Translation of "Mancha" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Mancha" in a sentence and their turkish translations:

Esta mancha no sale.

Bu leke çıkmaz.

Tu cuello tiene una mancha.

- Yakanda bir leke var.
- Senin yakanda leke var.

El mantel tiene una mancha.

Örtüde bir leke var.

Hay una mancha de grasa.

Bir yağ lekesi var.

No pude quitar la mancha.

Lekeyi ovarak çıkaramadım.

¿De qué es esta mancha púrpura?

Bu mor leke nedir?

Al principio, es solo una mancha amorfa,

İlk başta şekilsiz bir leke oluşturuyorlar.

Esta mancha de tinta no se quita.

Bu mürekkep lekesi yıkayarak çıkmaz.

La mancha de tinta no se sale.

Mürekkep lekesi, yıkayarak çıkarılamaz.

Esa mancha no se borra nunca más.

Bu leke asla çıkmayacak.

La mancha de café era difícil de quitar.

Kahve lekesini çıkarmak zordu.

Pude cruzar a nado el Canal de la Mancha.

İngiliz kanalını yüzerek geçmeyi başardım.

La mancha desapareció después de que lavásemos la camisa.

Biz gömleği yıkadıktan sonra leke kayboldu.

El barco se acercaba al canal de la Mancha.

Gemi Manş Denizine yaklaşıyordu.

¿La mancha de café va a arruinar la alfombra?

Kahve lekesi halıyı mahvedecek mi?

Me la pasaba frente al espejo observando cada nueva mancha

yeni nokta oluşunca aynaya bakıyordum

El chico tiene una mancha de tinta en la remera.

Çocuğun gömleğinde bir boya lekesi var.

El Canal de la Mancha separa a Inglaterra y Francia.

Manş denizi İngiltere'yi ve Fransa'yı ayırmaktadır.

Más vale vergüenza en el rostro que mancha en el corazón.

Yüzdeki utanma, kalpteki lekeden daha değerlidir.

La mancha en la bata de laboratorio se debe al nitrato de plata.

Laboratuvar önlüğündeki leke gümüş nitrat yüzünden.