Translation of "Dirá" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Dirá" in a sentence and their turkish translations:

El tiempo dirá.

- Zaman gösterecek.
- Bunu zaman gösterecektir.

Tom dirá la verdad.

Tom gerçeği söyleyecek.

¿Alguien no dirá la verdad?

Birileri gerçekleri anlatmayacak mı?

Me pregunto qué él dirá.

Ben onun ne söyleyeceğini merak ediyorum.

Él no dirá que sí.

O evet demeyecek.

No sé qué dirá Tom.

Tom'un ne diyeceğini bilmiyorum.

Se lo dirá cuando vuelva.

O döndüğünde, o ona ondan bahsedecek.

Millie nos dirá la verdad.

Millie bize gerçeği söyleyecek.

Se te dirá dónde sentarte.

Size nereye oturacağınız söylenecek.

La enfermera te dirá cómo hacerlo.

Hemşire onu nasıl yapacağını sana söyleyecek.

Creo que Tom dirá que sí.

Tom'un evet diyeceğini düşünüyorum.

Mi mamá definitivamente dirá que no.

Annem kesinlikle hayır diyecek.

- Sólo el tiempo dirá si llevaba razón.
- Solo el tiempo dirá si él tenía razón.

Onun haklı olup olmadığını sadece zaman gösterecek.

Tom no le dirá nada a María.

Tom Mary'ye bir şey söylemeyecek.

Tom está preocupado por qué dirá Mary.

Tom Mary'nin ne söyleyeceği hakkında endişeli.

Tarde o temprano me lo dirá todo.

Er ya da geç bana her şeyi anlatacak.

La cuestión es quién se lo dirá.

Sorun ona kimin söyleyeceğidir.

Tom nos dirá lo que necesitamos saber.

Tom ne yapmamız gerektiğini bize söyleyecek.

Tarde o temprano él me dirá todo.

- Er ya da geç o bana her şeyi anlatacak.
- Er ya da geç bana her şeyi anlatacak.

Tom no te dirá lo que sucedió.

Tom ne olduğunu sana söylemez.

Tom piensa que Mary no dirá que sí.

Tom, Mary'nin evet demeyeceğini düşünüyor.

- ¿Me dirás la verdad?
- ¿Me dirá la verdad?

Bana gerçeği söyler misin?

Tom nunca te dirá lo que sucedió realmente.

Tom gerçekten ne olduğunu asla sana söylemeyecek.

Estoy seguro de que te lo dirá en cuanto llegue.

Gelir gelmez sana söyleyeceğinden eminim.

Pero como cualquier persona en su lecho de muerte nos dirá,

Ölüm döşeğindeki birinin de size söyleyebileceği gibi

- Solo el tiempo dará la respuesta.
- Solo el tiempo lo dirá.

Sadece zaman gösterecek.

Tom probablemente le dirá a Mary que mire por la ventana.

Tom muhtemelen Mary'ye pencereden bakmasını söyleyecektir.

- ¿Qué va a decir Tomás sobre eso?
- ¿Qué dirá Tomás sobre eso?

Tom onun hakkında ne diyecek?

Ya te he dicho que no sé si Tom te dirá la verdad.

Sana Tom'un gerçeği söyleyip söylemeyeceğini bilmediğimi söyledim.

No se lo digas a Tom, se lo dirá a todo el mundo.

Tom'a söyleme. O herkese anlatır.

Él transmite que sabe cómo tratar las ayudas y le dirá dónde se esconde el abeto.

aidsin tedavisini bildiğini ve ladinin nerede saklandığını da söyleyeceğini iletiyor

Las fronteras que separan la Vida de la Muerte son cuando menos borrosas y vagas. ¿Quién dirá dónde termina una y dónde empieza la otra?

Hayatı ölümden ayıran sınırlar azami karanlık ve belirsizdir. Birinin nerede biteceğini ve diğerinin nerede başlayacağını kim söyleyecek?