Translation of "Temperatura" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Temperatura" in a sentence and their turkish translations:

- Primero tomemos tu temperatura.
- Midamos primero tu temperatura.

Önce senin ateşini ölçelim.

La temperatura decrece.

Isı düşüyor.

La temperatura bajó.

Sıcaklık düştü.

La temperatura cayó repentinamente.

Sıcaklık aniden düştü.

Mi temperatura es normal.

Benim vücut ısım normal.

La temperatura está subiendo.

Sıcaklık yükseliyor.

La temperatura promedio subió.

Ortalama sıcaklık yükseldi.

¿Qué temperatura hará mañana?

Yarın sıcaklık ne olacak?

Su temperatura es normal.

- Ateşi normal.
- Onun sıcaklığı normal.

¿Cuál es la temperatura?

Sıcaklık nedir?

Le tomé la temperatura.

Onun ateşini ölçtüm.

¿Puedo medirle la temperatura?

Ateşinize bakabilir miyim?

Pero la temperatura está bajando.

Fakat hava soğumaktadır.

¿Te has tomado la temperatura?

Ateşini ölçtün mü?

Te quiero tomar la temperatura.

Ben senin ateşini ölçmek istiyorum.

- Tienes fiebre.
- Estás con temperatura.

Senin ateşin var.

La temperatura cayó bajo cero.

Sıcaklık sıfırın altına düştü.

La temperatura bajó tres grados.

Sıcaklık üç derece düştü.

¿Cómo está la temperatura hoy?

Şu anda sıcaklık nedir?

La temperatura está muy alta.

Sıcaklık çok yüksek.

- ¿A qué temperatura debo cocinar esto?
- ¿A qué temperatura hay que cocinar esto?

Bunu hangi ısıda pişirmeliyim?

- ¿Y si te tomas la temperatura?
- ¿Por qué no te tomas la temperatura?

Neden ateşini ölçmüyorsun?

La temperatura puede bajar a -30°,

Sıcaklık burada eksi 30 dereceye kadar düşebiliyor.

Con el amanecer, la temperatura sube.

Şafağın sökmesiyle... ...sıcaklık tepeye fırlıyor.

Sistema de ventilación, temperatura y humedad

havalandırma, sıcaklık ve nem sistemi

La temperatura bajó en hartos grados.

Sıcaklık birkaç derece düştü.

La enfermera le tomó la temperatura.

Hemşire onun ateşini ölçtü.

Tomé mi temperatura cada seis horas.

Her altı saatte ateşimi ölçtüm.

Una enfermera me tomó la temperatura.

Bir hemşire ateşimi ölçtü.

¿Cuál es la temperatura promedio aquí?

Burada ortalama sıcaklık nedir?

¿Le tomaste la temperatura a Tom?

Tom'un ateşini ölçtün mü?

Mi madre me tomó la temperatura.

Annem ateşimi ölçtü.

¿Cuál es la temperatura del hielo?

Buz sıcaklığı nedir?

Anoche hubo un descenso repentino de temperatura.

Dün gece sıcaklıkta ani bir düşüş oldu.

Ahora, te voy a tomar la temperatura.

Şimdi ısınızı ölçeceğim.

La temperatura ha llegado a bajo cero.

Sıcaklık sıfırın altında düşmüş.

- La temperatura ahora es de menos diez grados.
- La temperatura ahora es de diez grados bajo cero.

Sıcaklık şu anda sıfırın altında on derece.

Me lleva poco tiempo recuperar mi temperatura corporal.

Bu yüzden vücut sıcaklığımı geri kazanmam uzun sürmüyor.

La potencia y la temperatura de los dispositivos.

ürettiği buhar miktarını değiştirebilirler.

La temperatura de hoy es setenta grados Fahrenheit.

Sıcaklık bugün yetmiş derece Fahrenheit'tır.

La temperatura cayó por debajo de cero anoche.

Sıcaklık dün gece sıfırın altına düştü.

La temperatura descendió a cinco grados bajo cero.

Sıcaklık sıfırın altında beş dereceye düştü.

La densidad del agua varía con la temperatura.

Suyun yoğunluğu sıcaklığa göre değişir.

La temperatura está a cuarenta grados bajo cero.

Sıcaklık sıfırın altında kırk derece.

Hoy la temperatura subió hasta 30 grados centígrados.

