hayvan öbüründen daha büyüktür.

この動物はあれよりも大きい。

Avustralya'da birçok ilginç hayvan vardır.

オーストラリアには多くのおもしろい動物がいる。

Alaska'da milyonlarca vahşi hayvan yaşıyor.

アラスカには何百万もの野生動物が生息している。

Müzede hiç canlı hayvan yok.

博物館には生きた動物はいない。

- Bu ormanda çok vahşi hayvan var.
- Bu ormanda birçok vahşi hayvan var.

この森には多くの野生動物がいます。

Ve de tembel hayvan hakkındaki gerçeklerle

ナマケモノの真実を 理解することは

Bu tembel hayvan çift ampüte geçirdi

このナマケモノは両腕切断から 回復しました

Hemingway, Afrika'daki büyük hayvan avından hoşlandı.

ヘミングウェーはアフリカで猛獣狩りをたのしんだ。

Çiftlikte yaklaşık 500 büyükbaş hayvan var.

その牧場には牛が500頭ばかりいる。

Benim için hayvan beslemek mümkün mü?

その動物を育てることは可能ですか。

Küçük hayvan kötü bir koku yaydı.

その小さな動物はひどいにおいを発した。

Birçok hayvan, insanlar tarafından yok edildi.

多くの動物が人間によって滅ぼされた。

Buralarda bir sürü vahşi hayvan var.

- この地域には野生動物が多い。
- この辺りには野生の動物が沢山います。

Bu gezegende hayvan ve bitkiler yaşar.

動物と植物がこの惑星にはすんでいる。

Büyük bir hayvan hayvanat bahçesinden kaçtı.

ある大型動物がその動物園から逃げ出した。

Onlar hayvanat bahçesinde birçok hayvan bakıyorlar.

動物園ではたくさんの動物を飼っている。

Bu ormanda çok vahşi hayvan var.

この森には多くの野生動物がいます。

Bu, denizde yaşayan bir hayvan türüdür.

これは海に住む動物の一種である。

Bu hayvan sadece ödüller için çalışıyor.

この動物は単にほうびが欲しいから、活動しているのにすぎないのだ。

Bu ormanda çok sayıda hayvan görebilirsin.

この森では多くの動物が見られる。

Bu bölgede birçok hayvan türü var.

この囲いの中には何種類もの動物がいます。

Dünyadan birçok hayvan türü yok oldu.

いろいろな動物が地球上から姿を消した。

Fakat tanıdığım herkes, hayvan yemeyi de seviyordu.

動物を好んで食べたんです

Diğerleri gibi bir hayvan türü olan insanoğlunun

地球の気候を変える 力があるというのは

Bu aslında Dünya'daki en büyük hayvan göçü.

実は これは地球上で 最大の生物移動なのです

Ödülü kim kazanacak? Her hayvan eşit doğmaz.

王座に就くのは? 生物は平等ではありません

Vahşi, özgür bir hayvan tarafından bütünüyle kabullenilmek

自由な野生動物と 完全にとけ込んでいる

Koko'ya yeni bir evcil hayvan vermek istediler.

その人たちはココに新しいペットをあげようとしました。

Çocuk ölü hayvan için bir mezar kazdı.

その少年は死んだ自分のペットのために墓を掘った。

Hayvanat bahçesinde çok sayıda hayvan türü var.

動物園にはたくさんの種類の動物がいる。

Hayvanat bahçesinde çok sayıda hayvan var mıdır?

動物園にはたくさんの動物がいますか。

Bugün kendimi hayvan proteinleri yiyor gibi hissetmiyorum.

今日は動物性タンパク質を摂りたくない気分だ。

O, o hayvan hakkında çok az biliyor.

彼はその動物についてほとんど知らない。

Böylesine güzel bir hayvan gördüğüme memnun oldum.

- 私はそのような美しい動物に逢えて嬉しい。
- 私は、そのような動物に会えてうれしい。

Babası hayvan doktoru olan bir arkadaşım var.

私には、お父さんが獣医をしている友達がいる。

Bir sürü vahşi hayvan yiyecek yokluğundan öldü.

食物が無くて多くの動物が死んだ。

Şehirde çok sayıda evcil hayvan olduğundan seçeneği bol.

‎他にも家畜はたくさんいる

Çoğu hayvan, şehirleri yiyecek bulmak için ziyaret eder.

‎動物たちは食べ物を求めて ‎都会へ来る

Daha çok amfibi bir hayvan gibi olmak istiyorum.

‎目指すのは ‎水陸両生の生き物だ

Buradaysa oldukça antisosyal bir hayvan balıklarla oyun oynuyor.

‎極めて社交性の低いタコが ‎魚とたわむれるなんて

Biz evcil hayvan olarak İskoç çoban köpeği besliyoruz.

我が家でコリーをペットとして飼っている。

Meg'in bir evcil hayvan olarak bir kedisi var.

