Translation of "Lento" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Lento" in a sentence and their turkish translations:

- Ella camina lento.
- Camina lento.

O yavaş yürüyor.

Muy lento

o kadar yavaş yani

Lento pero seguro.

Yavaş ve istikrarlı yarışı kazanır.

Es muy lento.

Çok yavaş.

Ayifanelang' ub' iyenzeka lento

Ayifanelang' ub' iyenzeka lento

El autobús es lento.

Otobüs yavaş.

El coche es lento.

Araba yavaş.

Mi ordenador es lento.

Bilgisayarım yavaş.

- "Rápido" es el contrario de "lento".
- "Rápido" es el antónimo de "lento".

Hızlı, yavaşın zıddıdır.

Si realmente te sientes lento,

Eğer gerçekten kendinizi halsiz hissediyorsanız,

Esto es lento y aburrido.

O yavaş ve sıkıcı.

¿Cómo podés ser tan lento?

Nasıl bu kadar yavaş olursun?

Tom está conduciendo demasiado lento.

Tom çok yavaş araç kullanıyor.

Caminé tan lento como pude.

Elimden geldiğince yavaş yürüdüm.

¿Por qué estuviste tan lento?

Neden çok yavaştın?

- Me parece que Tatoeba está lento hoy.
- Creo que Tatoeba está lento hoy.

Bugün Tatoeba'nın yavaş olduğunu düşünüyorum.

Me están haciendo pensar muy lento.

Düşünme hızımı çok yavaşlatıyorlar.

¿Podrías hablar más lento, por favor?

Lütfen biraz daha yavaş konuşur musun?

Tom habla más lento que Bill.

Tom Bill'den daha yavaş konuşur.

¿Puede hablar más lento por favor?

Biraz daha yavaş konuşabilir misin lütfen?

Me siento bien con algo más lento.

ben daha yavaş bir şeyle iyiyim.

Ha sido muy pequeño, muy lento, insuficiente.

Çok küçük, çok yavaş ve yeterli değil.

Pero fue criticado por moverse demasiado lento.

Ancak çok yavaş hareket ettiği için eleştirildi.

Los cuerpos crecen lento y mueren rápido.

Bedenler yavaş yavaş büyür, çabucak ölür.

Tom me pidió que hablara más lento.

Tom daha yavaş konuşmamı istedi.

El tiempo trascurrió muy lento esta semana.

Bu hafta zaman çok yavaş geçti.

Me gusta el ritmo lento de esta canción.

Ben bu şarkının yavaş ritminden hoşlanıyorum.

Eres más lento que el caballo del malo.

Bir caninin atından daha yavaşsın.

Me gusta el ritmo lento de esa canción.

- O şarkının yavaş ritmini severim.
- Ben o şarkının yavaş ritminden hoşlanıyorum.

Y la gente empieza a reír; lento pero seguro.

insalar yavaş yavaş ama içten şekilde gülmeye başladı.

GG: Tienen alas más grandes entonces baten más lento.

GG: Yani daha geniş kanatları var, o yüzden daha yavaş çırpıyorlar.

Así que si el transporte fuera mucho más lento

yani aslında ulaşım çok daha yavaş olmuş olsaydı

Él es lento para tomar decisiones, pero rápido actuando.

O, karar vermede yavaş fakat eylem yapmada hızlıdır.

- Internet está muy lenta.
- El Internet está muy lento.

İnternet çok yavaş.

Es enorme y es lento: pensamos en gigatones y siglos.

Devasa ve yavaş ilerliyor -- millyar ton ve yüzyıllar.

Introducir ideas democráticas en aquel país será un proceso lento.

Demokratik fikirlerin o ülkeye tanıtılması yavaş bir süreç olacak.

Ya estaba oscuro, así que conduje muy lento por precaución.

Hava artık kararmıştı, bu yüzden önlem olarak çok yavaş sürdüm.

Era un tren muy lento. Se paraba en cada pequeña estación.

Çok yavaş bir trendi. Her küçük istasyonda durdu.

Por favor, hierve a fuego lento las alubias durante un rato.

Lütfen düşük ısıda fasulyeleri bir süre kaynatın.

Le hice una señal al auto para que fuera más lento.

Arabaya yavaş gitmesi için sinyal verdim.

¿Te puedes acordar de lo lento que solía ser el Internet?

İnternetin ne kadar yavaş olduğunu hatırlıyor musun?

Al dormir, las funciones corporales trabajan más lento y la temperatura corporal disminuye.

Siz uyurken bedensel işlevler yavaşlar ve vücut sıcaklığı düşer.

Comparado con el baloncesto, el béisbol quizás se considere un poco lento y aburrido.

Basketbolla karşılaştırıldığında, beyzbolun biraz yavaş ve sıkıcı olabileceği düşünülebilir.

Cuanto más tiempo dejes cocer a fuego lento la salsa de tomate, más sabrosa estará.

Domates sosunu ne kadar uzun kaynatırsan o kadar lezzetli olur.

Pero es un camino, aunque lento.  Eso será un problema para la medicina, con este calor.

Ama burası oldukça yavaş bir güzergâh ve de havanın sıcak olması ilaçlar için bir sorun.

El primer día de la Batalla de Wagram, el Emperador criticó a Davout por su lento ataque.

Wagram Savaşı'nın ilk gününde İmparator, Davout'u yavaş saldırısı nedeniyle eleştirdi.

La caballa sabe bien tanto si la cocinas a fuego lento como si la asas a la parrilla.

Uskumru kaynatsanda ya da ızgara yapsanda iyi tad verir.

El progreso ha sido sin dudas lento, en cuanto a lo que concierne a la vida social de la gente.

İlerleme insanların sosyal hayatı söz konusu olduğunda bugüne kadar olduğu gibi, gerçekten çok yavaş olmuştur.

- ¿Podría hablarme un poco más despacio?
- ¿Podría hablar más despacio?
- ¿Podría hablar más despacio, por favor?
- ¿Podría hablar un poco más despacio?
- ¿Podrías hablar más lento, por favor?
- ¿Le importaría hablar más despacio, por favor?
- ¿Podés hablar un poco más lento?
- ¿Podéis hablar más despacio?
- ¿Puede hablar más despacio?

- Biraz daha yavaşça konuşabilir misin?
- Daha yavaş konuşabilir misiniz?
- Biraz daha yavaş konuşabilir misiniz?
- Biraz daha yavaş konuşur musun?
- Lütfen biraz daha yavaş konuşur musun?