Translation of "Hazır" in Arabic

0.015 sec.

Examples of using "Hazır" in a sentence and their arabic translations:

- Banyon hazır.
- Banyonuz hazır.

حمّامك جاهز.

- Onlar hazır değiller.
- Hazır değiller.

هم ليسوا مستعدين.

Hazır mısınız?

هل أنتم جاهزون ؟

Şimdi. Hazır.

‫استعداد.‬ ‫انطلاق.‬

Artık hazır.

‫إنه الآن مُعد.‬

''Hazır mısın?''

"هل أنت مرِن؟"

Araba hazır.

السيارة جاهزة.

Hazır mısın?

- هل أنت جاهز؟
- هل أنت مستعد؟

Hazır olmayacak.

هو لن يكونَ مُسْتَعدّاً.

Yemek hazır!

الطعام جاهز!

Hazır olmak için.

أراد أن يكون جاهزاً.

Hazır, yerinde, görüşürüz!

‫أنا مستعد،‬ ‫متأهب، إلى اللقاء!‬

Hazır konusu açılmışken

مع فتح الموضوع الجاهز

"Tüm sistemler hazır!"

"جميع الأنظمة تعمل!"

Gitmeye hazır mısın?

هل إنتهيت؟

Henüz hazır değilsin.

- أنتَ لستُ جاهزاً بعد.
- أنتِ لستِ جاهزةً بعد.

O şimdi hazır.

إنهُ مُسعد الأن.

Henüz hazır değilim.

لست جاهزاً بعد.

Hepiniz hazır mısınız?

- هل الجميع جاهز؟
- هل كلكم جاهزون؟

O artık hazır.

إنها جاهزة الأن.

Banyo hazır mı?

هل الحمّام جاهز؟

Tamam mı? Hazır mısınız?

حسنا. هَلْ أنتم مستعدون؟

Tamam, tıklamaya hazır olun.

‫حسناً، استعد للمغامرة.‬

Çabuk, hazır kartal gitmişken!

‫بسرعة، بينما النسر بعيد!‬

Hazır olsanız iyi olur!

‫يحسن بك أن تستعد!‬

Hazır olduğumu düşünsem de

اعتقدت أني جاهزة...

Konum al! Hazır! Görüşürüz!

‫استعداد! هيا! إلى اللقاء!‬

İşte geliyor... Hazır mısınız?

وها هو ... هل أنتم مستعدون؟

Ben henüz hazır değilim.

لست جاهزاً بعد.

Akşam yemeği hazır mı?

هل العشاء جاهز؟

Ayrıntılar hemen hazır değildi.

لم تكن التفاصيل جاهزة مباشرة.

Bütün üyeler hazır bulundu.

كل الأعضاء كانوا متواجدين.

"Hazır mısın?" "Sanırım öyle."

- «هل أنت جاهز؟» «أعتقد.»
- «هل أنت جاهزة؟» «أعتقد.»

Uçmak için hazır mısınız?

هل أنت مستعد أن تطير؟

Bunu yapmaya hazır mısınız?

هل نحن مستعدين لفعل ذلك؟

Tom henüz hazır değildir.

توم ليس مستعداً بعد.

Onun için hazır mısınız?

هل أنت جاهز لهذا؟

Gitmek için hazır mıyız?

هل نحن مستعدون للذهاب

- Cadılar Bayramı için hazır mısın?
- Cadılar Bayramı için hazır mısınız?

هل أنت مستعد لهالوين؟

- Her şeye hazır olmak zorundayız.
- Her şey için hazır olmak zorundayız.

يجب ان نكون مستعدين لأي شيء

Şehirlerimiz ve topluluklarımız hazır değil.

إن مدننا ومجتمعاتنا غير مستعدة.

Daha kompleks değişimlere uğramaya hazır,

حيث جميع أنواع المواد الكيميائية

Ve vedalaşmaya hazır olmamasından kaynaklanıyordu.

ولم يكن مستعداً للوداع.

Ve büyük hayallerle savaşmaya hazır

وشبكة متنامية من مُسقطي الكفالة،

Bunun hazır sektörü de varken

في حين أن لديها قطاع جاهز

Taşrada sizi korumaya hazır yaşayacaklar ...

سيعيشون في الريف على استعداد لحمايتك ...

On dakika içinde hazır olacağım.

سأكون جاهزة خلال عشر دقائق.

Tom'a hazır olduğunda gidebileceğini söyle.

أخبر توم أنه يمكنه الذهاب عندما ينتهي.

Şimdi eve gitmeye hazır mısın?

هل أنت جاهز للذهاب للبيت الآن؟

En kötüsü için hazır olmalıyız.

علينا أن نستعد للأسوء.

Sami Müslüman olmaya hazır değildi.

لم يكن سامي مستعدّا للنّطق بالشّهادة.

En önemlisi, hayrete düşmeye hazır olun.

والأكثر أهمية، كونوا على استعداد لتندهشوا

Pekala, ilk soru için hazır mısınız ?

حسناً،هل أنتم مستعدون لأول سؤال ؟

Ne gerekiyorsa yapmaya hazır bir insan.

لتكريم رحلة أبٍ آخر.

Benimle sürünmeye hazır mısınız? Bunu yapalım!

