Translation of "Crecen" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Crecen" in a sentence and their turkish translations:

Las plantas crecen.

Bitkiler büyür.

Donde los niños crecen

bir diğer macera olarak gördükleri

Las uvas crecen en racimos.

Üzümler salkımla yetişir.

Los niños crecen muy rápido.

Çocuklar çok çabuk büyürler.

crecen exponencialmente en el mundo desarrollado,

gelişmiş dünyada görürken

Las manzanas crecen en los árboles.

Elmalar ağaçlarda büyür.

Las plantas crecen hacia el Sol.

Bitkiler Güneş'e doğru büyür.

Las plantas crecen hacia la luz.

Bitkiler güneş ışığına doğru yönelir.

Estas flores crecen en países cálidos.

Bu çiçekler sıcak ülkelerde yetişir.

Las naranjas crecen en países cálidos.

Portakallar sıcak ülkelerde yetişirler.

Crecen más de 30 cm de largo,

boyu 30 santimetreyi aşabilen bu hayvanın...

Que los niños que crecen en instituciones,

kurumlarda yetişen çocuklar,

En la colina crecen muchos árboles bajos.

Tepede bir sürü bodur ağaçlar büyümektedir.

Fíjate cuántos mangos crecen en ese árbol.

Şu ağaçta yetişen tüm mangolara bak.

Los cuerpos crecen lento y mueren rápido.

Bedenler yavaş yavaş büyür, çabucak ölür.

Los niños americanos crecen escuchando esas palabras.

Amerikalı çocuklar bu sözcükleri işiterek büyürler.

Los polluelos de estos flamencos crecen increíblemente rápido.

Karayip flamingo yavruları çok hızlı büyür.

Las plantas crecen rápidamente después de la lluvia.

Bitkiler yağmurdan sonra çabuk büyür.

No sabía que los manzanos crecen de las semillas.

Elma ağaçlarının tohumdan yetiştiklerini bilmiyordum.

Los árboles del cacao crecen bien en bosques tropicales.

Kakao ağaçları, yağmur ormanlarında yetişirler.

Por encima de los 2000 metros no crecen los árboles.

2000 metreden daha yüksekte ağaçlar yetişmez.

Después de la lluvia crecen muchas setas en el bosque.

Yağmurdan sonra ormanda birçok mantar yetişir.

Raíces que crecen entrelazadas unas sobre otras. Y hay mucho lodo.

Birbirinin üzerinden geçen kökler karmakarışık. Derin bir çamur var.

A medida que crecen, demandan cada vez más de su madre.

Büyüdükçe annelerinden talepleri de artıyor.

Estas crías crecen tan rápido que ya pueden escapar del cocodrilo.

Bu yavrular o kadar hızlı büyüyor ki, daha şimdiden timsahtan koşarak kaçabiliyorlar.

Estás mirando allí tales flores que crecen en un entorno natural

bir bakıyorsun orada böyle çiçekler var doğal ortamda yetişmiş

Estoy sorprendido de la tasa a la que crecen las industrias.

Sanayinin büyüme hızına şaşırdım.

Las tensiones crecen entre India y Pakistán por el Conflicto de Cachemira.

Hindistan ve Pakistan arasında ki Keşmir gerginliği ateşleniyor.

Las uñas de la mano crecen casi cuatro veces más rápido que las de los pies.

El tırnakları ayak tırnaklarına göre yaklaşık dört kat daha hızlı büyür.

- Hay gente que piensa que el ananá crece bajo tierra.
- Hay personas que piensan que las piñas crecen bajo tierra.

Ananasın toprak altında yetiştiğini düşünen insanlar var.