Translation of "Mensaje" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Mensaje" in a sentence and their turkish translations:

- Te mando un mensaje.
- Te mandaré un mensaje.
- Os mando un mensaje.
- Os mandaré un mensaje.
- Le mando un mensaje.
- Le mandaré un mensaje.
- Les mando un mensaje.
- Les mandaré un mensaje.

Sana mesaj göndereceğim.

- Deje un mensaje.
- Deja un mensaje.

Mesaj bırak.

Mensaje automático.

Otomatik mesaj.

- ¿Quieres dejar un mensaje?
- ¿Querrías dejar un mensaje?

Bir mesaj bırakmak ister misiniz?

- Tienes un mensaje.
- Hay un mensaje para ti.

- Size bir mesaj var.
- Sana bir mesaj var.
- Mesajın var.

- ¿Querés mandar un mensaje?
- ¿Quieres mandar un mensaje?

Bir mesaj göndermek ister misin?

- ¿Recibió Tom mi mensaje?
- ¿Tom recibió mi mensaje?

Tom mesajımı aldı mı?

¿Escuchaste su mensaje?

Onun mesajını dinledin mi?

Oí el mensaje.

Mesajı duydum.

¿Recibiste el mensaje?

Mesajı aldın mı?

Tienes un mensaje.

Mesajın var.

Tengo un mensaje.

Bir mesajım var.

Dejó un mensaje.

Bir mesaj bıraktı.

¿Recibisteis mi mensaje?

Mesajımı aldınız mı?

- ¿Puedo dejar un mensaje?
- ¿Le puedo dejar un mensaje?

Ben bir mesaj bırakabilir miyim?

- Han recibido tu mensaje.
- Tu mensaje ha sido recibido.

Mesajınız alınmıştır.

- ¿Le gustaría dejarle un mensaje?
- ¿Quiere dejarle un mensaje?

Ona bir mesaj bırakmak ister misiniz?

- Mándale un mensaje a Tom.
- Mándele un mensaje a Tom.
- Mándenle un mensaje a Tom.

Tom'a bir mesaj gönder.

- Tom quería mandar un mensaje.
- Tom quiso mandar un mensaje.

Tom bir mesaj göndermek istedi.

- Acabo de recibir tu mensaje.
- Acabo de recibir vuestro mensaje.

Mesajını henüz aldım.

- ¿Tienes algún mensaje para mí?
- ¿Tenéis algún mensaje para mí?

Benim için bir mesajın var mı?

El mensaje es claro.

Mesaj net.

Quiero dar un mensaje

Bir mesaj da vermek istiyorum

¿Puedo tomar su mensaje?

Ben bir mesaj alabilir miyim?

Te dejé un mensaje.

Sana bir mesaj bıraktım.

¿Quiere dejarle un mensaje?

Ona bir mesaj bırakmak ister misiniz?

¿Puedo dejar un mensaje?

Ben bir mesaj bırakabilir miyim?

Necesito dejar un mensaje.

Mesaj bırakmalıyım.

Recibí tu mensaje ayer.

Dün mesajını aldım.

¿Puedes descifrar el mensaje?

Mesajı deşifre edebilir misin?

¿Cuál es el mensaje?

Mesaj nedir?

Tom recibió otro mensaje.

Tom başka mesaj aldı.

Gracias por su mensaje.

- Mesajın için teşekkürler.
- Mesajın için sağ ol.

Y el mensaje decía:

Ve mesajda, şöyle yazıyordu:

Tiene usted un mensaje.

Bir mesajınız var.

Le envió un mensaje.

O ona bir mesaj gönderdi.

Tengo un último mensaje inspirador.

İlham verici ufak bir bitiş mesajım var.

Por eso mi mensaje es:

Benim mesajım şu ki:

La hembra recibe el mensaje.

Dişi, mesajı alıyor.

Hay un mensaje para ti.

Sana bir mesaj var.

No quiero dejar un mensaje.

Bir mesaj bırakmak istemiyorum.

Alguien quiere enviar un mensaje.

Biri bir mesaj göndermek istiyor.

Tom me mandó un mensaje.

Tom bana bir mesaj gönderdi.

Hay un mensaje para usted.

Size bir mesaj var.

El mensaje estaba en francés.

Mesaj Fransızcaydı.

Este mensaje es para ella.

Bu mesaj onun için.

¿Para quién es este mensaje?

Bu mesaj kimin için?

Solo les dejé un mensaje.

Ben sadece onlara bir mesaj bıraktım.

