Translation of "Luz" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Luz" in a sentence and their turkish translations:

- Apaga la luz.
- Apague la luz.

Işığı söndür.

- Una ampolleta entrega luz.
- Un bombillo da luz.

Bir ampul ışık verir.

- La luz está encendida.
- La luz está prendida.

Işık açık.

- Ella encendió la luz.
- Él prendió la luz.

O ışığı yaktı.

Veo una luz.

Ben bir ışık görüyorum.

Necesito más luz.

Daha çok ışığa ihtiyacım var.

Encendí la luz.

- Işıkları açtım.
- Işıkları yaktım.

¿Tienes una luz?

Bir lamban var mı?

- Se fue la luz.
- La luz se apagó sola.

Işık kendiliğinden söndü.

Había suficiente luz para leer el periódico sin usar luz

ışık kullanmadan gazete okunabilecek kadar bir aydınlık vardı

- Encienda la luz, por favor.
- Enciende la luz, por favor.

Işığı aç, lütfen.

- Por favor, apaga la luz.
- Por favor apaga la luz.

Lütfen ışığı kapat.

- ¡Por favor, da la luz!
- ¡Enciende la luz, por favor!

Lütfen, ışığı aç!

- Agradecería que apagaras la luz.
- Agradecería que apagaran la luz.

Işıkları kapatırsan, minnettar kalırım.

Ahora, la luz vuelve.

...aydınlık da o şekilde geri gelir.

No apagues la luz.

Işığı kapatmayın.

El sol irradia luz.

Güneş ışık yayar.

La luz se prendió.

Işık gitti.

¿Quién apagó la luz?

- Işığı kim kapattı?
- Işığı kim söndürdü?

¿Puedo apagar la luz?

Lambayı söndürebilir miyim?

¿Puedo encender la luz?

Işığı açabilir miyim?

Tom encendió la luz.

Tom ışığı açtı.

Para. Hay luz roja.

Dur. Kırmızı ışık var.

Se cortó la luz.

Elektrik gitti.

¿Puedes prender la luz?

Işığı açar mısın?

Ella apagó la luz.

O ışığı açtı.

Él prendió la luz.

O lambayı yaktı.

Tom apagó la luz.

Tom ışığı kapattı.

Tomás apagó la luz.

Tom ışığı söndürdü.

Todavía hay luz afuera.

Dışarı hâlâ aydınlık.

Ella encendió la luz.

O, lambayı açtı.

Puedo ver la luz.

- Ben ışığı görebiliyorum.
- Anlayabiliyorum.

No apagué la luz.

Işığı kapatmadım.

¿Puedes apagar la luz?

- Işığı kapatır mısınız?
- Işıkları kapatır mısın?

La luz natural es sustituida por luz artificial como lámparas LED.

Güneş ışığı yerine yapay LED'ler kullanılır.

- He visto una luz a lo lejos.
- Vi una luz lejana.

Ben uzakta bir ışık gördüm.

- Ella apagó la luz.
- Él apagó la luz.
- Apagó las luces.

O, ışığı kapattı.

- Las polillas son atraídas por la luz.
- La luz atrae polillas.

Güveler ışık tarafından çekilirler.

Y eso es porque la sangre absorbe luz roja y luz infrarroja.

Çünkü kan kırmızı ışık ve kızılötesini absorbe ediyor.

- Ella dará a luz en Julio.
- Ella dará a luz en julio.

Temmuzda doğuracak.

La luz viaja en ondas,

Işık, dalgalar hâlinde hareket eder

Miren, hay una luz adelante.

Bakın, ileride ışık var.

MB: Prende la luz aquí.

MB: Bu ışığı açalım.

Holograma aquí, luz verde entrando,

Hologram burada, yeşil ışık geçiyor,

Hasta ahora. LUZ DE LUNA

Şu ana dek. MEHTAPLI DÜZLÜKLER

Cuando la luz se desvanece,

...ışık yitip gidince...

No emite ni absorbe luz.

ışık yaymıyor veya soğurmuyor.

Bailamos bajo la tenue luz.

