Translation of "Hayvan" in French

0.010 sec.

Examples of using "Hayvan" in a sentence and their french translations:

Hayvan yiyor.

L'animal mange.

Hayvan yer.

L'animal mange.

Hayvan acı çektiğinde,

Lorsque votre animal souffre,

hayvan figürleri kabartma

relief de figures animales

Hayvan açlıktan öldü.

L'animal mourait de faim.

O hayvan kocaman!

Cette bête est énorme !

Bu hayvan samimi.

Cet animal est amical.

Hangi hayvan büyük?

Quel animal est grand ?

Hangi hayvan küçük?

Quel animal est petit ?

Bu hayvan benim.

Cet animal est à moi.

Yüzlerce hayvan öldürüldü.

- Des centaines d'animaux furent tués.
- Des centaines d'animaux ont été tués.

Hiçbir hayvan vurulmadı.

On n'a tiré sur aucun animal.

- En sevdiğiniz hayvan hangisidir?
- En sevdiğin hayvan hangisidir?

- Quel est ton animal préféré?
- Quel est votre animal favori ?

- Yolda birçok hayvan gördü.
- Yolda bir sürü hayvan gördü.

En chemin, elle a vu beaucoup d'animaux.

hayvan izlerini mi izleyeceğiz?

en suivant les traces d'animaux ?

Bu hayvan figürleri yapıldığında

Quand cet animal figure

Her türlü hayvan var.

Toutes sortes d'animaux.

Bu hayvan etle beslenir.

Cet animal se nourrit de viande.

En sevdiğin hayvan hangisidir?

Quel est ton animal préféré?

En sevdiğiniz hayvan nedir?

Quel est ton animal préféré?

İnsan konuşabilen tek hayvan.

L'homme est le seul animal qui parle.

At yararlı bir hayvan.

Le cheval est un animal utile.

Ne güzel bir hayvan!

Quel drôle de petit animal !

Köpeğimi hayvan mezarlığına gömdüm.

J'ai enterré mon chien au cimetière pour animaux de compagnie.

Bu hayvan çok zeki.

Cet animal est très intelligent.

Yolda birçok hayvan gördü.

En chemin, elle a vu beaucoup d'animaux.

Bu hayvan çok akıllı.

Cet animal est très intelligent.

Son derece muhteşem bir hayvan.

Ce sont des animaux incroyables.

Tembel hayvan iftirasının ortaya çıkışı

J'ai remonté la piste de la diffamation du paresseux

Bakın, oradaki hayvan izlerini görebilirsiniz.

Et il y a toutes ces traces d'animaux.

Yani aslında hayvan besliyor deyince

donc en fait deyince alimentation animale

Yaptık, preklinik hayvan modellerinde başardık.

Nous l'avons fait, lors de tests pré-cliniques sur des animaux.

Hayvan, kafesten çıkmak için çabaladı.

L'animal s'est démené pour sortir de la cage.

Hayvanat bahçesinden birkaç hayvan kaçtı.

- Plusieurs animaux s'échappèrent du zoo.
- Plusieurs animaux se sont échappés du zoo.

Avustralya'da birçok tuhaf hayvan yaşıyor.

Plusieurs animaux étranges vivent en Australie.

Parkta çok sayıda hayvan vardır.

Il y a de nombreux animaux dans le parc.

Dün kedimi hayvan hastanesine götürdüm

Hier, j'ai amené mon chat à la clinique vétérinaire.

Bu hayvan öbüründen daha büyüktür.

Cet animal est plus gros que celui-là.

Avustralya'da birçok ilginç hayvan vardır.

Il y a plusieurs animaux intéressants en Australie.

Alaska'da milyonlarca vahşi hayvan yaşıyor.

Des millions d'animaux sauvages vivent en Alaska.

İnsan olarak hayvan doğamızı aşmalıyız.

Pour être humain, nous devons transcender notre nature animale.

Müzede hiç canlı hayvan yok.

