Translation of "Matado" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Matado" in a sentence and their turkish translations:

Confieso haberlo matado.

Onu öldürdüğümü itiraf ediyorum.

Nadie me ha matado aún.

Henüz kimse beni öldürmedi.

¿Alguna vez has matado a alguien?

Hiç birini öldürdün mü?

Creo que Tom se ha matado.

Bence Tom kendini öldürdü.

Él fue matado de forma instantánea.

O derhal öldürüldü.

Tom admitió que había matado a Mary.

Tom Mary'yi öldürdüğünü itiraf etti.

Podría haberte matado, pero no lo hice.

Seni öldürebilirdim, ama yapmadım.

Tom confesó haber matado a su mujer.

Tom karısını öldürdüğünü itiraf etti.

¿Alguna vez has matado a un león?

Hiç aslan öldürdün mü?

Tom alegó no haber matado a nadie.

Tom herhangi birini öldürmediğini iddia etti.

Podrías haberme matado, pero no lo hiciste.

Beni öldürebilirdin ama öldürmedin.

¿Por qué has matado a la serpiente?

Yılanı neden öldürdün?

Han matado casi 1500 leopardos desde el 2014.

2014 yılından bu yana yaklaşık 1.500 pars öldürüldü.

Pensé que el enemigo había matado a Tom.

Düşmanın Tom'u öldürdüğünü düşündüm.

No creemos que Tom haya matado a María.

Tom'un Mary'yi öldürdüğünü düşünmüyoruz.

Melanie ha matado una araña con su mano.

Melanie eliyle bir örümcek öldürdü.

Dios ha muerto, y nosotros lo hemos matado.

Tanrı öldü ve onu biz öldürdük.

- ¿Acaso lo mataste?
- ¿La mataste?
- ¿La has matado?

- Onu öldürdün mü?
- Öldürdün mü onu?

Tom confesó que él había matado a Mary.

Tom Mary'yi öldürdüğünü itiraf etti.

- Nunca maté a nadie.
- Nunca he matado a nadie.

Ben kimseyi öldürmedim.

No creo que él haya matado a esos hombres.

Onun bu adamları öldürdüğünü zannetmiyorum.

Pensé que te habían matado. Me alegro de haberme equivocado.

Senin öldürüldüğünü düşündüm. Yanıldığıma memnun oldum.

Y más importante para mí, podrían haber matado a su abogado.

Benim için daha da fazlası, avukatı da vurulurdu.

La hambruna había matado a más de 36 millones de personas.

Kıtlık 36 milyondan fazla insanı öldürmüştü.

Sólo como la carne de animales que yo haya matado personalmente.

- Ben sadece bizzat öldürdüğüm ve parçaladığım hayvanlardan et yerim.
- Sadece kendi öldürdüğüm ve parçaladığım hayvanların etini yerim.

El trabajo duro nunca ha matado a nadie. ¡¿Pero para qué arriesgarse?!

Zor iş kimseyi öldürmedi. Ama risk almak neden?!

- Tom nunca mató a nadie.
- Tom no ha matado nunca a nadie.

Tom asla kimseyi öldürmedi.

Iba a matar lo que pudo haber matado y después de un tiempo

öldürebildiğini öldürüp bir süre sonra kendisi de yok olacaktı

Tom quería la muerte de Mary porque ella había matado a sus hijos.

Tom, Mary'nin ölmesini istiyordu çünkü Mary onun çocuklarını öldürmüştü.

- A mi canario lo mató un gato.
- Mi canario fue matado por un gato.

Benim kanarya bir kedi tarafından öldürüldü.

- Tom confesó que él había matado a Mary.
- Tom confesó haber asesinado a Mary.

Tom Mary'yi öldürdüğünü itiraf etti.

Tom escondió el cuchillo con el que había matado a Mary en la habitación de John.

Tom Mary'yi öldürdüğü bıçağı John'un yatak odasına sakladı.

¿Usted en verdad no piensa en serio que Tom se hubiera matado a sí mismo, no es así?

Tom'un kendini öldüreceğini gerçekten düşünmüyorsun, değil mi?

Tom asesinó a Mary porque descubrió que ella había iniciado el incendio que había matado a su familia.

Tom ailesini öldüren yangını onun başlattığını öğrendiği için Mary'yi öldürdü.

Y creo que esa es una de las razones por las que ningún orangután ha matado a un ser humano.

tarihte orangutan kaynaklı hiç insan ölümü olmamasının sebebi bence bu.