Translation of "Importaría" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Importaría" in a sentence and their turkish translations:

No me importaría.

Umursamazdım.

¿Te importaría ayudarme?

Bana yardım eder misin?

¿Le importaría repartir esto?

Bunu teslim edebilir misin?

¿A quién le importaría?

Kimin umurunda?

¿Te importaría venir conmigo?

Benimle gelir misiniz?

¿Te importaría bajar el volumen?

- Sesi azaltmanızın sakıncası var mı?
- Sesi kısar mısınız?

¿Le importaría mostrarme su pasaporte?

Pasaportunuzu görmeme izin verir misiniz?

¿Te importaría bajar la radio?

- Pardon ama radyoyu kısabilir misin acaba?
- Radyoyu kısar mısınız?

¿Te importaría llamarle por teléfono?

Onu telefona çağırır mısınız?

¿Le importaría envolvérmelo para regalo?

Hediye paketi yapabilir misiniz?

¿Te importaría decirlo otra vez?

Onu bir kez daha söyler misiniz?

¿Te importaría hacerme un favor?

Bana bir iyilik yapar mısın?

¿Te importaría dejarlo para mañana?

- Bunu yarına bırakmanınızın bir sakıncası var mı?
- Onu yarına kadar bırakır mısınız?

¿Te importaría cerrar la puerta?

Kapıyı kapatır mısın?

¿Te importaría pasear al perro?

Köpeği gezdirir misin?

¿Por qué le importaría a Tom?

Neden Tom'un umurunda olsun ki?

Simplemente supuse que no te importaría.

Ben sadece senin için bir sakıncası olmayacağını sandım.

Disculpe, ¿le importaría si abro la ventana?

Affedersiniz, ama pencereyi açabilir miyim?

¿Te importaría si me doy una pausa?

Bir mola alabilir miyim?

¿Te importaría mostrar a Tom la ciudad?

Tom'a şehri gösterir misin?

¿Te importaría guardarme la maleta un minuto?

Bavuluma bir dakika göz kulak olabilir misiniz?

¿Te importaría si le digo a Tom?

- Tom'a söyleyebilir miyim?
- Tom'a söylememin bir sakıncası var mı?

Jim dijo que no le importaría esperarnos.

Jim bizi beklemesinin bir sakıncası olmayacağını söyledi.

¿Te importaría venir a verme el sábado?

Cumartesi günü gelip beni görmek ister misiniz?

¿Te importaría explicarme qué está pasando aquí?

Burada neler olduğunu lütfen açıklar mısın?

Señor, ¿le importaría levantarse y echar un vistazo?

Beyefendi, ayağa kalkar mısınız, sahneye gelmenize gerek yok, bunlara bakın lütfen,

¿Le importaría cerrar la puerta? No, en absoluto.

"Kapıyı kapatmamın sakıncası var mı?" "Hayır hiç sakıncası ok."

¿Te importaría si me voy temprano a casa?

Eve erken gidebilir miyim?

¿Le importaría venir más temprano para la próxima?

- Bir dahaki sefer daha erken gelmenizin bir sakıncası var mı?
- Gelecek sefer daha erken gelir misin?

No me importaría aun si ella no viene.

O gelmese bile umurumda değil.

¿Te importaría si me quedara aquí algún tiempo?

Burada bir süre kalmamın sizin için bir sakıncası var mı?

¿Te importaría escribirlo en este pedazo de papel?

Onu bu bir parça kağıda yazar mısın?

- ¿Puedo fumar aquí?
- ¿Le importaría si fumo aquí?

Burada sigara içebilir miyim?

- ¿Te importaría si me tomo el resto de la leche?
- ¿Les importaría si me tomo el resto de la leche?

Sütün kalanını içmemin bir sakıncası var mı?

¿Te importaría recoger algo en el camino de regreso?

Geri dönerken bir şey alır mısın?

Perdona por interrumpirte, pero, ¿te importaría abrir la ventana?

Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm fakat pencereyi açar mısın?

Perdone, ¿le importaría enseñarme cómo se usa la lavadora?

Affedersiniz, çamaşır makinesini nasıl kullanacağımı bana gösterir misiniz?

¿Te importaría si me siento en la misma mesa?

Aynı masaya oturabilir miyim?

¿Te importaría llevar esta carta al correo por mí?

Benim için bu mektubu postalar mısın?

¿Te importaría si me como un trozo de este pastel?

- Bu turtadan bir parça yiyebilir miyim?
- Bu pastadan bir parça yememin bir sakıncası var mı?

¿Le importaría darme un aventón a la oficina de correos?

Beni postaneye götürür müsün?

¿Te importaría que cerrara la ventana? Estoy un poco resfriado.

Pencereyi kapatmamın bir sakıncası var mı? Biraz üşüyorum.

¿Te importaría si hablo a solas con Tom por un segundo?

Tom'la bir saniye yalnız konuşmamın bir sakıncası var mı?

- ¿No te importa esperar un minuto?
- ¿Le importaría esperar un minuto?

Bir dakika bekler misin?

- Perdone, ¿puedo abrir la ventana?
- Disculpe, ¿le importaría si abro la ventana?

Affedersiniz, ama pencereyi açabilir miyim?

¿Te importaría dejar de andar así sin rumbo y sentarte un momento?

Lütfen öyle dolanıp durmayı bırakıp sadece bir saniye oturur musun?

Perdone que le moleste, ¿le importaría indicarme el camino hasta la estación?

Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm ama bana istasyona giden yolu söyleyebilir misiniz?

- ¿Quiere prender el fuego?
- ¿Te importaría encender el fuego?
- ¿Quiere encender el fuego?

Ateş yakar mısın?

- ¿Te importaría prestarme tu coche?
- ¿Me dejarías usar tu coche?
- ¿Me dejarías tu coche?

Arabanı bana ödünç verir misin?

- ¿Puedes hacerme un favor?
- ¿Me haces un favor?
- ¿Me puedes hacer un favor?
- ¿Te importaría hacerme un favor?
- ¿Quieres hacerme un favor?

Bana bir iyilik yapar mısın?

- ¿Podría hablarme un poco más despacio?
- ¿Podría hablar más despacio?
- ¿Podría hablar más despacio, por favor?
- ¿Podría hablar un poco más despacio?
- ¿Podrías hablar más lento, por favor?
- ¿Le importaría hablar más despacio, por favor?
- ¿Podés hablar un poco más lento?
- ¿Podéis hablar más despacio?
- ¿Puede hablar más despacio?

- Biraz daha yavaşça konuşabilir misin?
- Daha yavaş konuşabilir misiniz?
- Biraz daha yavaş konuşabilir misiniz?
- Biraz daha yavaş konuşur musun?
- Lütfen biraz daha yavaş konuşur musun?