Translation of "Jim" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Jim" in a sentence and their turkish translations:

- Ellos lo llaman Jim.
- Le llaman Jim.

- Onu Jim diye çağırırlar.
- Ona Jim derler.

- Jim no vendrá hoy.
- Hoy no vendrá Jim.

Jim bugün gelmeyecek.

Jim es canadiense.

Jim Kanadalıdır.

¿Dónde está Jim?

Jim nerede?

- "¿Quién es él?" "Es Jim."
- "¿Quién es?" "Es Jim."

- "O kim?" " O Jim."
- "O kimdir?" "O Jim'dir."

- Jim dejó París ayer.
- Jim se fue ayer de París.

Jim dün Paris'ten ayrıldı.

Vinieron todos menos Jim.

Jim'den başka herkes geldi.

Compré chocolate para Jim.

Jim için çikolata aldım.

Jim levantó la mano.

Jim elini kaldırdı.

Jim me llamó cobarde.

Jim bana korkak dedi.

Jim dejó París ayer.

Jim dün Paris'ten ayrıldı.

Jim abre la puerta.

Jim kapıyı açar.

Cierra la ventana, Jim.

Pencereyi kapa, Jim.

Jim, cierra la ventana.

Jim, pencereyi kapat.

- Jim es la abreviatura de James.
- Jim es el diminutivo de James.

Jim James'in kısa şeklidir.

- Jim no es abogado, es médico.
- Jim no es abogado, sino médico.

Jim bir avukat değil fakat bir doktordur.

Jim debe ser hospitalizado inmediatamente.

Jim, derhal hastaneye yatırılmalı.

"¿Quién es él?" "Es Jim."

"O kimdir?" "O Jim'dir."

Jim está regando el jardín.

Jim bahçeyi suluyor.

Jim está aprendiendo a manejar.

Jim araba sürmeyi öğreniyor.

Ojalá Jim se portara bien.

Keşke Jim kendisi gibi davransa.

Corro tan rápido como Jim.

Jim kadar hızlı koşarım.

Jim insiste en su opinión.

Jim kendi görüşünde ısrar ediyor.

Jim me pidió un taxi.

Jim bana bir taksi çağırdı.

Jim no ha venido todavía.

Jim henüz gelmedi.

- Jim agarró por el brazo a Julie.
- Jim cogió a Julie por el brazo.

Jim Julie'yi kolundan yakaladı.

Tom es tan alto como Jim.

Tom Jim kadar uzundur.

A Jim le gusta el médico.

Jim doktoru seviyor.

Jim es un hombre de palabra.

Jim sözünün adamı.

Jim está loco por su novia.

Jim kız arkadaşını çok seviyor.

Jim debe ir inmediatamente al hospital.

Jim hemen hastaneye gitmelidir.

Le escribí una carta a Jim.

Jim'e bir mektup yazdım.

¿Desde cuándo conoces a Jim Robinson?

Ne zamandan beri Jim Robinson'u tanıyorsunuz?

Jim la acompañó en el piano.

Jim, ona piyanoda eşlik etti.

A Jim ha sabido gustarle Japón.

Jim Japonya'yı sevmeyi öğrendi.

Jim respondió mi pregunta sin dificultad.

Jim zorlanmadan sorumu yanıtladı.

Jim conducía su coche, silbando alegremente.

Jim neşeyle ıslık çalarak arabasını sürdü.

Jim se ha ido a Londres.

Jim Londra'ya gitti.

Jim va al colegio en bus.

Jim okula otobüsle gider.

¿Sabes dónde están Jim y Nancy?

Jim ve Nancy'nin nerede olduklarını biliyor musunuz?

Jim se quedó en mi casa.

Jim benim evimde kaldı.

Jim también viene a la fiesta.

Partiye Jim de geliyor.

Conozco a Jim desde que éramos niños.

Çocukluğumuzdan beri Jim'i tanıyorum.

Jim le escribió la carta a Betty.

Jim mektubu Betty'ye yazdı.

¿Alguien más le vio aparte de Jim?

Jim'den başka onu gören biri var mı?

Jim todavía no ha vuelto a casa.

Jim henüz eve dönmedi.

No puedo correr tan rápido como Jim.

Jim kadar hızlı koşamam.

Jim pudo oír a quien ella llamo .

Jim onun kime telefon ettiğini duyabiliyordu.

Jim y él nacieron el mismo año.

Jim onunla aynı yıl doğdu.

Jim fue capaz de contener su enojo.

