Translation of "Cuello" in Turkish

0.042 sec.

Examples of using "Cuello" in a sentence and their turkish translations:

Me duele el cuello.

Boynum ağrıyor.

¿Tiene cuello tu abrigo?

Senin ceketinin bir yakası var mı?

- Quita tus manos de mi cuello.
- Quítame las manos del cuello.

Ellerini boğazımdan çek!

Se lo colgó del cuello

Böyle asıyordu boynuna

Tu cuello tiene una mancha.

- Yakanda bir leke var.
- Senin yakanda leke var.

Él me agarró del cuello.

O, beni boynumdan yakaladı.

El collar irritó su cuello.

Yaka onun boynunu yıprattı.

Me aprieta mucho este cuello.

Bu yaka çok sıkı.

Él me besó el cuello.

O boynumu öptü.

Tiene un cuello muy largo.

Uzun bir boynu var.

Tom se aflojó su cuello.

Tom yakasını gevşetti.

En la parte trasera del cuello.

...bir tanrısı olduğunu unutmayalım.

Me picó justo en el cuello.

Boynumdan soktu.

Cogí al gato por el cuello.

Kediyi boynundan yakaladım.

Tengo un dolor en mi cuello.

Başım belada.

Estoy hasta el cuello de trabajo.

Boğazıma kadar işe batmış vaziyetteyim.

Quiero apretar el cuello de Tom.

Tom'un boynunu sıkmak istiyorum.

Necesito una camisa de cuello duro.

Sert yakalı bir gömleğe ihtiyacım var.

Me duele el cuello un poco.

Boynum biraz acıyor.

Me levanté con el cuello rígido.

Bir boyun tutulmasıyla uyandım.

Me compré una chaqueta sin cuello.

Yakasız bir ceket aldım.

Tom está endeudado hasta el cuello.

Tom gırtlağına kadar borçludur.

Una erupción reventó en su cuello.

Onun boynunda isilik döktü.

¿Cómo está el cuello de Tom?

Tom'un boynu nasıl?

- No arriesgues tu cuello por algo tan ridículo.
- No juegues tu cuello por algo tan absurdo.

Aptalca bir şey yüzünden hayatını tehlikeye atma.

Se rompió el cuello en el accidente.

Kazada boynunu kırdı.

Él atrapo al carterista por el cuello.

Yankesiciyi yakasından yakaladı.

El agua nos llegó hasta el cuello.

Su boynumuza kadar çıktı.

Me gustaría retorcerle el cuello a Tom.

Tom'un boynunu sıkmak istiyorum.

Tom agarró a Mary por el cuello.

Tom, Mary'yi yakasından yakaladı.

Las jirafas tienen el cuello muy largo.

Zürafaların çok uzun boyunları var.

Ella lleva una bufanda alrededor del cuello.

Onun boynunda bir eşarbı var.

Y ahora miren la piel sobre el cuello

Boynuna bir bakın,

El caballo se rompió el cuello al caerse.

Düşen at boynunu kırdı.

Tom le retorció el cuello a la gallina.

Tom tavuğun boynunu kopardı.

Tom le besó en el cuello a María.

Tom Mary'yi boynundan öptü.

Una jirafa estira su cuello para conseguir comida.

Bir zürafa yiyeceğini almak için boynunu uzatır.

La policía agarró al ladrón por el cuello.

Polis hırsızı yakasından yakaladı.

Ella puso sus brazos alrededor de su cuello.

O kollarını onun boynuna attı.

Tenía distensión de las venas del cuello, cejas sudorosas,

boyun damarları şişti, alnı terledi,

Quería proteger mi cuello. Así que puse mi brazo

Boynumu korumak istiyordum. Bu yüzden kolumu uzattım,

El gato llevaba un listón alrededor de su cuello.

Kedinin boynunun etrafında kurdele vardı.

Uno de los detectives lo agarró por el cuello.

Dedektiflerden biri onu boynundan yakaladı.

- A Tom se le rompió el cuello en un accidente de esquí.
- Tom se rompió el cuello en un accidente de esquí.

Tom bir kayak kazasında boynunu kırdı.

La muchacha llevaba una larga bufanda alrededor de su cuello.

Kızın boynunun etrafında uzun bir eşarp vardı.

Los trabajadores de cuello blanco se enfrentan a muchas dificultades.

Beyaz yakalı işçiler birçok güçlüklerle karşı karşıya.

- Estoy hasta el cuello con el trabajo.
- Estoy saturado de trabajo.

- Başımda bir ton iş var.
- Başımı kaşıyacak vaktim yok.

Tom agarró a Mary del cuello y la empezó a estrangular.

Tom Mary'yi boğazından yakaladı ve onu boğmaya başladı.

Era difícil resistir el impulso de retorcerle el cuello a Tom.

Tom'un boynunu sıkma dürtüsüne karşı koymak zordu.

Que podía llevar alrededor de su cuello en la sala de partos.

bu kolyeyi doğum sırasında da taksın diye.

Ataques en Krasny y en Smolensk, donde fue herido en el cuello.

- Krasny'de ve Smolensk'te boynundan yaralandığı saldırılara öncülük etti.

Tom se rompió el cuello al caer por un tramo de las escaleras.

Tom merdivenlerden düşerek boynunu kırdı.

Y liderando los asaltos a Jaffa y Acre ... donde recibió un disparo en el cuello

ve Yafa ve Akka'ya yönelik saldırılara öncülük etti ... boynundan vurulduğu

La escasez de ingenieros es el mayor cuello de botella para el desarrollo de nuestra compañía.

Mühendis sıkıntısı şirketimizin gelişimine büyük dar boğaz.

Los hombres de aquella cultura consideran atractivas a las mujeres que tienen el cuello extremadamente largo.

O kültürün erkekleri için, aşırı uzun boyunlu kadınlar çekici olarak kabul edilir.

Tom estuvo hasta el cuello en deudas por un tiempo, pero ahora está de pie otra vez.

Tom bir süre fena hâlde borç içindeydi ama tekrar kendi ayakları üzerinde duruyor.

¡Orna tu cuello con un brillante collar, tu pecho con una radiante fíbula, tu frente con una diadema de flores!

Boynunu parlak bir kolyeyle, göğsünü ışıl ışıl bir broşla, alnını çiçekten bir taçla süsle!

Esas sombras aparecieron de una forma similar a la de un dinosaurio gigante, con un cuello largo y una mandíbula muy grande, sin dientes.

Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.