Translation of "Políticas" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Políticas" in a sentence and their turkish translations:

Mejores políticas públicas.

daha iyi kamu politikaları göreceksiniz.

Cruzando fallas políticas.

politik fay hatlarını geçebilmeli.

¿Quién hizo esas políticas?

O politikaları kim hazırladı?

Johnson defendió sus políticas.

Johnson kendi politikalarını savundu.

Las políticas están bastante claras.

Politikalar oldukça açık.

Sus políticas fueron demasiado agresivas.

Onun politikaları çok yenilikçi idi.

Debemos promover políticas, instituciones y prácticas

bizi topluluklar olarak birbirimize bağlayan düzenlemeler,

Yo era especialista en ciencias políticas

Siyaset bilimi mezunuyum

Las políticas del gobierno fracasaron miserablemente.

Hükümetin politikaları berbat bir şekilde başarısız oldu.

Cuyas políticas causan detención, separación y muerte,

neden olan ülkelerin vatandaşları olan bizler

De practicar, participar y de establecer políticas.

ve uyguladığımız yolu analiz etmeliyiz.

Para que podamos refinar nuestras elecciones políticas,

böylece kendi politik seçimlerimizi sadeleştirebiliriz

Las cuestiones políticas deben tener total independencia.

Siyasi meseleler tamamen bağımsız olmalı.

Para políticas y soluciones que sí pueden.

her türlü güçlü desteği sağlarlar.

Esas ideas políticas surgieron en la India.

O siyasi fikirler Hindistan'da ortaya çıktı.

Que todas estas políticas serían un terrible error

tüm bu politikaların ciddi hatalar olduğunu söyler

No tengo tiempo para participar en actividades políticas.

Siyasal etkinlikte bulunmak için zamanım yok.

E incluso crisis políticas lleva a crisis de refugiados.

ve hatta mülteci krizlerine yol açan politik krizleri...

El estado va a reformar sus políticas de drogas.

Devlet ilaç politikalarında reform yapacak.

Él condenó a aquellos que se opusieron a sus políticas.

Onun politikalarına karşı olanları mahkûm etti.

Sobre el racismo sistémico en EE. UU. y las políticas públicas.

ve kamu politikası hakkında çok şey öğrettiğimi söylerdi.

Siendo cuestionado por sus políticas, el candidato solo dio respuestas vagas.

Onun politikası hakkında soru sorulduğunda, aday sadece belirsiz cevaplar verdi.

Y entonces se me ocurrió: tenía que ver con políticas de justicia.

Sonra dank etti: bu adaletle ilgiliydi.

Suecia tiene generosas políticas de licencia parental y atención de los niños.

İsveç'in cömert ebeveyn izni ve çocuk bakımı politikaları vardır.

[Lucía] No es lo mismo discutir por las cuestiones privadas y las políticas.

Özel sorunları tartışmakla siyasi meseleleri tartışmak aynı şey değil.

Las reformas políticas tal vez mejoren las condiciones de vida de los pobres.

Siyasi reformlar yoksulların yaşam koşullarını iyileştirebilir.

- Adoptar la nueva política fue lo mejor que hizo esta compañía.
- Adoptar las nuevas políticas fue lo mejor que pudo hacer esta compañía.

Yeni politikayı benimsemek, bu şirketin şimdiye kadar yaptığı en iyi şeydi.