Bugün sıcaklık 30 santigrat dereceye kadar yükseldi.

La temperatura ahora es de menos diez grados.

Sıcaklık şu anda eksi on derece.

Y, al anochecer, la temperatura cae a -16 °C.

Gece olunca da eksi 16 derecelere kadar düşüyor.

El termómetro es un instrumento para medir la temperatura.

Termometre, sıcaklık ölçmek için bir araçtır.

Es difícil adaptarse a cambios repentinos en la temperatura.

Kendini sıcaklığın ani değişimlerine göre ayarlamak zordur.

La temperatura corporal es más alta por la tarde.

Vücut sıcaklığı öğleden sonra en yüksek düzeydedir.

Si dormimos, la temperatura corporal cae en unos grados.

Uyuduğumuzda vücut sıcaklığı birkaç derece düşer.

La temperatura más baja de hoy fue 3 ºC.

Bugünün en düşün sıcaklığı 3 santigrat dereceydi.

Un día la temperatura llegó hasta los 30 grados.

Bir gün 30 dereceydi.

La temperatura del cuerpo humano es aproximadamente 37 ºC.

İnsan vücudunun ısısı 37°C civarında gezinir.

Tom trató de ajustar la temperatura de la ducha.

Tom duşun sıcaklığını ayarlamaya çalıştı.

La temperatura es muy superior a la de ayer.

Bugün hava sıcaklığı düne göre çok daha yüksek.

Mi chaqueta es importante. Es lo que mantiene mi temperatura.

Ceketim benim için önemli. Burası bedenimi sıcak tuttuğum yer.

Para que caigan las sales y adquiera la temperatura ambiente,

Tuz çökeliyor, oda sıcaklığına geldiğinde

El agua hierve a la temperatura de 100 grados Celcius.

Su, 100 santigrat derece sıcaklıkta kaynar.

La leche hierve a más alta temperatura que el agua.

Süt sudan daha yüksek bir ısıda kaynar.

Este invierno, la temperatura es más alta que el promedio.

Bu kış sıcaklık ortalamanın üzerinde.

El cuerpo se adapta rápidamente a los cambios de temperatura.

Vücut ısı değişimlerine hızlıca adapte olur.

Los aumentos de temperatura crean las condiciones ideales para resfriarse.

Sıcaklık artışları soğuk algınlığına yakalanmak için ideal koşulları yaratır.

La temperatura corporal promedio de una oveja es de 39 °C,

Bir koyunun ortalama vücut sıcaklığı 38 derecedir.

- Por favor, comprueba que la carne está siendo cocinada a la temperatura correcta.
- Por favor, compruebe si la carne se está cocinando a la temperatura adecuada.

Lütfen etin doğru ısıda kızartılıp kızartılmadığını kontrol edin.

La temperatura promedio del último mes en Oxford fue de 18 °C.

Geçen ay Oxford'daki ortalama sıcaklık 18 dereceydi.

En el verano, la temperatura varía entre treinta y cuarenta grados Celsius.

Yazın, sıcaklık otuzla kırk santigrat arasında değişkenlik gösterir.

La piel del hombre es muy sensible a los cambios de temperatura.

- İnsan cildi sıcaklık değişikliklerine karşı çok duyarlıdır.
- İnsan cildi sıcaklık değişimlerine karşı çok hassastır.

Como la temperatura había aumentado, mi abrigo se ha convertido en una carga.

Sıcaklık arttığından beri, ceketim bir yük oldu.

Al dormir, las funciones corporales trabajan más lento y la temperatura corporal disminuye.

Siz uyurken bedensel işlevler yavaşlar ve vücut sıcaklığı düşer.

Ajustar la temperatura corporal de acuerdo con el entorno externo y tomar una esquina

vücut ısılarına dış ortama göre ayarlayıp bir köşeye çekilip

Ya se han publicado varios estudios referentes al incremento de la temperatura en la ciudad.

Şehirde sıcaklık artışı ile ilgili birkaç çalışma zaten yayınlandı.

Es el fin de una estación larga, cálida y seca. La temperatura diurna supera los 40 °C.

Uzun, susuz ve sıcak bir mevsimin sonuna gelinmiş. Gündüz sıcaklıkları 40 dereceyi aşıyor.

Determinada temperatura en el océano para su reproducción y migración, y parece que la ocupación de la

2000 yılında mevcut olmayacaklar ve toprağın işgali