Translation of "Lidiar" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Lidiar" in a sentence and their turkish translations:

Tenemos que lidiar con la seriedad

ciddiyetle mücadele etmeliyiz

Y tuve que lidiar con ellos,

ve onlarla baş etmek zorunda kaldım,

Ahora, tenemos que lidiar con esto.

Şimdi bunu halletmemiz gerekiyor.

No puedo lidiar con esto ahora.

Şu an bununla uğraşamam.

Me pregunté cómo podía lidiar con esto.

Bununla nasıl başa çıkacağımı merak ediyordum.

Las cargas terminarán. ¿Con qué vas a lidiar?

yükleri olur biter. Ne uğraşacaksın yahu

Debería haber sido capaz de lidiar con Tom.

Tom'la başa çıkabilmeliydim.

Pienso que seré capaz de lidiar con eso.

Bunun üstesinden gelebileceğimi düşünüyorum.

Para poder lidiar con las vulnerabilidades del Tipo 2a.

tüm bu Tip 2a zayıflıklarıyla başa çıkabilmek için.

Tom no tiene ni idea de cómo lidiar con este problema.

Tom'un bu sorunla nasıl baş edeceği hakkında hiçbir fikri yok.

Para lidiar con el brote de pandemia en una cárcel de Maryland,

Maryland hapishanesindeki salgının patlak vermesiyle uğraşırken

Tom está teniendo problemas para lidiar con el hecho de que su hijo cometiera suicidio.

Tom oğlunun intihar etmesi gerçeğiyle başa çıkmada sorun yaşıyor.

Pero el general cartagines también se ve forzado a lidiar con revueltas en el sur de Iberia.

Ancak aynı zamanda Kartacalı general Güney Iberya'da ki isyanlarla boğuşmak zorunda kalıyor.

La abrumó una gran masa de ofiuras y no parecía segura de qué hacer o cómo lidiar con ellas.

Bir sürü yılan yıldızı istilaya geliyor. Ne yapacağından, nasıl başa çıkacağından emin değil gibi.