Examples of using "Enseñó" in a sentence and their turkish translations:
O bize fotoğraflar gösterdi.
Tom bana araba sürmeyi öğretti.
Bir Meksikalı ona İspanyolca öğretti.
Nasıl denize açılacağını sana kim öğretti.
Bana bir ziyaretçi olmamayı,
O, bana tarih öğretti.
Sana kim Fransızca öğretti?
Sana tango yapmayı kim öğretti?
Tom bana onu öğretti.
Sana kim müzik öğretti?
Bunu sana kim öğretti?
- O, otuz yıl boyunca müzik öğretti.
- Otuz yıldır müzik öğretiyor.
O bana gerçek güzelliğin
O, bana nasıl yüzeceğimi öğretti.
O bize şarkı söylemeyi öğretti.
O, sana resmi gösterdi mi?
Tom bana nasıl yemek pişireceğimi öğretti.
Tom bana onu nasıl yapacağımı gösterdi.
O, bana yüzmeyi öğretti.
O bana nasıl yazacağımı öğretti.
Bana bir yabancı tarafından İngilizce öğretildi.
Tom bana şarkı söylemeyi öğretti.
Kelimeyi nasıl heceleyeceğimi öğretti.
O bana nasıl hikâye oluşturulacağını öğretti
Fakat bu bana bir şey öğretti.
O asker bana şunu öğretti,
O, oğluna yüzmeyi öğretti.
Bayan Green bana İngilizce öğretti.
O bana çok sayıda güzel fotoğraflar gösterdi.
Marika bana biraz Fince öğretti.
O, bana yeni arabasını gösterdi.
Annesi ona hiçbir şey öğretmedi.
Babam bana yüzmeyi öğretti.
Annem bana nasıl yemek pişirileceğini öğretti.
- Tom, Mary'ye okumayı öğretti.
- Tom Mary'ye okumayı öğretti.
O, bize güzel bir şapka gösterdi.
- Nasıl dans edeceğini sana kin söyledi.
- Sana dans etmeyi kim öğretti?
Bana nasıl şiir yazılacağını öğretti.
Makinenin nasıl çalıştığını bana öğretti.
Tom bana o şarkının nasıl çalınacağını öğretti.
Onun başarısızlığı bana iyi bir ders öğretti.
Tom, Mary'ye yemek pişirmeyi öğretti.
Tom bana kamerasını nasıl kullanacağımı gösterdi.
Tom bana biraz Fransızca öğretti.
Tom Mary'ye Fransızca öğreten kişidir.
Carl bana altın madalya gösterdi.
Bana bu kamerayı nasıl kullanacağımı gösterdi.
Çocuklarına Rusça öğretti.
Bize annesinin bir resmini gösterdi.
Tom Mary'ye çok şey öğretti.
O bize Columbus'un Amerika'yı keşfettiğini öğretti.
O, ona bildiği her şeyi öğretti.
O, ona nasıl piyano çalacağını öğretti.
O, ona ticaretin püf noktalarını öğretti.
Tom Mary'ye nasıl yüzeceğini öğretti.
Tom Mary'ye onu nasıl yapacağını gösterdi.
Tom ona Noel Baba'dan gelen mektubu gösterdi.
Tom tehlike karşısında cesaretini gösterdi.
Tom'a Fransızca konuşmayı kim öğretti?
Sen bunu nasıl yapacağımı bana öğreten tek kişisin.
Bana mağazaya giden yolu gösterdi.
Tom Mary'ye piyanonun nasıl çalındığını öğretti.
Tom Mary'ye ekmek pişirmeyi öğretti.
Müzeyi turistlere bir rehber gösterdi.
Orası Ruth Williams'ın siyahi aktörleri eğittiği bir yer.
Öğretmen onlara dünyanın yuvarlak olduğunu öğretti.
Bana web sitesi yapmayı öğretti.
O, yeni oyununun el yazmasını bana gösterdi.
Bana farklı bir şey öğretildi.
Onu sana kim öğretti?
Annem parayı boşa harcamamamı öğretti.
Tom Mary'ye John'un fotoğrafını gösterdi.
Tom oğluna bisiklet sürmeyi öğretti.
Tom çamaşır makinesini nasıl kullanacağını Mary'ye gösterdi.
Tom Mary'ye fotoğraf albümünü gösterdi.
Fakat çiftçi ona karşı çok nazikti ve ona çok şey öğretti.
bana yazmak hakkında bilmem gereken her şeyi öğretti
Bu sürecin bana risk almayı öğrettiğini hatırlatıyor.
Çok küçük bir yaşta bir kâşif olmanın ne demek olduğunu bana gösterdi.
ellerimi nasıl kullanacağımı öğretmedi bana.
Mary mektubu bana gösterdi.
Tom annesinin ona öğrettiği bir şarkıyı ıslık çalıyordu.
Bize birkaç resim gösterdi.
Bize 2. Dünya Savaşı'nın 1939 yılında patlak verdiği öğretildi.
O bana önceki gün aldığı kamerayı gösterdi.
O bana parkı gösterdi.
Bana bu makinenin nasıl kullanılacağını öğreten Bay Smith idi.
O, bana kampüsü gezdirdi.
Tom Mary'ye memleketinin bazı resimlerini gösterdi.
Bay Ross'un bize öğrettiği diğer şey, oy vermenin aşırı derecede önemli olması.
O bana annesinin bir kız öğrenci olarak resmini gösterdi.
çünkü siz bana kendime duyduğum sevgiden daha çoğunu gösterdiniz." dedi.