Translation of "Alıp" in Arabic

0.011 sec.

Examples of using "Alıp" in a sentence and their arabic translations:

Alıp tıpasını açtı ve

ونزع السدادة

Birisi o parçayı alıp

شخص ما أخذ تلك القطعة و

Kalemi alıp adresi yazdı.

أخذت السيالة و كتبت العنوان.

Parayı alıp altına yatırmıştım.

واستثمرتها في الذهب في فترة مراهقتي.

Nefes alıp verdiğinizi farkında olun.

عند طرف أنفك.

Modern hayvanların anatomilerini ele alıp

هل تتذكرون طريقة (تطور السلالات القوسي)

Derin nefes alıp bulutlara bakmak

هو أن أخذ نفساً عميقاً وأن أتأمل السحاب

Ya da larvalardan biraz alıp

‫أو يمكنني أن آخذ بعض هذه اليرقات...‬

Ben gidiyorum Eminönü'nden top alıp geliyorum,

أذهب وأفعل ما يقولون لي وأعود،

Ya da bu larvalardan biraz alıp

‫أو يمكنني أن آخذ بعض هذه اليرقات...‬

Bizim kadınımızdan ne alıp veremediğiniz var?

ماذا تحصل من نسائنا؟

Şu halatı hızlıca geri alıp buradan gidelim.

‫سأستعيد هذا الحبل سريعاً‬ ‫ثم أغادر هذا المكان.‬

Biraz su alıp bunu deliğin içine dökebilirim.

‫لنجمع بعض المياه ونسكبها في الحفرة‬

Duyguları alıp cinsiyet yerine yetenek yönüyle düşünebiliriz.

‫يمكننا أن نأخذ العواطف ونفكر فيها‬ ‫من حيث الكفاءة وليس الجنس.‬

Bu gösteride, tüm görüş seviyelerinden insanları alıp

في هذا العرض، أخذت أشخاصًا بمستويات رؤية مختلفة

Dokunmatik ekranlı cihazınızı alıp bir karar verin.

‫تناول جهازك بشاشة اللمس واتخذ قرارك.‬

Karbon, yeşil bitkilerin atmosferden karbondioksiti alıp bünyelerinde

تخزن التربة الكربون عبر عملية التمثيل الضوئي،

Ve onu alıp puslu ormanın derinliklerine götürdü.

‫وأخذتها إلى غابة العشب الضبابية.‬

Yoksa larvaları alıp donmuş gölde balık mı avlayalım?

‫أم نحاول صيد الأسماك‬ ‫من البحيرة المتجمدة باستخدام بعض اليرقات؟‬

Ama biraz kum alıp bunu zımpara gibi kullanabilirsiniz.

‫يمكنك أن تستخدم بعض الرمال،‬ ‫تستخدمها كحصى للتخشين.‬

Kirliliklerini kontrol altına alıp savaşa önderlik etmeleri gerekiyor.

السيطرة على التلوث ، وقيادة المعركة.

Biz bu fikirleri alıp çoğaltacak yollar bulmak istiyoruz.

نريد أن نأخذ هذه الأفكار ونجد لها سبلاً لتوسيع نطاقها

Her iki fikri de alıp tek fikirde birleştirebilirim.

أن بإمكاني جمع تلك الفكرتين بهذا الشكل.

Şimdi ise virüsü kontrol altına alıp yayılmasını engelliyorlar

الآن يسيطرون على الفيروس ويمنعونه من الانتشار.

Bir kaya matkabı alıp, ağaçları dikip, büyümesini beklemeniz gerekebilir

قد تحتاج إلى مطرقة، وزرع أشجار جديدة وانتظارها لتنمو.

– bilirsiniz o sitede çok var – onları alıp sınıfa getiriyorlardı.

- تعرفون هناك الكثير منها في الموقع - يأخذونها ويحضرونها للفصل.

Geçtiğimiz Ocak ayında risk alıp babamı doğum gününde aradım

في يناير الماضي، استغللت الفرصة وهاتفت أبي

Ya çürüyen etin bir kısmını alıp ormanda tuzak kurar

‫يمكنني قطع جزء من اللحم المتعفن‬ ‫لأصنع فخاً في الغابة...‬

Ya da larvalardan biraz alıp onları yem olarak kullanır

‫أو يمكنني أن آخذ بعض هذه اليرقات...‬ ‫واستخدمها كطُعم‬

Yoksa larvaları alıp donmuş bir gölde balık mı avlayalım?

‫أم نحاول صيد الأسماك‬ ‫من البحيرة المتجمدة باستخدام بعض اليرقات؟‬

Tamam, bu ufaklığı alıp onu bu su şişesine koymalıyız.

‫حسناً، نريد الإمساك به ‬ ‫ووضعه في زجاجة المياه.‬

Bir sopa at ve köpeğin onu alıp getirmesini izle.

ارم العصى وشاهد الكلب يجلبها.

İki hat şeklinde formasyon alıp Ebro'ya doğru aceleyle yelken açıyorlar.

اتجهوا بسرعة نحو إبرو، متشكلين في سطرين

Biri çok nazik sonra saçımı alıp başımın üstünde çekin ve

ركع أحد الرجال ليقطع رأسه ، وقال "أنا قلق بعض الشيء بشأن شعري ،

Sonra tekrar kameramı alıp sevdiğim ve bildiğim şeyi yapmaya başladım.

‫ثم أخرجت كاميرتي مجددًا‬ ‫وبدأت أفعل ما أحبه وما أجيده.‬

Tom Mary'ye onun İngilizce ders kitabını ödünç alıp alamayacağını sordu.

سألت توم ماري في ما إذا كان يمكنه استعارة كتاب دراستها الانجليزي.

Lateks eldiveni alıp bunun üzerine iyice germeli ve başını aldıktan sonra

‫ما عليك أن تفعله ‬ ‫هو أن تستخدم القفاز المطاطي‬ ‫وتشده جيداً حول هذه، وتمسك بالرأس،‬

Lateks eldivenimizi alıp bunun üzerine iyice germeli ve başını aldıktan sonra

‫ما عليك أن تفعله ‬ ‫هو أن تستخدم القفاز المطاطي‬ ‫وتشده جيداً حول هذه، وتمسك بالرأس،‬

Tupamaro Ulusal Kurtuluş Hareketi romantik bir kent gerillasıydı, zenginden alıp yoksula verirdi,

تحوّلت حركة تحرير "توباماروس" الوطنية من كونها حركة ثوريّة مدنية رومانسية تسرق الأثرياء لتعطي الفقراء،

Tom bir Toyota mı yoksa bir Ford mu alıp almayacağına karar veremiyor.

توم لا يستطيع أن يقرر في ما لو يشتري سيارة تيوتا أو فورد.