Translation of "önünde" in Arabic

0.007 sec.

Examples of using "önünde" in a sentence and their arabic translations:

Birliklerin önünde

السلك بأكمله .

- Sami pencerenin önünde durdu.
- Sami pencerenin önünde dayanıyordu.

وقف سامي أمام النّافذة.

- Kapının önünde senin için bekliyorlar.
- Kapının önünde seni bekliyorlar.

إنهم بانتظارك أمام الباب.

Gezegenimiz gözlerimizin önünde değişiyor.

كوكبنا يتغيّر أمام ناظرينا.

çocuğunun gözleri önünde katlediliyor

يذبح أمام عيني طفله

Kadın kütüphanenin önünde duruyor.

تقف تلك المرأة أمام المكتبة.

Seni okulun önünde bekleyeceğim.

سأنتظرك أمام المدرسة.

Hayat senin önünde uzanıyor.

ما زالت الحياة أمامك.

Tom'un önünde ağlamak istemiyordum.

لا أريد البكاء أمام توم.

Onun önünde ağlamak istemiyordum.

لا أريد البكاء أمامها.

Sami, Leyla'nın önünde oturdu.

جلس سامي مقابل ليلى

İki ilmek, biri diğerinin önünde.

‫حلقتان،‬ ‫واحدة أمام الأخرى.‬

Fadıl karısının önünde Rami'yi vurdu.

أطلق فاضل النّار على رامي أمام زوجته.

Sami Leyla'yı caminin önünde bıraktı.

- أوصل سامي ليلى إلى المسجد.
- أقلّ سامي ليلى إلى المسجد.

Sami, Leyla'yı önünde diz çöktürdü.

أجبر سامي ليلى على الجلوس على ركبتيها أمامه.

Sami, kızının önünde Leyla'yı yumrukladı.

لكم سامي ليلى أمام ابنتها.

Diğer top da gözünüzün önünde kayboluyor

الكرة الأخرى تختفي أمام نظر الجميع،

Tüm gezegen önünde sonunda acı çeker.

الكوكب بأسره سيعاني في النهاية.

İstasyonun önünde bir kahve dükkanı var.

يوجد مقهى أمام المحطة.

Evin önünde tanımadığım bir adam var.

هناك رجل غريب أمام المنزل.

Evin önünde garip bir adam var.

هناك رجل غريب أمام المنزل.

Öğretmenin önünde oturan kız öğrenci Almanyalıdır.

الطالبة التي جلست أمام المدرّسة من ألمانيا.

Çünkü kamera önünde ya da değil, fahişeyseniz,

لأنّك إن كنتِ عاهرة، على الكاميرا أو بعيداً عن الكاميرا،

önünde bunun hakkında konuştu ve çok utangaçtı.

وهو أمرٌ عظيم، لأنها خجولةً جداً.

Tom kamyonu Mary'nin evinin önünde park etti.

ركن توم الشاحنة أمام منزل ماري.

Herkesin gözü önünde sanki böyle ışınlanmış gibi ya

أمام الجميع ، كما لو كانت مشعة مثل هذا

Yenmişti : onun gözünde onu İmparator'un önünde aptal gibi

فقد طالب بخوض مبارزة مع المارشال سولت ،

Olduğu için iktidardaki aile önünde ilişkilerini ilan etmeden

فتاةٌ سنيةٌ على عكس العائلة العلوية سنواتٌ من التعارف في

Göz önünde bulundurulması gereken başka bir şey daha var.

لذلك هناك شيء آخر يجب اعتباره:

Ve evin önünde daha önce olmayan bir figürü fark ettim.

ولاحظت شخصًا في المدخل لم يكن موجودًا من قبل

Annemin durumu, gözlerimin önünde her gün daha da kötüye gidiyordu.

وكنت أرى حالة والدتي تزداد سوءاً كل يوم.

Önünde sonunda sizi insanlara götürür. Pekâlâ, şimdi buna yakın duralım.

‫سيقودك في النهاية إلى الناس.‬ ‫حسناً، لنبق بالقرب منه الآن.‬

Fakat Saladin yapabilir. Ve şimdi önünde büyük bir vizyon görüyor.

لكن صلاح الدين كان قادرا على هذا، وطموحه الآن أصبح كبيرا

Ardından şüpheli hainleri, halkın gözü önünde kazığa geçirtme emri verdi

وأمر بخزق المشتبه بهم على مرأى ومسمع من السكان وقام

Tom çoğu günleri turistik yerlerin önünde para istemek için harcadı.

قضى توم معظم الأيام يتسول من أجل المال أمام مناطق الجذب السياحية.

Bunun gibi düşmanın tam önünde gerçekleştirilen bir yeniden konuşlandırma yüksek riskliydi

إعادة نشر ضخمة مثل هذا ، الحق في الجبهة من العدو ، وكان عالية المخاطر.

Karınları aç bir şekilde, askerler çadırlarının önünde düzen aldılar, hava şartları oldukça sertti.

اندفع الرجال للتشكيل أمام خيامهم ببطون جائعة وفي ظروف شديدة البرودة

Saat 16:00 civarında Lannes'ın eski arkadaşı General Pouzet bir top güllesiyle vuruldu ve önünde öldürüldü.

في حوالي الساعة 4 مساءً ، أصيب صديق لانز القديم الجنرال بوزيت بقذيفة مدفع وقتل أمامه.