Jim öfkesine hâkim olabildi.

Pillaron a Jim copiando durante el examen.

Jim sınavda kopya çekerken yakalandı.

Jim dijo que no le importaría esperarnos.

Jim bizi beklemesinin bir sakıncası olmayacağını söyledi.

Jim me prometió no venir otra vez.

Jim tekrar gelmeyeceğine bana söz verdi.

A Jim le gusta tocar la batería.

Jim davul çalmayı seviyor.

Jim no es lo que solía ser.

Jim eskiden olduğu gibi değil.

La chica hablando con Jim es Mary.

Jim ile konuşan kız Mary'dir.

Jim no ha ido nunca al extranjero.

Jim hiç yurt dışında bulunmadı.

Conozco a Jim desde que era pequeño.

Ben, çocukluğumdan beri Jim'i tanıyorum.

- Jim siempre se aleja de los problemas a toda costa.
- Jim siempre rehúye los problemas por cualquier medio.

Jim, her ne pahasına olursa olsun her zaman beladan kaçınır.

Pat va a ir al cumpleaños de Jim.

Pat Jim'in doğum günü partisine gidiyor.

A Jim no le gustan las manzanas, ¿verdad?

Jim elma sevmez, değil mi?

Contactaré a Jim y le pediré que venga.

Jim'le temasa geçeceğim ve uğramasını rica edeceğim.

Perdimos de vista a Jim entre la multitud.

Biz kalabalıkta Jim'i gözden kaybettik.

Jim lleva en la cabeza un sombrero blanco.

Jim'in başında beyaz bir şapkası var.

Jim insinuó que el profesor podía estar equivocado.

Jim öğretmenin yanılabileceğini öne sürdü.

Jim salió, pero Mary se quedó en casa.

Jim dışarı gitti, ama Mary evde kaldı

Jim se jactó de haber aprobado el examen.

Jim sınavı geçmekle öğünüyor.

Jim se comportó muy extraño todo el día.

- Jim bütün gün çok garip davrandı.
- Jim, tüm gün çok tuhaf davrandı.

Jim se sentó solo con sus brazos cruzados.

Kollarını bağlamış olarak Jim tek başına oturuyordu.

- Jim parece conocer el arte de conocer muchachas.
- Jim parece conocer el arte de hacerse amigo de las muchachas.

Jim kızlarla arkadaşlık yapma sanatını biliyor gibi görünüyor.

Elegimos a Jim capitán de nuestro equipo de béisbol.

Biz Jim'i bizim beyzbol takımının kaptanı seçtik.

Mi sombrero es más grande que el de Jim.

Şapkam Jim'inkinden daha büyüktür.

Jim es el más alto de todos sus amigos.

Jim arkadaşlarının herhangi birinden daha uzun boylu.

Jim estudia tan duro como lo hace su hermano.

Jim kardeşi kadar sıkı çalışır.

Jim botó su bolígrafo y se agachó a recogerlo.

Jim kalemini düşürdü ve onu almak için eğildi.

Habíamos estado hablando de Jim cuando entró al cuarto.

O, odaya girdiğinde biz Jim hakkında konuşuyorduk.

Jim me ha señalado algunos errores gramaticales en la redacción.

Jim, benim kompozisyonumda bazı dil bilgisi hatalarına dikkat çekti.

Jim todavía no está acostumbrado a conducir por la izquierda.

Jim henüz yolun sol tarafında sürmeye alışkın değil.

El padre de Jim siempre regresa tarde a la casa.

Jim'in babası eve her zaman geç gelir.

Jim se resbaló en la calle congelada y se lastimó.

Jim buzlu caddede kaydı ve kendini incitti.

No solo Jim, su padre y su madre también están enfermos.

Sadece Jim değil, annesi ve babası da hasta.

Jim miró a izquierda y derecha antes de cruzar la calle.

Jim yolu geçmeden önce sola ve sağa baktı.

Jim dice que hace footing al menos tres veces a la semana.

Jim haftada en az üç kez koşmaya gittiğini söylüyor.

Jim vivió con nosotros mientras estuvo en Japón como estudiante de intercambio.

Jim değişim öğrencisi olarak Japonya'da bizimle kaldı.

Jim se enamoró de Mary en el momento en que la conoció.

Jim onunla tanışır tanışmaz Mary'ye âşık oldu.

Parecía que Jim había perdido el tren de las siete en punto.

Jim yedi trenini kaçırmış gibi görünüyordu.