‫مستعد للزحف معي؟‬ ‫لنفعل هذا!‬

Ve temizledikten sonra  pişmeye hazır olacak.

‫وهذه، بمجرد أن أخرجت أحشائها...‬ ‫تكون مُعدة للطهي.‬

Pekâlâ, sanırım sabah için  hazır sayılır.

‫حسناً، أعتقد أن هذه جاهزة بدرجة كبيرة‬ ‫للصباح.‬

Bir gelecek inşa etmeye hazır olduğunuzu

تستعد لبناء المستقبل،

Tom hazır olup olmadığından emin değil.

توم غير متأكد من أنه جاهز أم لا.

- Çizgilerinize, hazırlanın, başlayın!
- Yerlerinize... Hazır... Başla!

عند إشارتك. واحد، إثنان، إنطلق!

Okul için hazır olman gerekmiyor mu?

ألا يفترضُ بك أن تستعد للمدرسة؟

İş için hazır olman gerekmiyor mu?

ألا يفترض بك أن تستعد للعمل؟

Tom, Mary'nin gitmeye hazır olmadığını söyledi.

قال توم أن ماري ليست مستعدة للذهاب.

Daha sonra, bazı ilişkiler kurmaya hazır olmalısınız.

بعد ذلك، عليك أن تكون جاهزًا لبناء بعض العلاقات.

Pekâlâ, hadi deneyelim! Çabuk, hazır kartal gitmişken!

‫حسناً، هيا، لنجرب هذا.‬ ‫بسرعة، بينما النسر بعيد!‬

Pekâlâ, hadi, deneyelim. Çabuk, hazır kartal gitmişken!

‫حسناً، هيا، لنجرب هذا.‬ ‫بسرعة، بينما النسر بعيد!‬

Hazır olduğunu göstermek için yüzü beyaza dönüyor.

‫يتحول لون وجهه إلى الأبيض ليُظهر استعداده.‬

Ve yeni bir şey öğrenmeye hazır olmak.

والانفتاح على تعلم شيء جديد.

Iklim değişimiyle mücadele etmek, Atlantik'i geçmeye hazır.

مستعدة لعبور المحيط الأطلسي في مهمة لمكافحة تغير المناخ.

Tom bana her şeyin hazır olduğunu söyledi.

قال لي توم أن كل شيء جاهز.

Saldırıya ve ileri atılmaya hazır oldukları anlamına gelir.

‫فهذا يعني أنه أصبح لديها القوة‬ ‫للانقضاض للأمام واللدغ.‬

Bunun anlamı, kaslarını kullanarak öne atılmaya hazır olduğudur.

‫هذا يعني أنها مستعدة لاستخدام عضلاتها ‬ ‫للانقضاض للأمام.‬

Ve saldırmaya hazır gergedanların öldürülmesi öldürmelerinden daha olası.

‫الحقيقة أن وحيدات القرن‬ ‫تتعرض للقتل أكثر مما تقتل.‬

Bahara sağ çıkarlarsa tek başlarına yaşamaya hazır olacaklar.

‫إن نجيا حتى الربيع‬ ‫فسيكونان مستعدين للعيش وحدهما.‬

Pekâlâ, bunun için hazırlanalım. Atlamak için hazır olun.

‫حسناً، لنستعد لعمل ذلك.‬ ‫استعد للقفز.‬

Böylece Haçlılardan uzak durdu ve hazır olana kadar ,

من المجموعات الإستطلاعية الصليبية وإبقاء العدو في حالة تخمين حول مكان وجوده

Vazgeçmeye hazır olduğunuz bir şey, ne olabilir bilemem.

أنت مستعد للتخلّي عنه الآن٬ فكّر في ذلك الأمر٬ لا أعلم ماهو

İlk olarak, beyninizi gerçekten hazır hale getirmeyi öğrenmeden önce

أولًا، نعلم أنك بحاجة إلى النوم قبل التعلم

. Babasından tahtı devralmaya hazır olan kardeşi Basil'i terk etti.

صداقةٌ بين الطرفين. بدأت من خلال بعض اصدقاء اسماء. واستمرت

, Corona salgını yayıldığında olduğu gibi bununla yüzleşmeye hazır değil

الاوبئة العشرة الاكثر عدوى وفتكاً في العالم. وان شركات

Bu terapide, psikolojik olarak hazır olmanın gerekliliğini söylemek doğru olur.

فمن الصحيح أن نقول أن الاستعداد النفسي مهم في هذا العلاج.

Akışkan ve ergimiş magma donmuş ve dünya artık yok olmaya hazır

تجميد الصهارة السائلة والصهر والعالم على استعداد للقتل

Ve tüm ihtimallere hazır olmalıyım. Aylaklık edemem. Her şey içgüdüsel olmalı.

‫ويجب أن أكون مستعدًا لكل الاحتمالات.‬ ‫لا يمكنني أن أهدر الوقت.‬ ‫يجب أن يكون الأمر غريزيًّا تمامًا.‬

Amerika'da hazır yemek tüketimi 1977-1995 yılları arası üç katına çıktı.

في أمريكا، تضاعف معدل استهلاك الوجبات السريعة ثلاثة أضعاف ما بين عامي 1977 و 1995.