Loş ışıkta dans ettik.

Se fue la luz eléctrica.

Elektrik ışığı gitti.

La luz se puso roja.

Işık kırmızıya döndü.

Agradecería que apagaras la luz.

Işıkları söndürürsen, minnettar olurum.

No hay luz sin sombra.

Gölgesız ışık yoktur.

Un espejo refleja la luz.

Bir ayna ışığı yansıtır.

Demasiada luz daña la vista.

Çok fazla ışık gözü incitir.

Apaga la luz, por favor.

Işığı kapat, lütfen.

Encienda la luz, por favor.

Işığı aç lütfen.

Dormí con la luz apagada.

Işık kapalı iken uyudum.

¿Está encendida la luz verde?

- Yeşil lamba yanıyor mu?
- Yeşil ışık yanıyor mu?

No dejes la luz encendida.

Işığı açık bırakma.

Se ha ido la luz.

Bir elektrik kesintisi vardı.

El agua refleja la luz.

Su ışığı yansıtır.

La luz penetra la oscuridad.

Işık karanlığa nüfuz etmez.

¿Cómo puedo apagar esta luz?

Bu ışığı nasıl kapatabilirim?

Alguien dejó la luz prendida.

Birisi ışığı açık bırakmış.

- Toda planta necesita agua y luz.
- Todas las plantas necesitan luz y agua.

Bütün bitkilerin suya ve ışığa ihtiyacı vardır.

- Él se olvidó de apagar la luz.
- Se olvidó de apagar la luz.

O, ışığı kapamayı unuttu.

Un año luz es la distancia que recorre la luz en un año.

- Işık yılı, ışığın bir yılda gittiği mesafedir.
- Işık yılı, ışığın bir yılda kat ettiği mesafedir.

- La lámpara vieja dio una luz tenue.
- La vieja lámpara daba una tenue luz.

Eski lamba loş ışık verdi.

Incluso la holografía dispersa la luz.

ışığı toplayan holografiyi de anlıyorum.

Porque filtramos toda la luz roja.

çünkü tüm kırmızı ışığı filtreliyoruz.

El cielo se llenó de luz.

Bütün gökyüzünü ışık kapladı.

La luz ultravioleta revela cazadores ocultos.

Morötesi ışık gizli avcıları ortaya çıkarıyor.

Pero una cámara con poca luz

Düşük ışıkta çekim yapan kameralarsa...

Y dio a luz por cesárea.

ve sezaryen doğum yaptı

Un conjunto de caída de luz

bir set ışığı düşmesi

Dibujó una mujer dando a luz

doğum yapan bir kadın çizilmiş

A la luz de la NASA

NASA'nın ışığında

Pero no emite ni absorbe luz

Ama ışık yaymıyor ya da soğurmuyor

Cuando no hay luz, hay silencio.

Işık olmadığı zamanlar sessiz kalacaktı.

Vi una luz en la distancia.

Uzakta bir ışık gördüm.

Di a luz a gemelos idénticos.

- Tek yumurta ikizleri doğurdum.
- Tek yumurta ikizleri dünyaya getirdim.

Enciende la luz. No veo nada.

Işığı aç. Hiçbir şey göremiyorum.

El sol entrega luz y calor.

Güneş ışık ve ısı verir.

La ropa negra absorbe la luz.

Siyah kumaş ışık emer.

Los planetas no emiten luz propia.

Gezegenler kendiliğinden ışık yaymazlar.

Apaga la luz antes de acostarte.

Yatmaya gitmeden önce lambayı kapat.

¿Le importa si apago la luz?

Işığı kapatabilir miyim?

La luna no tiene luz propia.

Ay'ın kendi ışığı yoktur.

¿Quieres que deje la luz encendida?

- Işığı açık bırakmamı ister misin?
- Işığı açık bırakmamı ister misiniz?

De repente la luz se apagó.

Işık aniden söndü.

¿Por qué está la luz encendida?

Işık niçin açık?

Las plantas crecen hacia la luz.

Bitkiler güneş ışığına doğru yönelir.