Translation of "Sonrió" in Turkish

0.037 sec.

Examples of using "Sonrió" in a sentence and their turkish translations:

- Ella sonrió.
- Sonrió.

O gülümsedi.

Sonrió.

O gülümsedi.

Mike sonrió.

Mike gülümsedi.

Tom sonrió.

Tom gülümsedi.

Sita sonrió.

Sita gülümsedi.

Alice sonrió.

Alice gülümsedi.

- Kim sonrió adorablemente.
- Kim sonrió con dulzura.

Kim tatlı tatlı gülümsedi.

- Ella le sonrió.
- Ella le sonrió a él.

O ona gülümsedi.

Sita sonrió alegremente.

Sita kibarca gülümsedi.

El profesor sonrió.

Profesör gülümsedi.

Nancy sonrió felizmente.

Nancy mutlu şekilde gülümsedi.

Ella me sonrió.

Bana gülümsedi.

Sadako les sonrió.

Sadako, onlara gülümsedi.

Ella sonrió melancólicamente.

O, hüzünlü olarak gülümsedi.

Incluso Tom sonrió.

Tom bile gülümsedi.

Tom sonrió condescendiente.

Tom onaylayarak gülümsedi.

Sonrió con alegría.

O, mutlu şekilde gülümsedi.

Tom casi sonrió.

Tom neredeyse gülümsedi.

Judy me sonrió.

Judy bana gülümsedi.

- Ella me miró y sonrió.
- Me miró y sonrió.

O bana baktı ve gülümsedi.

- No sonrió nadie.
- Nadie sonrió.
- Nadie sonreía.
- No sonreía nadie.

Kimse gülümsemedi.

La niña me sonrió.

Kız bana gülümsedi.

Sonrió y dijo adiós.

O, gülümsedi ve hoşça kal dedi.

Ella me sonrió ayer.

Dün, o bana gülümsedi.

El destino me sonrió.

Kader bana gülümsedi.

Ella volteó y sonrió.

O, etrafında döndü ve gülümsedi.

La fortuna le sonrió.

Talih yüzüne güldü.

El bebé me sonrió.

Bebek bana gülümsedi.

El famoso pianista sonrió.

Ünlü piyanist gülümsedi.

Por fin sonrió Tom.

Tom sonunda gülümsedi.

Tom sonrió a Mary.

Tom, Mary'ye sırıttı.

Ella me sonrió tímidamente.

O bana utangaç bir gülümseme verdi.

Él sonrió y se fue.

O, gülümsedi ve ayrıldı.

Él me miró y sonrió.

O bana baktı ve gülümsedi.

La niña pequeña me sonrió.

Küçük kız bana gülümsedi.

Ella sonrió y dijo adiós.

Gülümsedi ve elveda dedi.

Tom sonrió y dijo adiós.

Tom gülümsedi ve hoşça kal dedi.

Tom sonrió y se despidió.

Tom gülümsedi ve hoşça kal dedi.

Tom sonrió pero no respondió.

Tom gülümsedi ama cevap vermedi.

Pero el granjero le sonrió.

Ama çiftçi ona gülümsedi.

Ella le sonrió con inquietud.

O, huzursuzca ona gülümsedi.

Tom le sonrió a Mary.

Tom, Mary'ye gülümsedi.

Sin saber qué decir, sencillamente sonrió.

Ne söyleyeceğini bilmediği için sadece gülümsedi.

Le dije hola y ella sonrió.

Ona merhaba dedim ve o gülümsedi.

Mi abuelo asintió y me sonrió.

Büyükbabam başını salladı ve gülümsedi.

Él alzó su mano y sonrió.

O, elini kaldırdı ve gülümsedi.

Esa vez la suerte nos sonrió.

Şans sonra bize gülümsedi.

Tom sonrió cuando vio a Mary.

Tom Mary'yi gördüğünde gülümsedi.

Ella le sonrió a su bebé.

O, bebeğine gülümsedi.

Todo el mundo sonrió a Tom.

Herkes Tom'a gülümsedi.

Tom sonrió cuando Mary le miró.

Tom, Mary ona bakarken gülümsedi.

Ella sonrió y aceptó mi regalito.

Gülümsedi ve küçük hediyemi kabul etti.

- Él nos sonrió y se subió al tren.
- Nos sonrió y montó en el tren.

Bize gülümsedi ve trene bindi.

- Me sonrió y se montó en el tren.
- Me sonrió y se subió al tren.

Bana gülümsedi ve trene bindi.

- El viejo vio mi cuaderno y me sonrió.
- El anciano vio mi cuaderno y me sonrió.

Yaşlı adam dizüstü bilgisayarımı gördü ve bana gülümsedi.

Él se lo dijo y ella sonrió.

Ona söyleyip gülümsedi.

Ella me sonrió mientras cantaba una canción.

Şarkısını söylerken bana gülümsedi.

Él miró hacia atrás y me sonrió.

O, geriye baktı ve bana gülümsedi.

Entendió lo que quería decir y sonrió.

O, ne demek istediğimi anladı ve gülümsedi.

- El hombre alto lo miró a Tom y sonrió.
- El hombre alto miró a Tom y sonrió.

Uzun adam Tom'a baktı ve gülümsedi.

Me sonrió y se montó en el tren.

Bana gülümsedi ve trene bindi.

Él nos sonrió y se subió al tren.

Bize gülümsedi ve trene bindi.

Se sonrió a sí misma en el espejo.

Aynada kendine gülümsedi.

Tom sonrió cuando Mary entró en la habitación.

Mary odaya girdiğinde Tom gülümsedi.

La anciana sonrió con un suspiro de alivio.

Yaşlı kadın bir rahatlama iç çekişiyle gülümsedi.

Tom sonrió mientras leía la carta de Mary.

Tom Mary'nin mektubunu okurken gülümsedi.

- Tom miró profundamente a los ojos de María y sonrió.
- Tom miró profundamente a María a los ojos y sonrió.

Tom May'nin gözlerine derinden baktı ve gülümsedi.

Tom se sonrió a sí mismo en el espejo.

Tom aynada kendine gülümsedi.

Tom sonrió a Mary y ella le devolvió la sonrisa.

Tom Mary'ye gülümsedi ve o ona geri gülümsedi.

Tom sonrió a Mary y ésta le devolvió la sonrisa.

Tom Mary'ye gülümsedi ve Mary de geri gülümsedi.

Tom le susurró algo al oído a María y ella sonrió.

Tom Mary'nin kulağına bir şeyler fısıldadı ve o gülümsedi.

Cuando él declaró abiertamente que se iba a casar con Pablo, a su abuela casi le dio un infarto y a su tía se le salieron los ojos de las órbitas; sin embargo, su hermana pequeña sonrió con orgullo.

O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.