Translation of "Ruedas" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Ruedas" in a sentence and their turkish translations:

Tus ruedas están desgastadas.

Senin lastiklerin aşınmış.

Su auto no tiene ruedas.

Onun arabasının tekerlekleri yok.

- ¿Viste la silla de ruedas del abuelo?
- ¿Has visto la silla de ruedas del abuelo?
- ¿Vieron la silla de ruedas del abuelo?

Dedemin tekerlekli sandalyesini gördün mü?

No necesito ninguna silla de ruedas.

Tekerlekli sandalyeye ihtiyacım yok.

Me encanta el patinaje sobre ruedas.

Ben pateni seviyorum.

Este coche italiano tiene tres ruedas.

Bu İtalyan otomobilinin üç tekerleği var.

Esto es una silla de ruedas.

Bu bir tekerlekli sandalye.

- ¿Viste la silla de ruedas del abuelo?
- ¿Has visto la silla de ruedas del abuelo?

Dedemin tekerlekli sandalyesini gördün mü?

Tom estaba en una silla de ruedas.

Tom bir tekerlekli sandalyedeydi.

No siempre he estado en silla de ruedas.

Hep tekerlekli sandalye kullanmadım.

Razón por la cual uso una silla de ruedas.

bu yüzden tekerlekli sandalye kullanıyorum.

Y mientras vemos las ruedas de las industrias deteniéndose,

Endüstrinin çarklarının durma noktasına gelmesini izlerken

Simplemente usaba más maquillaje, y todo iba sobre ruedas.

Biraz daha makyaj ve her şey tamam.

Soñó con un mundo de sillas de ruedas vacías.

O tekerlekli sandalyelerin boş olduğu bir dünya hayal ediyordu.

Las ruedas de este auto no tienen suficiente aire.

Bu arabanın lastiklerinin yeterli havası yok.

Está condenado a vivir en una silla de ruedas.

Tekerlekli sandalyede yaşamaya mahkûm.

El accidente dañó las ruedas delanteras de su coche.

Kaza, arabasının ön tekerlerine zarar verdi.

Y sujetadas abajo por un grupo de ruedas de trenes,

ve bir dizi tren tekerleği ile batırılan büyük şamandıralara ihtiyaç var

Había una mujer en silla de ruedas que quería hablar contigo.

Tekerlekli sandalyede seninle konuşmak isteyen bir kadın var.

El accidente obligó a Laila a moverse en silla de ruedas.

Kaza, Leyla'yı tekerlekli sandalyeye zorladı.

Tengo que empujar mi bici porque una de las ruedas está pinchada.

Lastiklerden biri boşaldığı için bisikletimi itmek zorundayım.

La ciudad está contaminada con ese humo negro producido por las máquinas con ruedas.

Şehir arabalar tarafından üretilen siyah dumanla kirletilmiş.

El anciano en la silla de ruedas me dijo que conocía a mi madre cuando era una adolescente.

Tekerlekli sandalyedeki yaşlı adam bana annemi gençken tanıdığını söyledi.