Il n'y a aucun animal vivant au musée.

- Bu ormanda çok vahşi hayvan var.
- Bu ormanda birçok vahşi hayvan var.

Il y a beaucoup d'animaux sauvages dans cette forêt.

- Büyük bir hayvan hayvanat bahçesinden kaçtı.
- Büyük bir hayvan, hayvanat bahçesinden kaçtı.

Un grand animal s'est échappé du zoo.

Ve de tembel hayvan hakkındaki gerçeklerle

et comment comprendre la vérité sur le paresseux

Bu tembel hayvan çift ampüte geçirdi

Ce paresseux s'est remis d'une double amputation

Daha önce de hayvan figürlerine rastlıyoruz

nous avons rencontré des figures animales avant

100 binlerce hayvan ise can verdi

100 milliers d'animaux sont morts

Hemingway, Afrika'daki büyük hayvan avından hoşlandı.

Hemingway aimait la chasse aux grands fauves en Afrique.

Küçük hayvan kötü bir koku yaydı.

Le petit animal empestait.

Buralarda bir sürü vahşi hayvan var.

Il y a de nombreux animaux sauvages autour d'ici.

Bir tavşana evcil hayvan olarak bakıyorum.

- J'ai un lapin comme animal de compagnie.
- J'ai un lapin, en guise d'animal de compagnie.

Hayvana baktım ve hayvan bana baktı.

- J'ai regardé l'animal et l'animal me regarda.
- Je regardais l'animal et l'animal me regardait.

Ben bir hayvan olsaydım, yunus olurdum.

Si j'étais un animal, je serais un dauphin.

Bu, denizde yaşayan bir hayvan türüdür.

C'est une espèce d'animal qui vit dans la mer.

Bu hayvan sadece ödüller için çalışıyor.

- Cet animal fait le beau pour être récompensé.
- Cet animal ne travaille que pour la récompense.

Bu ormanda çok sayıda hayvan görebilirsin.

Vous pouvez voir de nombreux animaux dans cette forêt.

Bu bölgede birçok hayvan türü var.

Il y a beaucoup d'animaux différents dans cet enclos.

Tom kuduz bir hayvan tarafından ısırıldı.

Tom a été mordu par un animal enragé.

Mercanlar hayvan mı yoksa bitki midirler?

Les coraux sont-ils des animaux ou des plantes ?

Fakat tanıdığım herkes, hayvan yemeyi de seviyordu.

mais tous les gens autour de moi aimaient manger des animaux.

Diğerleri gibi bir hayvan türü olan insanoğlunun

que les humains, qui sont une espèce animale parmi d'autres,

Bu aslında Dünya'daki en büyük hayvan göçü.

C'est, en réalité, la plus grande migration animale sur la Terre.

Ödülü kim kazanacak? Her hayvan eşit doğmaz.

Qui l'emportera ? Tous les animaux ne naissent pas égaux.

Bu taşların üstünde kabartma hayvan figürleri var

il y a des figures d'animaux en relief sur ces pierres

Dünyada tek hayvan besleyen canlı insan diyebilirz

Les seuls animaux qui nourrissent les gens dans le monde vivent le diyebilirz

Vahşi, özgür bir hayvan tarafından bütünüyle kabullenilmek

De me sentir ainsi accueillie par cet animal sauvage et libre

Olduğu için birçok hayvan da onları özlüyor

ni éléphants, et le matin si vous survivez et ne vous noiez pas avec

Hayvanat bahçesinde çok sayıda hayvan var mıdır?

Y a-t-il beaucoup d'animaux au zoo ?

O, o hayvan hakkında çok az biliyor.

- Il ne sait pas grand-chose de cet animal.
- Il connaît peu de choses sur cet animal.

Bir hayvan yaralandığında çok daha tehlikeli olabilir.

Un animal peut être bien plus dangereux lorsqu'il est blessé.

Bazı hayvan türlerinde dişi erkek üzerinde egemendir.

- Chez certaines espèces, la femelle domine le mâle.
- Chez certaines espèces, la femelle est dominante sur le mâle.

Babası hayvan doktoru olan bir arkadaşım var.

J'ai un ami dont le père est vétérinaire.

Oğlan ölü hayvan için bir mezar kazdı.

La garçon creusa une tombe pour l'animal mort.

Bir sürü vahşi hayvan yiyecek yokluğundan öldü.

De nombreux animaux sauvages crevèrent par manque de nourriture.

Kaplumbağa kadar uysal bir hayvan henüz görmedim.

Je n'ai jamais encore vu animal si docile qu'une tortue.

Şehirde çok sayıda evcil hayvan olduğundan seçeneği bol.

Avec autant d'animaux domestiques, elle a des alternatives.

Çoğu hayvan, şehirleri yiyecek bulmak için ziyaret eder.

La plupart des animaux ne viennent en ville que pour manger.

Daha çok amfibi bir hayvan gibi olmak istiyorum.

Je veux pouvoir me déplacer tel un amphibien.

Buradaysa oldukça antisosyal bir hayvan balıklarla oyun oynuyor.

Mais voilà un animal foncièrement asocial qui joue avec des poissons.

Onların her ikisi de evcil hayvan mağazasında çalışıyor.

Ils travaillent tous les deux à l'animalerie.

Yemek, insan ya da hayvan için uygun değildi.

Cette nourriture n'était faite ni pour les humains, ni pour les animaux.

Kuraklıkta, pek çok insan ve hayvan açlıktan öldü.

Durant la sécheresse, beaucoup de personnes et d'animaux sont morts de faim.

Musa'nın gemisinde her türden kaç tane hayvan vardı?

Combien y avait-il d'animaux de chaque espèce dans l'arche de Moïse ?

O, o hayvan hakkında neredeyse bir şey bilmiyor.

- Il ne sait pas grand-chose de cet animal.
- Il ne sait presque rien sur cet animal.

Benim bir evcil hayvan teorim şeylerin uzaktan görülmesidir.

Une théorie que j'aime bien est que les choses doivent être vues avec du recul.

Olm garip görünümü nedeniyle benim en sevdiğim hayvan.

Le protée est mon animal favori parce qu'il est grotesque.

Küçük köpek Laike uzaya gitmiş tek hayvan değildir.

La petite chienne Laïka n'est pas le seul animal à avoir été envoyé dans l'espace.

Kurak bir yıldı, ve birçok hayvan açlıktan öldü.

C'était une année de sécheresse et de nombreux animaux furent affamés.

Çoğu hayvan, örnek olarak kaplan gibi, et yer.

Maints animaux, comme par exemple le tigre, mangent de la viande.

"Yırtıcı hayvan bulma olasılığı nehir yakınlarında yüzde 25'tir.

Il y a 25% de chances qu'il y ait un prédateur près de la rivière.

Nasıl da sıkı çalışıyor bu tembel hayvan, nasıl sıkı.

Il travaille dur, ce paresseux, il travaille très dur.

Kadınlara yönelik domuz, hayvan ve köpek gibi hakaretlerde bulunuyorsunuz

tu insultes les femmes comme les cochons, les animaux et les chiens

Hiç yiyecek olmadığı için bir sürü vahşi hayvan öldü.

De nombreux animaux sauvages moururent parce qu'il n'y avait aucune nourriture.

Bir tasma almak istiyorsan bir evcil hayvan dükkanına fit.

Si tu veux acheter une laisse, va dans une animalerie.

- Bazı insanlar evcil hayvanlar olarak nadir bulunan hayvanları beslerler.
- Bazı insanlar egzotik hayvanları evcil hayvan olarak beslerler.
- Kimileri egzotik hayvanları evcil hayvan olarak besler.
- Kimi insanlar acayip hayvanları evcil hayvan edinirler.

Certaines personnes possèdent des animaux rares comme animaux de compagnie.