Translation of "Hayvan" in Arabic

0.007 sec.

Examples of using "Hayvan" in a sentence and their arabic translations:

Hayvan acı çektiğinde,

عندما يكون حيوانكم الأليف في حالة ألمٍ،

hayvan figürleri kabartma

الإغاثة الحيوانية

- En sevdiğiniz hayvan hangisidir?
- En sevdiğin hayvan hangisidir?

ما هو حيوانك المفضل؟

hayvan izlerini mi izleyeceğiz?

‫ونتتبع هذه الآثار الخاصة بالحيوانات؟‬

Bu hayvan figürleri yapıldığında

عندما تصنع هذه الشخصيات الحيوانية

Her türlü hayvan var.

‫كل أنواع الحيوانات.‬

Son derece muhteşem bir hayvan.

‫إنها حيوانات رائعة جداً.‬

Tembel hayvan iftirasının ortaya çıkışı

لقد تتبعت كل الافتراءات على الكسلان

Bakın, oradaki hayvan izlerini görebilirsiniz.

‫انظر، يمكنك رؤية آثار كل تلك الحيوانات.‬

Yani aslında hayvan besliyor deyince

لذلك عندما تقول أنها تطعم الحيوانات

Yaptık, preklinik hayvan modellerinde başardık.

وهذا ما فعلناه، في النماذج الحيوانية ما قبل السريرة.

Ne istiyorsun? Bir hayvan istiyorum.

- ماذا تريد؟ أنا أريد حيوان.
- ماذا تريدين؟ أنا أريد حيوان.

Parkta çok sayıda hayvan vardır.

- هناك الكثير من الحيوانات في الحديقة.
- يوجد الكثير من الحيوانات في المنتزه.

Bu hayvan öbüründen daha büyüktür.

هذا الحيوان أكبر من ذاك.

Ve de tembel hayvan hakkındaki gerçeklerle

وفهمنا لحقيقة هذا الكسلان

Bu tembel hayvan çift ampüte geçirdi

لقد تعافى هذا الكسلان من بتر مزدوج

Daha önce de hayvan figürlerine rastlıyoruz

لقد صادفنا شخصيات حيوانية من قبل

100 binlerce hayvan ise can verdi

مات 100 ألف حيوان

Dünyadan birçok hayvan türü yok oldu.

أنواع كثيرة من الحيوانات اختفت من الأرض

Fakat tanıdığım herkes, hayvan yemeyi de seviyordu.

ولكن جميعهم كانوا يحبون أكل الحيوانات.

Diğerleri gibi bir hayvan türü olan insanoğlunun

أن البشر، الذين هم من أنواع الحيوانات من بين الغير،

Bu aslında Dünya'daki en büyük hayvan göçü.

وهذه في الواقع أكبر هجرة حيوانية على الأرض.

Ödülü kim kazanacak? Her hayvan eşit doğmaz.

‫من سيربح الجائزة؟‬ ‫ليست جميع الحيوانات متشابهة.‬

Bu taşların üstünde kabartma hayvan figürleri var

هناك أشكال الحيوانات الإغاثة على هذه الأحجار

Dünyada tek hayvan besleyen canlı insan diyebilirz

يمكننا القول أنه يوجد حيوان واحد فقط يعيش في العالم

Vahşi, özgür bir hayvan tarafından bütünüyle kabullenilmek

أن يتقبلك هذا الحيوان البري الحر بكل رحابة

Olduğu için birçok hayvan da onları özlüyor

ولا فيلة وعند الصباح ان بقيت على قيد الحياة ولم تغرق مع

O, o hayvan hakkında çok az biliyor.

لا يعرف كثيراً عن هذا الحيوان.

Şehirde çok sayıda evcil hayvan olduğundan seçeneği bol.

‫بوجود الكثير من الحيوانات الأليفة هنا،‬ ‫لديها خيارات أخرى.‬

Çoğu hayvan, şehirleri yiyecek bulmak için ziyaret eder.

‫معظم الحيوانات تزور المناطق الحضرية‬ ‫بحثًا عن الطعام.‬

Daha çok amfibi bir hayvan gibi olmak istiyorum.