Alguien me dejó un mensaje.

Birisi bana bir mesaj bıraktı.

Este mensaje es para él.

Bu mesaj onun için.

Este mensaje no tiene sentido.

Bu mesaj mantıklı değildir.

¿Tiene algún mensaje para mí?

- Benim için herhangi bir mesajınız var mı?
- Benim için hiç mesajın var mı?
- Bana hiç mesajın var mı?

Él le envió un mensaje.

Ona bir mesaj gönderdi.

Me envió un mensaje de texto.

bana mesaj attı.

El primer mensaje que quiero dar,

Vermek istediğim birinci mesaj

La moraleja de este mensaje es

Yani burada çıkarılması gereken mesaj şu:

¿Con qué mensaje tenemos que quedarnos?

Yani buradan çıkarılması gereken mesaj:

Me envió un mensaje de nuevo.

bana tekrar mesaj gönderdi.

Él no ha dejado ningún mensaje.

O, herhangi bir mesaj bırakmadı.

Le daré tu mensaje cuando llegue.

Geldiğinde mesajınızı ona ileteceğim.

Le transmití el mensaje a ella.

Mesajı ona ilettim.

Tom dejó un mensaje para Mary.

Tom Mary için bir mesaj bıraktı.

Tom tiene un mensaje para Mary.

Tom'un Mary için bir mesajı var.

Él me mandó un mensaje corto.

O, bana kısa bir not gönderdi.

¿Puedo dejar un mensaje, por favor?

Bir mesaj bırakabilir miyim, lütfen?

«¿Quiere dejar un mensaje?» «No, gracias.»

"Bir mesaj bırakmak ister misiniz?" "Hayır, teşekkürler."

¿Por qué estoy escribiendo este mensaje?

Neden ben bu mesajı yazıyorum?

Hoy recibí un mensaje del pasado.

Bugün geçmişten bir haber aldım.

Quisiera dejar un mensaje para Tom.

Tom'a bir mesaj bırakmak isterim.

Tengo un mensaje suyo para vosotros.

Sizin için ondan bir mesajım var.

Mamá me ha dejado un mensaje.

Annem bana bir mesaj bıraktı.

Mi madre me dejó un mensaje.

Annem bana bir mesaj bıraktı.

El mensaje está escrito en francés.

Mesaj Fransızca yazılmış.

Tengo un mensaje importante para Tom.

Tom için önemli bir mesajım var.

Había un mensaje para mí, ¿verdad?

Benim için bir mesaj vardı, değil mi?

Tom envió un mensaje a Mary.

Tom, Mary'ye mesaj attı.

Hay un mensaje urgente para ti.

Senin için acil bir mesaj var.

A ellos les gustó su mensaje.

Onlar onun mesajını sevdiler.

Le trasladé el mensaje a él.

Mesajı ona taşıdım.

No me ha llegado tu mensaje.

- Mesajın bana gelmedi.
- Mesajınız bana ulaşmadı.

Le mandé un mensaje a Tom.

Tom'a mesaj attım.

Sé lo fuerte que era ese mensaje.

Bu mesajın ne kadar kuvvetli olduğunu biliyordum.

Él me dio el mensaje por teléfono.

Mesajı bana telefonla gönderdi.

Quiero mandarle un mensaje codificado a Tom.

Tom'a bir kodlu mesaj göndermek istiyorum.

Tom no pudo descifrar el mensaje secreto.

Tom gizli mesajın şifresini çözemedi.

Hágame el favor de tomar un mensaje.

Lütfen benim için not alın.

Me pidieron que te entregara un mensaje.

Sana bir mesaj vermem istendi.

Tom está mandando un mensaje a Mary.

Tom Mary'ye bir mesaj gönderiyor.

Necesito la clave para descifrar este mensaje.

Bu mesajı deşifre etmek için anahtara ihtiyacım var.

Tom le envió un mensaje a Mary.

Tom Mary'ye bir mesaj gönderdi.

Tom le dejó un mensaje a Mary.

Tom Mary'ye bir mesaj bıraktı.

Tom le entregó un mensaje a Mary.

Tom Mary'ye bir mesaj verdi.

Me transmitió el mensaje con el corazón roto

Bu mesajı, kırık bir kalple,

Me gustaría concluir con un importante mensaje final.

Konuşmamı son ve büyük bir mesajla sonuçlandırayım.

El mensaje inicial tenía que tener tres cosas:

Gelen mesaj üç kuralı taşımalıydı: