Examples of using "Tenue" in a sentence and their turkish translations:
Ay loştu.
Loş ışıkta dans ettik.
Eski lamba loş ışık verdi.
O kadar soluktur ki, biz neredeyse kör oluruz.
Onun yüzünü loş bir ışıkta gördüm.
Bu meşale gittikçe sönüyor.
En ufak ışığa karşı bile hassas gözleri...
Tom loş ışıkta okuyamadı.
Mary'nin neye benzediği hakkında Tom'un sadece loş bir hatırlaması vardı.
Bu el fenerinin ışığı azalıyor.
Bu daha çok köpekgil benzeri, daha yumuşak. Tilki daha kalın olurdu.
Fakat bu soluk ışık yerde yemek arayan hayvanlara pek fayda etmez.
Ay ışığının en güçlü hâli güneş ışığından 400.000 kat daha sönüktür. Yine de görmeye yeter.
Ama zifiri karanlık değil. Dolunayın ışığı Güneş'inkinden 400.000 kat daha sönüktür.