‫أريد أن أكون أشبه بحيوان برمائي.‬

Buradaysa oldukça antisosyal bir hayvan balıklarla oyun oynuyor.

‫هذا حيوان غير اجتماعي بالمرة‬ ‫وها يلعب مع السمك.‬

"Yırtıcı hayvan bulma olasılığı nehir yakınlarında yüzde 25'tir.

"ثمة احتمال بنسبة 25% للعثور على حيوانات مفترسة بالقرب من النهر.

Nasıl da sıkı çalışıyor bu tembel hayvan, nasıl sıkı.

يكد فى العمل ذاك الكسلان، يكد فى العمل للغاية.

Kadınlara yönelik domuz, hayvan ve köpek gibi hakaretlerde bulunuyorsunuz

أنت تهين النساء مثل الخنازير والحيوانات والكلاب

Vahşi bir hayvan ve etiketlenmiş bir kötü gibi yakalanmadan önce

لم يهتم احد أنه لم يستطع أن يتكلم أو يعبر عن نفسه

Yağmur ormanında olayları farklı gören tek hayvan da o değil.

‫ليست الحيوان الوحيد في الغابة‬ ‫الذي يرى الأمور بشكل مختلف.‬

Yahu hani bu karıncaların hayvan besleme konusu vardı başında söylemiştik

تعلمون ، كان لدى هؤلاء النمل مشكلة في تغذية الحيوانات في البداية.

Yengecin en büyük sorunu, peşindeki avcının sıvı bir hayvan olması.

‫مشكلتك حين تكون سلطعونًا...‬ ‫هي أن الرخويات تستهدفك.‬

Ve garipti. Napolyon onu "lanet olası bir hayvan" olarak bile tanımladı.

وغير مرتب ومربكًا . حتى أن نابليون وصفه بأنه "الوحش اللعين".

Büyük bir olayın son anını yakalamıştım. "Bu hayvan ne yapıyor?" diyorsun.

‫كنت جئت في نهاية الأحداث كلها.‬ ‫تفكّر قائلًا:‬ ‫"ماذا يفعل هذا الحيوان بحق السماء؟"‬

Bütün bunlara rağmen bu hayvanlar kâr için canlı hayvan pazarlarına gönderiliyordu.

ومع ذلك ، تم توجيه هذه الحيوانات إلى الأسواق لتحقيق الأرباح.

Kendi hâlindeki vahşi bir hayvan, ziyarete gelen bu garip insan yaratığından ne kazanabilir ki?

‫كيف لحيوان بري يقوم بعمله‬ ‫يستفيد من زيارة ذلك المخلوق البشري الغريب؟‬

Pek çok hayvan gibi çitaların talihi de Ay'ın evreleriyle ayrılmaz şekilde iç içe geçmiş durumda.

‫مثل الكثير من الحيوانات،‬ ‫فرصها مرتبطة بشكل وثيق بأطوار القمر.‬

Bu hayvan, bulunması imkânsız olmayı öğrenmek için milyonlarca yılını harcadı. Ahtapot izlerinin görünüşünü öğrenmem gerekiyordu.

‫أمضى هذا الحيوان ملايين السنين‬ ‫يتعلّم الاختباء ليستحيل إيجاده.‬ ‫كان عليّ أن أتعلّم كيف تبدو آثار الأخطبوط.‬

Arizona egzotik evcil hayvan mağazası sahibi Traci Roach, ki bu onun sahne adı değil, gerçek adı,

‫مالكة متجر "(أريزونا) للحيوانات الغريبة"،‬ ‫"تريسي روتش"‬ ‫إنه ليس اسمها الفني، إنه اسمها الحقيقي.‬

Pek çok hayvan meyve bulmak için renkli görüşten faydalanır. Görmek iyice zorlaşmadan önce son kez yemek gerek.

‫تستخدم حيوانات كثيرة تمييزها للألوان‬ ‫للعثور على الفاكهة.‬ ‫حان الوقت لوجبة أخيرة قبل أن تصعب الرؤية.‬