Translation of "Domingo" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Domingo" in a sentence and their turkish translations:

- Mañana es domingo.
- Mañana será domingo.

Yarın pazar.

- Este día es domingo.
- Hoy es domingo.

Bu gün pazardır.

- El domingo no trabajo.
- No trabajo el domingo.

Ben pazar günü çalışmam.

- ¿Qué harás el domingo?
- ¿Qué haces este domingo?

Pazar günü ne yapıyorsun?

- ¡Qué tengas un buen domingo!
- ¡Que tengáis buen domingo!
- ¡Que tengan un buen domingo!

Mutlu pazarlar!

¿Y el domingo?

Pazar günü için?

Ayer fue domingo.

Dün pazardı.

Cae en domingo.

Pazar günü yağar.

Juntémonos el domingo.

Pazar günü buluşalım.

Veámonos el domingo.

Pazar günü buluşalım.

¡Hasta el domingo!

Pazar günü görüşürüz!

Mañana es domingo.

Yarın pazar.

Hoy es domingo.

Bugün pazar.

- ¿Necesitas trabajar el domingo?
- ¿Tienes que trabajar el domingo?

Pazar günü çalışman mı gerekiyor?

Mañana es sábado. Domingo.

Yarın Cumartesi. Pazar.

Mantén el domingo libre.

Önümüzdeki Pazar gününü boş tutun.

Estoy libre el domingo.

Benim pazar günü işim yok.

No trabajo el domingo.

- Pazar günü çalışmam.
- Ben pazar günü çalışmam.

¿Qué haces el domingo?

Pazar günü ne yapıyorsun?

Nos veremos el domingo.

Biz pazar günü buluşacağız.

Me voy el domingo.

Pazar günü gidiyorum.

¿Necesitas trabajar el domingo?

Pazar günü çalışmaya ihtiyacın var mı?

- ¿Qué hacéis el próximo domingo?
- ¿Qué harás el domingo que viene?

Gelecek Pazar ne yapacaksın?

¿Adónde fuiste el domingo pasado?

Geçen Pazar nereye gittin?

El domingo pasado no salí.

Ben geçen Pazar dışarı çıkmadım.

Mi cumpleaños cae en domingo.

Doğum günüm pazara denk geliyor.

¿Qué hiciste el domingo pasado?

Geçen Pazar ne yaptın?

Ayer fue domingo, no sábado.

Dün cumartesi değil, pazardı.

Lleva enfermo desde el domingo.

O, Pazar gününden beri hastadır.

¿Tienes que trabajar el domingo?

Pazar çalışmak zorunda mısın?

¡Detesto el domingo! ¡Horrible día!

Pazar gününden nefret ediyorum! Çok kötü bir gün!

Se casará el domingo próximo.

O, gelecek pazar evlenecek.

Su cumpleaños cae en domingo.

Onun doğum günü pazara rastlıyor.

Me hicieron trabajar el domingo.

Pazar günü çalışmaya zorlandım.

¿Qué hacéis el próximo domingo?

Gelecek Pazar ne yapacaksın?

Él estaba enfermo el domingo.

O, pazar günü hastaydı.

- Ha estado lloviendo desde el domingo pasado.
- Lleva lloviendo desde el domingo pasado.

Geçen Pazardan beri yağmur yağıyor.

- Va cada domingo a la iglesia.
- Ella va cada domingo a la iglesia.

Her pazar kiliseye gider.

- ¿Puedes venir el domingo por la noche?
- ¿Podés venir el domingo por la noche?

Pazar akşamı gelebilir misin?

- ¿Estás ocupado el domingo por la tarde?
- ¿Estás ocupada el domingo por la tarde?

Pazar öğleden sonra meşgul müsün?

- Le preguntaré a dónde fue el domingo pasado.
- Voy a preguntarle adónde fue el domingo pasado.
- Le preguntaré adónde fue el domingo pasado.

Geçen Pazar onun nereye gittiğini soracağım.

Lleva enfermo desde el domingo pasado.

O, geçen Pazardan beri hastadır.

Fui al parque el domingo pasado.

Geçen pazar günü parka gittim.

Mi cumpleaños cae en un domingo.

Doğum günüm pazara rastlıyor.

Nos quedaremos aquí hasta el domingo.

Pazara kadar burada kalacağız.

Voy a la iglesia el domingo.

Pazar günü kiliseye giderim.

Tiene que trabajar incluso en domingo.

Pazar bile çalışmak zorundaydı.

Después del sábado viene el domingo.

Cumartesiden sonra pazar gelir.

El domingo es día de descanso.

Pazar izin günüdür.

Siendo domingo hoy, no tenemos colegio.

Bugün pazar olduğu için okulumuz yok.

Ha estado lloviendo desde el domingo.

- Pazar gününden beri yağmur yağıyor.
- Pazardan beri yağmur yağmaktadır.

¿Qué planes tienes para el domingo?

Pazar için planların neler?

¿Qué te parece el próximo domingo?

Önümüzdeki pazara ne dersin?

El domingo va después del sábado.

Pazar, cumartesiden sonra gelir.

Vi a Joe el domingo pasado.

Geçen pazar Joe'yu gördüm.

El partido del domingo será decisivo.

Pazar günkü maç çok önemli olacak.

Pasé el domingo pasado leyendo novelas.

Geçen Pazarı romanlar okuyarak geçirdim.

El próximo domingo hay un concierto.

Önümüzdeki Pazar bir konser olacak.

¿Fue al concierto el domingo pasado?

Geçen pazar konsere gitti mi?

- Paula y yo cocinamos la cena el domingo.
- Paula y yo hicimos la cena el domingo.

Paula ve ben pazar günü akşam yemeği pişirdik.

- Le preguntaré a dónde fue el domingo pasado.
- Voy a preguntarle adónde fue el domingo pasado.

Geçen Pazar onun nereye gittiğini soracağım.

Vimos una película divertida el domingo pasado.

Geçen Pazar komik bir film izledik.

El concierto tendrá lugar el próximo domingo.

Konser önümüzdeki pazar günü gerçekleşecek.

Si hoy fuera domingo, iríamos a pescar.

Bugün Pazar olsa, balık tutmaya gideriz.

Helen visita a su tío cada domingo.

Helen her Pazar amcasını ziyaret eder.

Lo visité el domingo a la mañana.

Pazar sabahı onu ziyaret ettim.

Qué bello domingo para leer al sol.

Güneşin altında okumak için ne güzel bir Pazar.

Hoy es sábado y mañana será domingo.

Bugün cumartesi ve yarın pazar.

Tom no va al trabajo el domingo.

Tom pazar günü işe gitmez.

Este año San Valentín cae en domingo.

Bu yıl sevgililer günü pazar günü.

Te enseñaré a pescar el próximo domingo.

Gelecek Pazar sana nasıl balık tutulacağını öğreteceğim.

No voy a la escuela en domingo.

Pazar günü okula gitmem.

Ven a verme el domingo que viene.

Gelecek hafta pazar günü beni görmeye gel.

¿Puedes venir el domingo por la noche?

Pazar akşamı gelebilir misin?

No trabajó el domingo por la noche.

O, Pazar gecesi çalışmadı.

La visité el domingo en la mañana.

Pazar sabahı onu ziyaret ettim.

Mi cumpleaños cae un domingo este año.

Bu yıl doğum günüm bir pazara rastlıyor.

Como era domingo, la tienda estaba cerrada.

Pazar olduğu için dükkan kapalıydı.

Nos vemos el domingo a las tres.

Pazar günü saat üçte görüşürüz.