Translation of "Moverse" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Moverse" in a sentence and their turkish translations:

¿Quieren moverse?

Harekete geçmek mi istersiniz?

No pudo moverse.

O hareket edemedi.

Tom dejó de moverse.

Tom hareket etmeyi durdurdu.

Procure no moverse tanto.

Çok hareket etmemeye çalış.

¿Le duele moverse así?

- Bu hareketi yapmak ağrı veriyor mu?
- Bu şekilde hareket edince ağrı oluyor mu?

Que apenas ve para moverse.

...hareket edemeyecek kadar kör.

Sé que vi algo moverse.

Bir şeyin hareket ettiğini gördüğümü biliyorum.

¿Sentiste a la tierra moverse?

Dünyanın hareket ettiğini hissettin mi?

Ellos tendrían que moverse rápido.

Onlar hızlı hareket etmek zorunda kalacaktı.

Pero fue criticado por moverse demasiado lento.

Ancak çok yavaş hareket ettiği için eleştirildi.

Cuando el avión está a punto de moverse

uçak tam hareket etmek üzereyken

Entonces, ¿cómo pueden moverse todos al mismo tiempo?

o zaman nasıl oluyorda hepsi aynı aynı anda hareket edebiliyor?

No podía moverse y tuvo que pedir ayuda.

O hareket edemiyordu ve yardım çağırmak zorunda kaldı.

Mario está tan enfermo que apenas puede moverse.

Mario o kadar hasta ki zorlukla hareket edebiliyor.

El caballo se paró y se negó a moverse.

At durdu ve daha ileriye gitmeyi reddetti.

La placa comienza a moverse. Pongamos uno más de esto

tabak hareket etmeye başlar. Bir tane daha koyalım bundan

Subieron al avión cuando el avión estaba a punto de moverse

uçağa bindiler uçak hareket etmek üzereyken

El soldado estaba herido en la pierna y no podía moverse.

Asker bacağından yaralanmıştı ve hareket edemiyordu.

El accidente obligó a Laila a moverse en silla de ruedas.

Kaza, Leyla'yı tekerlekli sandalyeye zorladı.

La cosa es que estas amigas, si quieren, pueden moverse muy rápido.

Şöyle ki bu ufaklıklar istediklerinde çok hızlı olabiliyorlar.

Para tener éxito en la ciudad, los animales deben aprender a moverse en la calle.

Şehirde başarılı olmak için... ...hayvanların caddelerde dolaşmayı öğrenmesi gerekir.

Pero necesita moverse. Su manada debe salir de la ciudad antes de que vuelva el tráfico matutino.

Ama çok oyalanmasa iyi eder. Sürüsü, sabah trafiği başlamadan kasabadan ayrılmalı.

- Al empezar a andar el barco, se mareó.
- Tan pronto como el barco comenzó a moverse, él se mareó.

Gemi hareket eder etmez, onu deniz tuttu.

De hecho, para moverse a cualquier velocidad el oso polar usa el doble de la energía que usan los demás mamíferos.

Aslında, herhangi bir hızda hareket etmek için kutup ayısı, çoğu diğer memelilerden iki katı daha fazla enerji harcar.