Translation of "Cumplir" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Cumplir" in a sentence and their turkish translations:

Deberías cumplir tu promesa.

Sözünü tutmalısın.

Debes cumplir tus promesas.

Sözlerini yerine getirmelisin.

Debe cumplir con ella.

Onunla buluşmalısın.

Debemos cumplir sus órdenes.

Onun emirlerini yerine getirmeliyiz.

- Tienes que cumplir con tu deber.
- Debes cumplir con tu deber.

Görevini yerine getirmelisin.

Tenemos una misión que cumplir.

Tamamlamamız gereken bir görev var.

Acaba de cumplir los veinte.

O henüz yirmiye girdi.

No pude cumplir sus expectativas.

Onun beklentilerini karşılayamadım.

Trataré de cumplir tus deseos.

Senin isteklerini karşılamaya çalışacağım.

Entre hombres sintiéndose incapaces de cumplir

erkeklerin bu klişe erkeklik özelliklerini

Uno debe cumplir con su deber.

İnsan görevini yapmalı.

Trata de cumplir con tu deber.

Görevini yerine getirmeye çalış.

Los soldados deben cumplir sus órdenes.

Askerler emirlerini yerine getirmek zorundadır.

Ella acaba de cumplir los doce.

O, yeni on ikiye girdi.

Los políticos deberían cumplir sus promesas.

Politikacılar sözlerini tutmalı.

Voy a cumplir dieciséis en septiembre.

Eylülde on altı olacağım.

Quiero cumplir las promesas que hice.

Verdiğim sözleri tutmak isterim.

Siempre trato de cumplir las normas.

Her zaman kurallara uymaya çalışırım.

No hagas promesas que no puedas cumplir.

Tutamayacağın sözleri verme.

Debes cumplir la promesa que me hiciste.

Bana verdiğin sözü yerine getirmelisin.

Tomás tiene una importante misión que cumplir.

Tom'un yapacak önemli bir görevi var.

No es bueno no cumplir lo prometido.

Sözünü tutmaman iyi değil.

Él estaba feliz de cumplir su sueño.

O, hayalini gerçekleştirdiği için mutluydu.

Mi profesor me animó a cumplir mis ambiciones.

Öğretmenim emellerimi yerine getirmek için beni teşvik etti.

No fue fácil para él cumplir su promesa.

- Onun için sözünü tutmak kolay değildi.
- Onun sözünü tutması kolay değildi.

No quiero hacer promesas que no puedo cumplir.

Tutamayacağım sözler vermek istemiyorum.

- Debemos cumplir la ley.
- Deberíamos obedecer la ley.

Hukuka riayet etmeliyiz.

Lamento que no pudiera cumplir con tus expectativas.

Beklentilerine göre yaşayamadığım için üzgünüm.

Tom va a cumplir 30 años en octubre.

Tom bu ekim ayında otuz yaşına giriyor.

Tomás viajó al pasado para cumplir una misión.

Tom bir misyonu gerçekleştirmek için zaman içinde geriye doğru seyahat etti.

Acabo de cumplir la misión de encontrar esta avioneta

Yakınlardaki bir hastaneye hayat kurtarıcı panzehirler

Para poder cumplir mi sueño de conseguir mi doctorado.

Böylece ömrüm boyunca hayalim olan doktora derecemi alabilecektim.

Hasta un tercio morirá antes de cumplir un mes.

Üçte biri, bir ayını doldurmadan ölecek.

Hubo irregularidad, el guardia estaba haciendo cumplir la ley

düzensizlik vardı ortada bekçi ise kanunları uyguluyordu

Voy a cumplir 16 años el mes que viene.

Gelecek ay on altı yaşında olacağım.

En todo caso, es malo no cumplir una promesa.

Herhangi bir durumda, bir sözden dönmek kötüdür.

Tengo un hijo que acaba de cumplir tres años.

- Sadece üç yaşına girmiş bir oğlum var.
- Üç yaşına girmiş bir oğlum var.

Tom terminará de cumplir su sentencia el próximo mes.

- Tom gelecek ay cezasını çekmeyi bitirecek.
- Tom cezasını gelecek ay hizmet ederek bitirecek.

Cuidado con lo que deseas. Porque se podría cumplir.

Ne dilediğine dikkat et. Onu alabilirsin.

Cada acción exitosa que les lleva a cumplir dicho plan

Bu plana göre yaptığın her başarılı hareket

No están dispuestos a cumplir objetivos establecidos lo suficientemente ambiciosos

Bizi 2 derece sınırında tutacak iddialı hedefleri belirlemekte

Estamos cerca de cumplir la misión. No se rindan ahora.

Görevimizi tamamlamaya çok yaklaştık. Şimdi pes etmeyin.

Yo haré cada esfuerzo posible para cumplir con su solicitud.

Ben isteğinizi karşılamak için mümkün olan her türlü çabayı yapacağım.

Tom podía nadar como un pez antes de cumplir ocho.

Tom sekiz yaşından önce bir balık gibi yüzebiliyordu.

¿Está en el camino de cumplir con el Acuerdo de París?

Paris Anlaşmasına uygunluğunu önemsiyor mu?

Yo nunca había visto un león antes de cumplir 10 años.

Ben on yaşından önce bir aslan görmemiştim.

Él no pudo cumplir la promesa que hizo a su padre.

O, babasına verdiği sözü yerine getiremedi.

Sino también lo que se ha perdido o ha quedado sin cumplir.

neleri kaybettikleri, nelerin yerine getirilmediği konusunda.

Tom quiere graduarse de la universidad antes de cumplir los 24 años.

Tom, 24 yaşını doldurmadan önce üniversiteden mezun olmak istiyor.

El objetivo de Tom es tener un hogar antes de cumplir los treinta.

Tom'un amacı otuzundan önce bir ev sahibi olmaktır.

Ese es el total de mujeres que fueron casadas antes de cumplir 18 años.

İşte bu kadar kadın 18 yaşından önce evlenmiş durumda.

El hace cumplir los impuestos para los boyardos, quienes fueran previamente exentos de esto.

Önceden ücretsiz çalışan Boyarlara(macar taraflarındaki şövalyelere verilen ad) para öder

- El permiso de conducción se puede conseguir a partir de los 18 años.
- Puedes conseguir el carnet de conducir después de cumplir los dieciocho.

On sekiz yaşına girdikten sonra sürücü belgesi alabilirsin.

- Ahora que acabas de cumplir dieciocho, te puedes sacar el carnet de conducir.
- Ahora que tienes dieciocho años, puedes sacar una licencia de conducir.

Mademki on sekiz yaşındasın, ehliyet alabilirsin.

- Tom pidió perdón por no llevar a cabo lo prometido.
- Tom se disculpó por no cumplir sus promesas.
- Tom se disculpó por incumplir lo acordado.

Tom yapacağına söz verdiği şeyi yapmadığı için özür diledi.