メグはペットに猫を飼っている。

Bir çita herhangi bir hayvan kadar hızlı koşar.

チータは他のどの動物にも劣らず速く走る。

Onların her ikisi de evcil hayvan mağazasında çalışıyor.

その人達は二人ともペットショップで働いている。

Yemek, insan ya da hayvan için uygun değildi.

その食事は人間や動物に適さないものだった。

Kuraklıkta, pek çok insan ve hayvan açlıktan öldü.

その干ばつで多くの人と動物が餓死した。

O, o hayvan hakkında neredeyse bir şey bilmiyor.

彼はその動物についてほとんど知らない。

Benim bir evcil hayvan teorim şeylerin uzaktan görülmesidir.

私の持論の一つは、物事は少しはなれたところから見るべきだということである。

Bütün hayvan türleri yaşamak için içgüdüsel dürtüye sahiptir.

全ての生き物は、生き延びるための本能的衝動を持っている。

"Yırtıcı hayvan bulma olasılığı nehir yakınlarında yüzde 25'tir.

「肉食獣に遭遇する確率は 川の側では25%

Nasıl da sıkı çalışıyor bu tembel hayvan, nasıl sıkı.

ああ忙しい ほんとに忙しい

İnsan ve hayvan yaşamı atmosferik çevreye gösterdikleri tepkilerden etkilenirler.

人間や動物の生活も、この大気という環境への対応の仕方によって左右される。

Hiç yiyecek olmadığı için bir sürü vahşi hayvan öldü.

食物が無くて多くの動物が死んだ。

- Bazı insanlar evcil hayvanlar olarak nadir bulunan hayvanları beslerler.
- Bazı insanlar egzotik hayvanları evcil hayvan olarak beslerler.
- Kimileri egzotik hayvanları evcil hayvan olarak besler.
- Kimi insanlar acayip hayvanları evcil hayvan edinirler.

ペットとして珍しい動物を飼っている人もいます。

Vahşi bir hayvan ve etiketlenmiş bir kötü gibi yakalanmadan önce

この怪物が話すこともできず ロクに言葉も発せないことは度外視され

Yağmur ormanında olayları farklı gören tek hayvan da o değil.

‎変わった視界を持つ動物は ‎他にもいる

Yengecin en büyük sorunu, peşindeki avcının sıvı bir hayvan olması.

‎カニはピンチだ ‎餌食になりかねない

Kazadan kısa bir süre sonra orada canlı bir hayvan buldular.

その事故のすぐ後、そこに彼らは生きている動物を見つけた。

- O kadın çirkin bir kadın.
- Bu dişi hayvan bir köpek.

- この子は犬よ。
- あの女は不細工だ。

Japonya'da evcil hayvan olarak penguen bakan insanlar var gibi görünüyor.

日本にはペンギンを飼っている人がいるらしい。

Ve garipti. Napolyon onu "lanet olası bir hayvan" olarak bile tanımladı.

で扱いにくいものでした。ナポレオンは彼を「くそったれ」とさえ表現しました。

Büyük bir olayın son anını yakalamıştım. "Bu hayvan ne yapıyor?" diyorsun.

‎あれは壮大なドラマの山場だ ‎この生き物は何をしている?

Bütün bunlara rağmen bu hayvanlar kâr için canlı hayvan pazarlarına gönderiliyordu.

それでも 野生生物たちは 市場に注ぎ込まれる

Kendi hâlindeki vahşi bir hayvan, ziyarete gelen bu garip insan yaratığından ne kazanabilir ki?

‎なぜ野生の生き物が ‎見知らぬ人間に—— ‎心を開いたんだろう

Pek çok hayvan gibi çitaların talihi de Ay'ın evreleriyle ayrılmaz şekilde iç içe geçmiş durumda.

‎チーターの運命もまた‎― ‎月の満ち欠けに ‎左右されるのだ

Bu hayvan, bulunması imkânsız olmayı öğrenmek için milyonlarca yılını harcadı. Ahtapot izlerinin görünüşünü öğrenmem gerekiyordu.

‎探すのは 何百年もかけて ‎身を隠す技を磨いた生き物だ ‎どれがタコの這い跡だろう

Arizona egzotik evcil hayvan mağazası sahibi Traci Roach, ki bu onun sahne adı değil, gerçek adı,

アリゾナで珍しい動物を扱う トレイシー・ローチは―

Pek çok hayvan meyve bulmak için renkli görüşten faydalanır. Görmek iyice zorlaşmadan önce son kez yemek gerek.

‎色で果実を探す動物は多い ‎見えなくなる前に ‎急いで腹を満たす

Yağmur ormanları dünya yüzeyinin sadece yüzde ikisini kaplamasına karşın; vahşi bitki, hayvan ve bitki türlerinin yarısından fazlası orada yaşar.

雨林は地表のわずか2%をしめるに過ぎないが、世界の野生の動植物、及び昆虫の半分以上の種類がそこで生息している。