Translation of "Perdona" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Perdona" in a sentence and their turkish translations:

- ¡Perdoname!
- ¡Perdona!
- ¡Perdóname!

Beni affet!

- ¿Cómo dice?
- ¿Perdona?

Affedersiniz?

Tom te perdona.

Tom seni affeder.

Nada se perdona.

Hiçbir şey bağışlanmaz.

El amor no perdona.

- Sevgi affetmez.
- Aşk affetmez.

Perdona que lo diga.

Öyle söylediğim için beni affet.

Perdona por llegar tarde.

- Geç kaldığım için üzgünüm.
- Geç kaldığım için özür dilerim.

Perdona, te he asustado.

Affedersin, seni korkuttum.

Perdona, ¿lo puedes repetir?

Affedersiniz, bunu tekrarlayabilir misiniz?

Perdona, pero no olvides.

Affet, ama unutma.

- Perdona, pero ¿puedo pedirte una cosa?
- Perdona, pero ¿puedo preguntarte una cosa?

Affedersiniz fakat bir,şey sorabilir miyim?

Klava perdona a su esposo.

Klava kocasını affeder.

Perdona, pero ¿tú quién eres?

Pardon ama kimsin ki sen?

Se perdona mientras se ama.

Biri yaşadığı sürece bağışlar.

Perdona, creía que eras un camarero.

Özür dilerim, seni garson zannettim.

- Oye, te olvidas tu beso. Perdona, tus llaves.
- Oye, olvidaste tu beso. Perdona, tus llaves.

Hey öpücüğünü unuttun. Üzgünüm, anahtarlarınız.

Perdona, pero sin condón no lo haré.

Üzgünüm, bir prezervatif olmadan onu yapmayacağım.

Perdona, ¿puedes echarme una mano aquí, por favor?

Hey, lütfen bana burada yardım eder misin?

- Perdona, ¿cómo te llamas?
- Disculpame, ¿cómo te llamás?

Affedersin, adın ne?

- Perdone que le interrumpa.
- Perdona que te interrumpa.

Sözünüzü kestiğim için bağışlayın.

Perdona por interrumpirte, pero, ¿te importaría abrir la ventana?

Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm fakat pencereyi açar mısın?

Perdona a tus enemigos, pero nunca olvides sus nombres.

Düşmanlarını affet ama onların adlarını asla unutma.

- Perdón, ¿te hice esperar?
- Perdona, ¿te he hecho esperar?

Affedersin, beklettim mi?

- Perdona que llegue tarde.
- Lamento llegar tarde.
- Disculpe la tardanza.

Geç kaldığım için üzgünüm.

Perdona a tu enemigo, pero recuerda el nombre de ese bastardo.

Düşmanını affet ama o piçin adını unutma.

- Lo siento, no me acordaba para nada.
- Perdona, no me acordaba.

Üzgünüm, onu tamamen unutmuşum.

- Disculpe la molestia.
- Lamento molestarte.
- Perdón por molestarte.
- Perdona que te moleste.

Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm.

- Discúlpame. ¿Cuál es tu nombre?
- Perdona, ¿cómo te llamas?
- Disculpe, ¿cómo se llama?

Affedersiniz. Adınız nedir?

- Perdoname. ¿Dónde está la embajada americana?
- Disculpe. ¿Dónde está la embajada estadounidense?
- Perdona, ¿sabes dónde está la embajada estadounidense?

- Affedersiniz. Amerikan elçiliği nerede?
- Bakar mısınız? Amerikan Konsolosluğu nerede?

- Disculpe mi retraso.
- Perdón por el retraso.
- Perdona que llegue tarde.
- Lamento llegar tarde.
- Perdón por llegar tarde.
- Por favor, perdóneme por llegar tarde.
- Perdona por llegar tarde.
- Disculpe la tardanza.
- Lamento llegar tan tarde.
- Me disculpo por el retraso.
- Siento mucho el retraso.
- Perdone la tardanza.

- Geç kaldığım için üzgünüm.
- Lütfen geç geldiğimden dolayı beni affet.
- Geç kaldığım için özür dilerim.
- Geç kaldığım için beni bağışlayın.
- Geç kaldığım için bağışlayın.
- Geç kaldığım için beni affedin.
- Lütfen geç kalışımı bağışlayın.
- Lütfen geç geldiğim için beni bağışlayın.